TÜRKİYE, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’in vefatını yeterince konuşamadan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yapılan menfur saldırı gündemin başına oturdu.
Daha önce iki evladının canına kıyarak müebbet hapis cezası alan ancak 16 yılda çıkan bir ebleh, cenaze törenindeki ortamdan da faydalanıp bu cürmü işledi.
Aslında bunun iki ana nedeni var…
1-Ortalıkta dilden dile dolaşan bir “telef” tehdit söylemi.
2-Müebbet cezalısını 16 yılda dışarıya salan Türk Adaleti.
Ortamın geriliminden, liderlerin birbirlerine sarf ettiği sözlerden nemalanan ve üzerine vazife çıkaran geri zekâlılar, böylesine işledikleri cüretlerle aslında toplumdaki çatlakları daha da derinleştiriyor.
Hiç suçu olmayan insanları mahpus damlarında yıllarca yatıran Türk Adaleti, acaba eli kanlı bu eblehi hangi “iyi niyet” ve hangi kanunun hangi bendine göre serbest bıraktı?
Bu saldırıdan sonra başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm bakanlar, siyasi parti liderleri ve önemli kurumlardan “geçmiş olsun” mesajları gelse de, ortalıktaki bu gerilimi yumuşatmaya yetmedi.
Zira olayların birini sineye çekmeye çalışırken, bir başka ebleh tarafından gerçekleştirilen bir başka “akıl tutulması” korkutmaya, ürperti vermeye ve gerilimi ateşlemeye devam ediyor.
İŞTE SARI ÇUVAL OLAYI!
Biliyorsunuz, Sırrı Süreyya Önder’in vefatından saatler sonra, Zafer Partisi İstanbul Gençlik Kolları Genel Başkanlığı hesabından vicdanları kanatan bir paylaşım yapıldı. Sarı torbalardan oluşan ve “-1” yazan paylaşım, bir de “Temizliğin Sırrı torbada” kelimeleri ile desteklenmiş.
Aslında sarı torbalar, Türk Ordusu’nun terörle yaptığı mücadelede kullanılıyor. Öldürülen teröristlerin konduğu sarı ceset torbalarından bahsediliyor. Ve bu ülkenin Millet Meclisi Genel Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’in ölümünden sonra yapılıyor bu paylaşım. Yani “Teröristlerden bir kişi daha eksildi” vurgusu yapılıyor.
Gerçi olaydan hemen sonra Zafer Partisi Gençlik Kolları İstanbul Başkanı görevden alınıyor. Ardından hapisteki Genel Başkan Ümit Özdağ olmak üzere, partinin ileri gelenleri “özür” mahiyetinde açıklamalar yapıyor lâkin hiçbir zaman dökülen su, kabını doldurmuyor.
Sen, ölen bir siyasinin ardından, taziye yerine böyle bir paylaşımda bulunabilme cüretini ve terbiyesizliğini gösterebiliyorsan, orada insanlığın bittiği son noktayı koymuşsun demektir.
ADALET NEREDE SAKLANIYORSUN?
Şu anda ülkemizdeki 250 bin kapasiteli cezaevlerinde 400 binin üzerinde hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır. Üstelik gayri sıhhi ve gayri insani ortamlarda çile çekmektedir bu insanlar.
Bu günün şartlarında eli kanlı terör örgütünün kurucusu bebek katiline “sayın” ve “kurucu önder” yakıştırmalarını yapan Türk siyaseti ile birlikte bütün bu olaylar ışığında kendini bir yerlere konumlandırmaya çalışan Türk Adaleti, tarihinin en kötü sınavını veriyor.
Özgür Özel’e saldıran Selçuk Tengioğlu gibi nice eblehler bugün aramızda elini kolunu sallayıp dolaşırken, aslında bir hiç yüzünden cezaevlerinin soğuk duvarları arasında çile çeken on binlerce ve belki de yüz binlerce insan bulunuyor.
Ülkeyi yönetenler, adaleti “sopa” olarak kullanıyor!
Önce liderleri içeriye tıkıyor, sonra onlara suç ihdas etmeye çalışıyor…
İşte Ekrem İmamoğlu ve işte Ümit Özdağ örneği önümüzde duruyor.
İşte, “Ben sadece saz çalarım” diyen Selahattin Demirtaş’ın bitmek bilmeyen esareti ortada.
Bu ülkede mafya ve yeraltı çete liderlerini özgür kılmak için özel kanun çıkaranlara sessiz kalan Türk Adaleti, ne yazık ki, büyük baskı altında düğmelerini iliklemeye devam ediyor!
Bu ülkede suçlu ya da suçsuz olmak önemli değil… Önemli olan, Hoca Nasrettin gibi “fincancı katırlarını” ürkütmeyeceksin.
Ürkütürsen, suçun olsun ya da olmasın, cezaevini boylarsın.

***************
ANLAMLI SÖZ
“Adaleti, yüksek bir kanun olarak kabul etmekten vazgeçen bir millet, bu felaketini hiçbir başarı ile telafi edemez…”
GUİZOT
***************