Sevgili okurlar,
Türkiye'de, gerçekten önemli, düşündüren ve üzen olaylara tanıklık ediyoruz!..
Düşündüren ve üzen!
Nereden, başlayalım ki?
Biraz makarayı gerilere sarıp, zamanın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "bir şehit cenaze töreninde (Ankara-Çubuk) linç girişimine maruz kalması ve yüzünde patlayan, o yumruğu" hatırladınız mı?
"İtibarsızlaştırma ve siyasetten men etme operasyonu!?"
Ne üzücü, değil mi?
Siyasette bunlarda var, ne yazık ki?
Hangi siyasette?
Kirli siyasette, elbette!
Demokrasilerin, ruhuna aykırı biliyoruz ya?

KEMAL KILIÇDAROĞLU VAKASI?
Ülkenin, "anamuhalefet partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir şehit cenaze törenine geliyor ve linç girişimine", maruz kalıyor?
İzahı, bile zor?
Devletin tüm birimleri orada, iktidar yetkilileri orada, acı büyük, bir şehit cenaze töreni ve sen kalk, "ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu" yumrukla!?
Ne adına, neden?
Bu ne cüret, bu ne cesaret?
Birileri, bir kesimin adına ya, bu hukukun aydınlatacağı bir durum?
Geçelim!
Bütün bunlar, "geri kalmışlığın bataklığında debelenen, bir ülkede" cereyan etmiyor.?!.

EL ÖPME YARIŞI!
Ne acı ki, "bütün bunlar, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ülkesi, Türkiye Cumhuriyeti'nde" gerçekleşiyor!..
"Bu noktaya, nasıl gelindiğini", bilmeyen mi var?
Malum "siyasetin kirli, nefret içeren ve ötekileştiren dilinin", sonucu buydu ya?
"Bir nevi itibarsızlaştırma suikasti" diyenler, çok haklı!
Ne, oldu?
Ne olacak, zanlı yakalandı ve sabıkası bağlamında, "inek hırsızı " olduğu anlaşıldı..
Sonra, neler mi oldu?
Ne acıdır ki, "iktidar sempatizanlarının, bu saldırganın, elini öpme yarışına girdikleri, basında sayfa, sayfa", yer almadı?.

YAKALIM, YAKALIM?
Şu hale, bakar mısınız?
Bir ülkenin anamuhalefet partisi CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu yumruklayan ve ardından sığındığı bir evde, "yakalım, yakalım naraları atanların, gözaltı, tutuklanma ve yargılanma süreçlerine" hepimiz tanıklık etmedik mi?
Belli ki, Sivas Madımak otelde yaktıklarımız yetmezmiş gibi,"yakalım, yakalım" naraları, arşa yükseldi!..
"Bu kin ve öfkeyi", kim, nasıl anlatabilir ki?
Kim, kimler nasıl?
Bu konuda anlatılacak, çok şey var ya?
Unuttuk, gitti değil mi?
Bu arada, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da, Erzurum'da taşlı,s opalı saldırıya uğradığını" hatırlatmadan geçmeyelim?
Kısacası,"Türkiye siyasetinin, bu manada, saldırı, şiddet, tehdit, korkutma dosyası" bir hayli kabarık!..

BUNLAR DAHA İYİ GÜNLER!
Yihe, hatırlatalım ki, zamanın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e, yapılan saldırıdan sonra, neler söylendi?
"Bunlar daha iyi günler, neler olacak, neler" söylemleri, kulaklara küpe olmadı mı?
Şimdi gelelim, "CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in tokatlanması" olayına?
Ne tesadüf ki, bu seferde,"bir cenaze töreni mekan olarak" seçilmiş?..
"Seçilmiş" diyorum!
Zira, "saldırının bireysel bir olay olmadığını", söylemeyen kalmadı..
Organize işler, bu işler, organize!

BU DA, SABIKALI?
DEM Partili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder'in cenazesine katılan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e, "kendi çocuklarının katili olan sabıkalı bir zanlı, okkalı bir şamar" atıyor..
Sendelememek, mümkün mü?
Bunca korumalar önünde ve "belli bir takip sonrası, saldırgan Selçuk Tengioğlu, gerçekleştirdiği eylemi takiben" yakalandı..
Yakalandı ya, "gözaltına alınması, sorgulanması şekli" gözden kaçmadı!..
Başta, "Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının gözaltı süreçleri", sizleri düşündür müyor mu?

