Öncelikle şunu belirtmek isterim ki burada sizin karşınızda bulunmam tamamen şans eseri. Ben ki şahsım hayatımda daha önce bir sinek bile öldürmemiş, sokakta gördüğü bir kediye selam vermeden geçmemiş bir kişiyim. Şu anda karşınızda bulunduğum suçlama ise, tamamen benim yapmaya cesaret edebileceğim bir şey değil. Hem böyle bir şeyi neden yapayım? Bana bi’ güzel kafayı da çektirseniz böyle bir şey yapmam mümkün değil. Önüme bavul bavul liraları da koysanız yok yapmam, yapamam. Hem nasıl böyle bir şeyi yapabilirim ki? Ben bu tip olayları ancak izlediğim dizilerde ve filmlerde görüyorum. İnanın bana onlar bunları topluma izlete izlete bu tip olaylar çok normalleşti. Ama ben ne dizi izlerim ne de film. Kitap okurum, kitaplarda da böyle kötülükler yoktur. Elim varmaz, ayaklarım gitmez. Yok, yapamam. Katiyen kabul etmiyorum. Kim görmüş, kim söylemiş, kim ihbar etmişse de yalan söylemiş. Düşmanım da yoktur benim ki size şu kişi benim hakkımda iftira atmış diye söyleyeyim. Hakkımda birkaç aydan birkaç yıla hapis isteniyormuş. İnsan işlemediği bir suç için hiç ceza alır mı? İnanın bana yapsaydım, çıkardım karşınıza gururla yaptım derdim. Cezasını çekerdim. Boynum kıldan incedir. Ama bilirim sizin psikolojinizde de her suçlu hep masumdur. Bu yüzden de ben masumum der anlayışı vardır. Buna da saygı duyarım ama ben gerçek anlamda masumum. Hem ben o gün orada sadece temiz hava almak için bulunuyordum. Okuduğum kitabın karakterine sinirlenmiştim. Sonra yürürsem sakinleşirim diye düşündüm ve dışarı çıktım. Sakın yanlış anlaşılmasın kitabın karakterine sinirlenip bu suçu işlemedim. Sadece insani duygularla sinirlendim. Şiddete ve aykırılığa kesinlikle karşıyım. Ben sıradan bir yurttaşım, vatandaşım. Kısacası ben çok uyumlu biriyim. Suç işlemek, kurallara uymamak gibi davranışlar kalbimde yazmaz. Doğduğum gün kadar olmasa da ben masumum. Bırakın gideyim. Evde okunacak kitaplarım, demlenecek çayım var benim. Hakkımda verilecek karar için bütün bu söylediklerimin göz önüne alınmasını ve lehime olan kararın verilmesini talep ediyorum gibi süslü bir cümleyle de savunmamı bitirebilirim. Aslında bıraksanız ben sabaha kadar durumumu konuşarak anlatabilirim. Normalde çok konuşmayı sevmeyen ben, iş kendini savunmaya gelince bildiğim bütün kelimeleri cümle içerisinde kullanmaya başladığımı fark ettim. Hatta o kadar ki biraz önce beynimin derinlerinden bir ses sen bu kadar kelime biliyor muydun? diyerek beni farklı bir düşünceye soktu. Demek ki insan ihtiyacı olunca beyninin bilinmeyen derinliklerinden bilmediği yetenekleri ortaya çıkarıyor. Her neyse, dediğim gibi fazla konuştum. Yapmadığım bir suç için de burada yargılanmak her ne kadar hoş olmasa da benim bir suçum olmadığını tekrar söylemek isterim. Artık karar hukuka, vicdanınıza kalmıştır. Duygusal bir kapanış yapmak her zaman iyidir, diyerek sözlerimi noktalıyorum. Bu arada bu konuşmayı yaparken arada gülüp tebessümler ettiysem o benim yapımdan dolayıdır. Sakın ola ki üstünüze alınıp verilecek kararı etkilemeye yönelik olduğunu düşünmeyin. Yani burada değil de sokakta konuşsaydık da ben yine bu gülüşleri, tebessümleri size sunardım. Saygılar.

   Karar: Suçlu görülen kişinin … tarihinde sahil kenarında, çocuk parkının yanında bulunan çimlere basıp geçtiği görülmüş ve cezası için buraya sevki gerçekleşmiştir. Şahıs çimlere basmadığını söylese de orada çimlere basmayın tabelası olduğu halde çimlere basıp geçmesi civarda bulunan kişilerin ihbarları ve konuşmaları sebebiyle tutanaklara geçmiştir. Hem çok konuştuğu hem de çimlere bastığı için kendisine on yıl süreyle haftada iki gün çalışacak şekilde çim ekme cezası verilmiştir.