Güneşli bir günün sabahında termosundaki kahveyi yudumlayarak derin bir nefes aldı. Bomboş, sapsarı toprakta etrafına göz gezdirdi. Biraz daha etrafı izledikten sonra teleskopuyla sarı topraklardan yukarıdaki sonsuz karanlığa baktı. Son zamanlarda belirli bir bölgeyi gözlemliyordu. Gözlemlediği bölge yaşadığı gezegene çok yakındı. Her şey aynıydı. Sanki gözlemlediği bölgede hiç hareket yokmuş gezegenler bile dönmüyor gibiydi. Tam teleskopundan ayrılırken bir şey takıldı gözüne. Bir cisim vardı. O cisme odaklanmaya çalıştı. Daha önceki izlenimlerini not aldığı kağıtlara baktı ve bu cismin daha önce orada olmadığına kanaat getirdi. Durumu acilen önce üniversite hocalarına sonra da yetkili mercilere bildirdi.

Yapılan uyarı dikkate alınarak cisim üzerinde araştırmalar başladı. Bu cismin bir göktaşı olduğu ve yaşadıkları gezegene doğru bir rotası olduğu belirlendi. Göktaşının hızı hesaba katıldığında ise, çarpışmanın çok uzun bir zaman almayacağı hesaplandı. Yaşadıkları gezegendeki siyasiler ve gezegenin ileri gelenleri gizlice bir araya getirilip durum hakkında neler yapılabileceği masaya yatırıldı. Herkes bu göktaşının bir an önce yok edilmesi gerektiğini savundu. Kararı da bu yönde aldılar. Göktaşının yok edilmesi için hesaplamalar ve çalışmalar hızlıca başladı.

Bu karar sonrasında birkaç kişi haberi halka sızdırdı. Halk sorular sormaya başlayınca haber bir anda gezegende yaşayan herkesin ana konusu oldu. Herkes bu konu hakkında konuşup ne yapacağını ya da en azından ne yapabileceğini düşünüyordu. Birçok kişi de oluşturulan siyasi birliğe katılıp göktaşını yok etme çalışmaları arasında yer almak istiyordu. Bütün bunlar yaşanırken ufak bir grup bu göktaşının gezegene çarpmasını ve yok etmesini savunuyordu. Bu grup gerekçe olarak köle gibi çalışma sisteminin son bulmasını destekliyordu. İlerleyen günler gruba katılım arttıkça grup söylemlerini yavaş yavaş genişletti. Gezegende yaşayanların yaşam şartlarının zorlukları, siyasiler arasındaki anlaşmazlıklar, savaş korkusu gibi gerekçeler ortaya sundular. Bu gerekçeler sayesinde de birçok kişiyi kendi taraflarına çektiler. İlk başlarda azınlık diye söylenen grup artık belirli bir çoğunluğa ve kitleye ulaşmıştı. Gösteriler düzenleniyor, mitingler, yürüyüşler gerçekleştiriyorlardı. Tek bir söylemleri vardı; Yaklaşan cismin gezegene çarpması…

Bütün bu eylem ve söylemlere karşı siyasiler ve bilirkişiler tarafından oluşturulan ekip ise yaklaşan cismin ya da bilim diliyle göktaşının yok edilmesi için çalışmalarını sonlandırmışlardı. Yollanan binlerce füze sayesinde göktaşını yok ettiler ve gezegenlerini kurtardılar. Halkın bir kısmı bu habere çok sevinirken diğer kısmı ise artık çoğunluk olup bu duruma isyan ettiler. Gezegenin çeşitli bölgelerinde toplanan çok büyük kalabalıklar ‘’Ne güzel yok olacaktık, yarın yine işe gideceğiz!’’, ‘’Aşk acısı çekiyordum bunu sonlandırmama izin vermediniz!’’ gibi hem mizah açısından hem de gerçeklik taşıyan pankart ve söylemlerle protestolara başladılar. Göktaşını ya da onların söylemiyle bu cismi yok eden herkes hedefteydi. Gösteriler ve protestolara müdahale edildikçe olaylar büyüdü. Olaylar büyüyünce çatışmalar ve şiddet daha da artmaya başladı. Cisim, gezegeni yok etmediyse de bu olaylar gezegen içerisindeki yaşayanları yavaş yavaş yok etti…