"TELEF" AÇIKLAMASI?
Ne güzel işler, bu işler?
Buraya, "elbette öyle şıppadak" gelinmedi?
Hatırladınız, değil mi?
O "telef" kelimesinin sarf edilmesinden sonra, "bu olayın yaşanması, sürpriz olmadı" değil mi?
Yani, Özel, Erdoğan’ın, “telef” sözcüğünden, 3 Gün sonra, saldırıya uğradı.
"Siyasetin kirli dili, sadece CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in tokatlanması" ile son bulmadı..

TÜRKEŞİN KIZI VE SİNAN ATEŞ?
Yine, "İYİ Parti milletvekili, merhum Alparslan Türkeş'in kızı Ayyüce Türkeş Taş, babasının mezarında başında duadayken", saldırıya uğradı..
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı akademisyen Sinan Ateş, "böyle siyasi mülhazalara kurban" gitmedi mi?
İnanılır gibi değil, "bir bayan milletvekili, babasının mezarı başında, duada bulunduğu bir sırada" nasıl saldırıya uğrar?
Ne suç, işledi ki?
Babaya duada saldırı!?
Anlatımı bile, esef verici!..
Nerede güvenlik, nerede hak, hukuk, adalet?
Bitti mi?
Biter mi?

YA HEP BERABER, YA HİÇBİRİMİZ?
Yine, BB Başkanı Ekrem İmamoğlu için CHP Standında imza toplayan bir genç, dilindeki " ya hep beraber, ya hiçbirimiz" söylemi nedeni ile saldırıya uğruyor, "sol gözü kan canağına" dönüyor..
Bütün bunların," spontane gelişen olaylar olduğunu" söyleyebilir misiniz?
Bütün bu gelişmeler, "CHP'nin başkan ve üyelerinin fiziksel şiddete maruz kaldığının, itibarsızlaştırma, siyaseten, alanlardan men etme, girişimlerinin birer belirgin göstergesi" değilse, nedir?

KİRLİ SİYASET DİLİ?
"Bu kirli siyaset dili, ülke tepesinden dalga, dalga kentlere, ilçelere, hatta köylere kadar" yayılmaktadır..
Allah korusun, "birlik ve beraberliğimize kastedenlerin, daha büyük eylemlere kalkışmasının, nelere mal olacağını anlamak için, kahin olmaya" gerek yok..
Temennimiz, "kin, nefret söylemleri bağlamında, ayrıştıran, kutuplaştıran anlayışlardan" vazgeçilmesidir..
"Birbirimizi yemenin, birbirimizin ayağının altına karpuz kabuğ koymanın, tu-kaka etmenin, tetikçilik yapmanın", kime ne faydası olur ki?
"Bu planlı saldırıların, elbette birer mesajı" var?
Kısaca, "mesaj telef olursunuz, ayağınızı denk alınız da" düğümleniyor!..

DEVLETİN GÖREVİ?
Devletin görevi, "vatandaşlarını, siyasilerini korumak ve kollamaktır.." bilinmiyor mu?
"Vatandaşların anayasal haklarını korumada, kullanmada, asıl olan, yasaların keyfiyetten uzak" kullanılmasıdır..
Yasaklarla Türkiye, bir yere, bir adım ileri gidemez!
Kaldı ki, CHP Genel Başkanı Özgür Özel," Bu saldırının planlı ve kendilerine yönelik olduğunu, ayağınızı denk alın, sokaktan çekilin" mesajları içerdiğini paylaştı.
Ancak, "saldırıların şifrelerini çözmek, gelecekteki saldırıları da" önleyecektir..
"Terörsüz Türkiye" istemlerinin seslendirildiği şu günlerde, "iç barışı tehdit eden, bu olaylara dur demek", insanımızın ve ülkenin menfaatinedir..
Ülkenin sorunlarına çözüm bulacak uygulamalar, herkesin özlemi ve beklentisidir..
Biline!?
Yusuf Cinal yazıyor, 8 Mayıs 2025