Kıyafetlerini kirliye atmadan önce ceplerini karıştırırken fark etti piyango kuponunu. Kontrol ettiğinde ise mutlu gerçekle yüzleşti. İstemsizce oynadığı bir şans oyunu sonrasında piyango ona vurmuştu. İlk başlarda hiç umursamadı bu durumu, kazandığının farkındaydı ama nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. O kadar hissiz, tepkisiz ve sessizdi ki nefes almak dışında hiçbir şey yapamıyordu. 
    Bu kadar sakinlik iyi değildi. Oturduğu yerden kalktı mutfağa gitti, kendine bir çay demledi ve çayını içerken dolaptan çıkardığı kötü gün veya iyi gün sigara paketinden bir dal aldı ve yakarak içmeye başladı. O sırada kafası çalışmaya başladı. Piyango ona vurmuştu. O, artık zengindi. Belirli bir noktaya kadar istediğini rahatça alacak kadar parası vardı. 
   Önce oturduğu eski evi değiştirme kararı aldı. Sonrasında da yeni bir araba aldı. Eski evinden yeni evine hiçbir eşyayı getirmedi. Her şeyi noktasına virgülüne kadar değiştirdi ama en önemli şeyi unuttu; kendini değiştirmeyi. Bundan dolayı zengin olmak ona yaramadı. O, bu kadar parayla sanki hiç parası yokmuş gibi yaşamaya çalışıyordu. Aslında parası yokken zengin gibi yaşamaya çalışmak kolaydı, fakat zengin olmuşken paran yokmuş gibi yaşamaya çalışmak el freni sonuna kadar çekik olan bir arabayı yerinden kaldırmak hatta kullanmaya çalışmak gibiydi. O da bunun farkına vardı. Bu konuda birtakım şeyler yapma kararı aldı. Zenginlerin gittiği restoranlara gitti. Cemiyet ve iş dünyasından insanlarla tanışmaya çalıştı. Onlarla aynı hobileri edindi. Çoğunun evli olduğunu fark etti ve o da evlenmek için o çevreden birini buldu. Evlendiler, mutlu olmaya çalışma oyununu oynadılar ama olmadı. Ayrıldılar, ayrıldıktan sonra piyangodan kazandığı paranın büyük bir bölümünü kaybetti. Artık yavaş yavaş kaybediyordu.
    Evini sattı. Eski oturduğu eve geçti, arabasını da sattı. Yeni araba almadı ve toplu taşımaya bindi. Bu geriye dönüş ona mutluluk vermişti. İçi daha huzurluydu. Oturduğu yere göre hâlâ zengin sayılırdı ama zengin gibi davranmıyordu. Bütün o gösterişli ve yapamadığı şeyleri geride bırakmıştı. İnsanın en kolay yaptığı işi yapmaya başlamıştı; kendi olmayı. Elindeki son fazla parayla ihtiyaçlarını karşıladı ve ufak yatırımlar yaptı. Sonrasında da eski diyeceği kendi hayatına başladı. Başka bir başlangıçtı bu aynı yerde aynı şekilde. Bir gün kıyafetlerin kirliye atmadan önce ceplerini kontrol ediyordu. Ya bir daha oynadıysam ve piyango bana yine çıktıysa diye düşündü. O sırada ceplerini kontrol eden ellerini durdurdu. Ellerini ceplerinden çıkardı ve kontrol etmeden kıyafetlerini çamaşır makinesinin içine attı. Belki de piyangodan tekrardan kazandığı paraları yıkamış oldu. Kendini arınmış ve temiz hissetti. Koltuğuna oturdu ve hayatına devam etti.