Oturduğum sokakta Haşim diye biri vardı. Sessiz, sakin, saygılı, fakat biraz kafasında tahtası eksik biriydi. Durup dururken bir anda ‘’Beni takip ediyorlar.’’ diye ortalık yerde bağırıyordu. İlk zamanlarda onun bu durumunu çok yadırgamıştım ama daha sonra onu tanıdıkça alıştım. Hatta bu sözlerinden dolayı kıraathanede oturanlar ona ‘Takip Haşim’ diyorlardı. Her an takip edildiğini hissedip bağırabilme yeteneğine sahipti.

   Bir gün polis oturduğum yere geldi. Öncü bir ekip arabasıydı. Haşim’i sordular. Herkes şaşırdı bu işe. Evini tarif ettiler, daha doğrusu kaldığı kulübenin yolunu anlattılar. Polis aramaya gitti. Orada yoktu. Bütün herkes bir anda Haşim’i aramaya başladı. Millet seferber oldu. Kimse bulamayınca daha fazla polis bölgeye sevk edildi. Her yere baktılar ama Haşim’den eser yoktu. Sanki öyle biri hiç olmamış, yaşamamış gibiydi. Polis, mahalle sakinlerine sordu soruşturdu. Onun hakkında bilgi aldı. Herkes sürekli kendisinin takip edildiğini sandığından bahsetti, polis bunu not edip bölgeden ayrıldı. Mahalleliyi ve beni büyük bir merak sardı; Acaba Takip Haşim gerçekten takip mi ediliyordu?

   Birkaç gün sonra olayın gizemini çözmek adına meraktan dayanamayan mahalle muhtarı polis merkezine gitti. Polislerden son gelişmeler hakkında bilgi almak istedi, fakat ne Haşim’den bir ses vardı ne de gerçekten takip edilip edilmediğine dair bir bilgi. Olay gitgide ilginç bir hale gelmeye başlamıştı. Dedikodular da başını almış gidiyordu. Kimi Takip Haşim’in ajan olduğunu söylüyor kimi ise Haşim kılığına girmiş bir yabancı olduğunu ve iç karışıklık çıkartması için buraya yollandığını söylüyordu. Bunların hepsi dedikodudan ibaretti. Ortadaki tek gerçek Takip Haşim diye biri vardı ama şimdi ortadan kaybolmuştu.

    Aradan uzun bir zaman geçmişti artık herkes Takip Haşim’i unutmuşken benim oturduğum apartmanın önüne polis geldi. Beni ifadem için polis merkezine çağırdılar. Mahallelinin şaşkın ve telaşlı bakışları arasında polis arabasına binip polis merkezine gittim. Tabi ben polis arabasına binince benim hakkımda da bir sürü dedikodu başlamış. Ne hırsızlığım ne de anarşistliğim kalmış. Bütün suçları işlemişim. Hatta Takip Haşim’in yardımcısı olduğum bile konuşulmuş. Zaten ben Takip Haşim’e çok iyi davranıyormuşum. Ah mahalleli bunu nasıl öngörememiş diye dövünüp durulmuş.

   Polis merkezindeki ifadem başlamadan önce bana eski sevgilimin adını doğrulattılar. Sonra kendisinin fotoğrafını gösterdiler. Ben de doğruladım ve kendisiyle eskiden bir ilişkim olduğunu sonrasında da anlaşamadığımız için ayrıldığımızı daha doğrusu benim ayrıldığımı söyledim. Bunu söyledikten sonra acaba başına bir şey mi geldi de beni buraya çağırdılar diye korkarak düşünmediğim değil. Sonrasında başka bir fotoğraf gösterdiler. Fotoğraftaki Takip Haşim’di. Onu da doğruladım. Mahalleden tanıdığımı söyledim. Polis ısrarla sorduğu bu soruları tekrarladı. Herhalde benden aynı sorulara farklı cevaplar vermemi ve yalan söylediğimi ortaya çıkarmak istediler. Odadan çıktılar. Odada tek başıma kaldım. Bir süre sonra bir polis içeri girdi. Ona ne olduğunu sordum. O da bana eski kız arkadaşımın beni takip etmesi için Takip Haşim ile anlaştığını Haşim’in ise yirmi tane farklı suçtan arandığını anlattı. Hatta eski kız arkadaşımın da bu suçların bazılarında suç ortağı olabilme ihtimali üzerinde durduklarını söylediler ve beni eve gönderdiler. Eve dönerken aklıma Haşim’in sürekli beni takip ediyorlar diye bağırışı geldi. Meğerse Takip Haşim aslında beni takip ediyormuş ama benim haberim yokmuş. Ya eski kız arkadaşıma ne demeli? Sen beni niye takip ettiriyorsun ki? Kendime sorduğum bu soruların hiçbirine cevap vermeyerek eve girdim.