Bırak artık bu inadını. Kaç gündür dargınız. Yazık değil mi bize? Hem ne var sadece soru sorduysam? Şüphelerim haklılığımı ortaya çıkarmadı mı? Bunu niye yaptığını sormuyorum bile. İnsan en azından gelir konuşurdu. Ben de dağdan gelmiş biri değilim. Dinlerdim, anlamaya çalışırdım seni. Empati kurmaya çalışırdım. Bunları yapabildiğimi çok iyi biliyorsun. Sen yoluna ben yoluma derdin. Al şu sepeti de koluna yerleştireyim esprisini bile yapabilirdin. Bilirsin gitmek isteyene hiçbir zaman dur demedim şu zamana kadar. Emin ol gitmek istedikten sonra sana da diğerlerine olduğu gibi dur demezdim. Şimdi diğerlerini de işin içine kattığım için kızma bana. Artık kızmaların da yersiz benim için ama, senin de diğerlerinden farkın yokmuş.

   Önce ilişkimizi eleştirip sonra yapamıyorum ben artık deyip gitseydin keşke. Ne gerek vardı beni başkasıyla aldatmaya. Hatta bunu devam ettirip beni onunla kıyaslamaya? Hipodromda yarışıyor muyuz da beni onunla ya da başkasıyla kıyaslıyorsun. Hadi, ben gidiyorum de ve git. Daha da ne zorlaştırıyorsun işi. Hep derler bazıları kaos sever. Sen de kaos seviyorsun lütfen benden uzak bir yerde oyna şu kaos dediğin olayla çünkü benim bunlara tahammülüm olmadığını biliyorsun. Önce benden ayrılır, sonrasında da ne yapıyorsan yapardın. Hem kendine de bir sürü iş çıkardın. Onu gizli yap, bunu benden, onu ondan sakla derken bir anda saklaya saklaya sende ortadan kayboldun.

   Aldattığını öğrenip senden ayrıldıktan sonra kızdın bir de bana. Hayatımın sevdiğisin dedin, sen doğru kişisin dedin. Bütün bunları beni aldattıktan sonra ve ben giderken söyledin. Ufak bir hataydı, hatta yanlış anlamaydı dedin. Dedikçe dedin. Alfabedeki bütün harfleri bir araya getirip çeşitli kelimelerden garip cümleler kurdun. Acıyacağımı sandın, affedersin sen diye düşündün ve söyledin ama gerçek öyle olmadı. Sonrası da her ikimiz için hayal kırıklığı... Bir taraf sevdi diğer taraf bekledi, bekledi, aldattı ve sevmeye başlayacakken ilişki bitti. Kısaca ilişkimizin özeti bu oldu.

   Ben ayrıldıktan sonra beni aldattığın kişiye gitmişsin. Onunla mutluluk oyunu oynamaya başlamışsın. Etrafına çok mutluyum, harikayım gibi büyük sözlerden oluşan süslü bir hayat imajı göstermişsin. Daha doğrusu göstermeye gayret etmişsin. Tatillere çıkmışsın, dost eğlencelerinde vur patlasın çal oynasın eğlenmişsin, kafayı çekmişsin gecenin ıssız vakitlerinde. Sevdiğim dediğinle sarmaş dolaş caddelerde gezmiş, sokaklarda aşkını ilan etmişsin. Çok değişmişsin. Yakınların bu değişimini eleştirmiş ama sen kabul etmemişsin. Üstelik bunu aşka bağlamışsın. Onlara nasihatler vermeye kalkışmışsın. Zamanla yakınların senin yanından çekilmeye başlamış ama senin gözün o kadar kör olmuş ki sen hiçbir şeyi görmemişsin. En sonunda senin için o kara gün gelmiş. Çok sevdiğim dediğin, uğruna aşk uzmanına dönüşüp herkese nasihat verdiğin sevdiğin seni başkasıyla aldatmış. Tıpkı senin beni aldattığın gibi. Bu sefer benim konumuma düşmüşsün. Ben sana neler dediysem sen de aynılarını ona söylemişsin ama nafile. Çok sevdiğin bir anda en nefret ettiğin insana dönüşmüş. Umursamamış seni, bak yoluna demiş benimki sevgi değil bir heves, tutkuydu demiş. İşte o zaman anlamışsın ne hatalar yaptığını ve neler kaybettiğini. Bir hırsla yalnız kalmamak için seni seveni aramışsın, telefonum çalmış ama açmamışım bir daha açılmamak üzere…