Fıkra bu ya; Şiddetli ishal olan Temel, hastaneye kaldırılmış.

Doktor, kısa bir muayeneden sonra, hastabakıcıya talimatını vermiş:

-Hastamız şiddetli ishal, kendisini hemen tekerlekli sandalyeye oturtun ve ilgili servise götürün.

Hastabakıcı Temel'i tekerlekli sandalyeye koymuş ama yanlışlıkla koridorun sonundaki psikiyatri servisine bırakmış.

Aradan birkaç gün geçmiş. Temel'e ilk teşhisi koyan doktor, Temel'i psikiyatri servisinde görünce şaşkınlıkla sormuş:

-Yahu sen ishaldin, ne arıyorsun psikiyatri servisinde:

Temel kafasını sallamış:

-Ne pileyum, sizin hastabakıcı puraya ceturdi...

-Peki ishal durumun nasıl?

-Aynen eskisi gibi ama...

-Aması ne?

-Artuk kafama takmayrum oni...

Bu fıkra burada dursun, biz devam edelim.

Hekimlerin en zorlandıkları an, hastanın, hasta olduğunu kabullenmemesidir.

Bu genellikle psikiyatri alanında çokça karşılanan bir durum ama sair hastalıklarda da kısmen geçerli…

Bu biraz doktora güvenmeme ve biraz da hastalığı kendine yedirememekten kaynaklanan bir durum…

Bir de hastanın hastalığını gizleyen hekimler vardır. Bunu kısmen hastanın psikolojik durumunu gözeterek yaparlar yani hastayı rahatlatmak için kısmen de kendilerine iyi doktor dedirtmektir amaç…

Çünkü bazı hastalar için, ‘sen iyisin, sapasağlamsın, hiçbir sorunun yok’ diyen doktor daha çok kıymetlidir.

Konu sağlık değil elbette, konu ekonomi ama ikisi de birbiriyle bağlantılı.

Bu tip bir hastaya hasta olduğunu, zarar göreceğini ve belki de öleceğini anlatabilmek, onu ikna edebilmek ne kadar zorsa ve sonuçları ne kadar vahimse aynı durum ekonomik çöküşü kabullenmeyen vatandaşlar için de geçerli.

Adama ‘tansiyonun fırlamış’ diyorsunuz, oralı bile değil…

Adama ateşin yükselmiş diyorsunuz kabullenmiyor ya benzer bir adama ‘enflasyon fırladı’ diyorsunuz, ateşin yükselmiş diyorsunuz, onun da hiç umurunda değil…

Neden? Ya doktora inanmıyor ya da hastalığı kendine yediremiyor da ondan.

Doktora güvenmeme kısmı biraz da siyasetle iç içe…

Siyasette de öyle doktorlar var ki, ekonominin tansiyon ve ateş ölçme cihazını (TÜİK) bozup tansiyonunuzu ve ateşinizi düşük gösteriyor.

Ekonominin tansiyonu da ateşi de enflasyondur.

Ülkemizde de de enflasyon hayli yüksek ama hastayı inandıramıyorsunuz.

Çünkü o ya doğruları söylemeyen doktora inanıyor ya da yukarıdaki Temel fıkrasında olduğu gibi algısıyla oynayan doktora inanıyor. Haliyle ha bire altına yapıyor ama şikayetçi değil…

Bu ülke yüksek ateş ve enflasyonla cayır cayır yanıyor ama gel de bunu halkın bir kısmına anlat.

Tamam. Bir ülkenin yüksek ateşi ve yüksek enflasyonu herkesi ilgilendirmez, bundan rahatsız olmayan hatta bundan beslenen tuzu kurular vardır.

Ya açlıktan nefesi kokanları nereye koyacağız?

İktidara bağlı kurumların ateş ve enflasyon ölçen bozuk cihazlarına rağmen bu ülkenin enflasyonu yüzde 78…

Ama gerçeği iki katı…

Bunu da kendi alışverişinden anlıyor aslında, geçen yıl bu zamanda aldığının iki, iki buçuk katına çıktığını ama maaşının yerinde saydığını da biliyor çünkü bizzat yaşıyor.

Ama gel de sen buna yüksek enflasyonu anlat.

Yüksek enflasyon demek; hayatın pahalılaşması, karşılığında emeğin ucuzlaması, insanların açlık sınırının altında bir ücrete mahkum olması değil mi?

Hani kur korumalı mevduatla birilerinin parası korunuyor ya bazen acaba diyorum iktidar yandaşlarına ayrı bir muamele yapıyor, çaktırmadan onları yüksek enflasyona karşı koruyor mu diyorum ama bu da mümkün değil.

O halde neden inandıramıyoruz?

İşin garibi inanmamakla kalmıyor, kendince saçma sapan kıyaslar yapıyor.

Aynı altına yapan ama durumundan şikayetçi olmayan Temel misali kendini başkalarıyla kıyaslıyor. Onu da yanlış kıyaslıyor.

ABD ve Avrupa bitti diyor, yıkıldı diyor. Biz onlardan daha iyiyiz diyor.

"Enflasyon tüm dünyada var. Hükümet ne yapsın?" diyor.

Göstergesi ne veya hangi cihazla ölçüyor? Ölçüm cihazı yandaş medya bu tiplerin…

Yandaş medyadan okuyor yandaş kanallardan seyrediyor ve durumumuz herkesten iyi diyor.

O yandaş medyaya sorarsanız Amerika’da kıyamet kopuyor.

Peki, Amerika’da enflasyon kaç? Yüzde 8. Sen de yüzde 78…

Sana yüzde 78 enflasyonla bir şey olmuyor da onlar yüzde 8 enflasyonla nasıl batıyor?

İşin ilginç bir yanı da Almanya’da enflasyon yüzde 8 oldu diye, bizim Almancıların isyan etmesi…

Bu kesim, oy verirken, yüzde 78 enflasyona rağmen mevcut iktidarı destekliyor ama yüzde 8 enflasyonla Almanya’nın battığına inanabiliyor.

Hasılı, bu ülkede dürüst doktorların da işi zor, dürüst siyasetçilerin de…

Ve bu ülkede hayat kandıranlara, aldatanlara güzel maalesef…