GELİŞİMİNİ yeterince tamamlamış ülkelerde, şu unsurlar ön plana çıkar: Eğitim, Adalet, Hukuk, Liyakat, Vicdan, Merhamet, Eşitlik, Özgürlük, Demokrasi, Sevgi ve Saygı…

Ve benim ülkemde bu kavramların geliştirilmesine, muasır medeniyetler seviyesine çıkarılmasına acilen ihtiyaç vardır…

Bu başlıkları bir tartıya koyalım. El ne durumda, bizler neredeyiz…

EĞİTİM, EVLERE ŞENLİK

Maarif Nazırı Haşim Paşa, “Şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel yönetirdim” demiş. Gerçekten de zor bir konudur… Bir ülkenin geleceği, kültürü, bilgi ve birikimi ve bu birikimlerin gelecek kuşaklara aktarılması ile ilgili bir bakanlıktır.

Aile ortamından ayrılan ve “milli eğitime” teslim edilen çocukları iyi bir süzgeçten geçirirken hem onlara bir gelecek sunacak hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlıklı geleceği için harç koyacaksınız.

Şu anda milli eğitimimiz ne durumda?

Tam anlamıyla bir yap-boz tahtasına döndü. Şu anda Millî Eğitim Bakanlığı’nda 1 milyon 150 bin civarında bir öğretmenler ordusu görev yapıyor. Ve ne yazık ki, bu bakanlık bazı konularda yetkisini çeşitli tarikatlara devrediyor…

Kolejler, özel okullar, dershaneler, okul servisleri ve bir öğrenciyi okutmak tam bir ateşten gömlek…

Parası olan en üst düzeyde eğitim görürken, karnını doyurmakta bile güçlük çeken bir ailenin çocuğunun alacağı eğitim kalitesini bir düşünün…

HUKUK YOK, ADALET CAN ÇEKİŞİYOR

Mahkemelerimizin salonunda “Adalet Mülkün Temelidir” diye yazar… Ama her zaman lafta kalır bu slogan… Yani “Devletin Temeli Adalettir” anlamını taşır…

Hangi adaletten bahsedelim?

Güçlülerin hukuku mu?

Yoksa hukukun üstünlüğü mü?

Mahkemeler dolup taşıyor… Davalar yıllarca sürüyor… Birçok insanımız, dava sonuçlanmadan ölüyor. Kısacası, burada da “Atını alan, Üsküdar’ı geçiyor!”

Atı olmayan, maalesef yaya kalıyor!

Cinayetler, tecavüzler, çalmalar, talanlar, yağmalar, haksız yere yıllarca ceza evlerinde yatmalar… Ve bu ceza evlerinde görülen insanlık dışı muameleler…

Merak ediyorum, bu asırda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne imza attığımız, müeyyidelerini kabul ettiğimiz bu zamanda vatandaşlarımız bu normlara ne zaman ulaşacak?

LİYAKAT YOK, VİCDAN TATİLDE!

Bir önceki seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söz vermişti. “Mülakat sistemini kaldıracağız” diye… Ve çok umutlanmıştık…

Aradan aylar geçti lakin, kimse bu kanayan yaraya bir el atmıyor!

İnsanların umutları kırılıyor, hayalleri soluyor…

Bir düşünün… Genç bir talebe üniversite sınavında zirve yapıyor… Yüz binlerce öğrenci arasında ilk 100’de… Bu kişinin, kendi alanında mutlaka bir yere girmesini beklersiniz değil mi?

Ama olmuyor… Ne amaca hizmet ettiği bilinmeyen, “mülakat” sistemi karşısına çıkıyor… Maksatlı sorularla öğrencilerin kafası allak bullak ediliyor.

Kazanamıyorlar…

Kaybediyorlar…

Liyakat yerine mülakat sistemi ümitleri kırıyor; haksızlıkta, vicdansızlıkta zirve yaptırıyor… Ve genç beyinler ekmek parası için başka ülkelere göç etmeye başlıyor…

DEMOKRASİ RAFA KALDIRILMIŞ!

Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş yıllarında aslında yolunu belirledi. Adı üstünde “cumhuriyet…”

Bir yerde, milletin kendi kendini yönetmesi… Sonrası ileri demokrasi…

Demokrasinin gıdası özgürlük, özgüven, eğitim, sağlıklı devlet kurumları, ülkenin özgür vatandaşları ve büyük bir dikkat ve özveri ile liyakatle yürüyen Devlet mekanizması…

Hani nerede? Ara ki bulasın…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki vekil sayısını 600’e çıkarmışız… Sanırsınız ki, temsiliyet gücü arttı Gazi Meclis’in… Fakat hayır… İcraat yalnızca bir kişinin iki dudağı arasında…

O ne derse, Meclis’teki çoğunluk hiçbir istişare yapmadan parmak kaldırıyor, istenileni onaylıyor… Karşılarında hiçbir direnç yok…

İşte, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” bizi buralara getirdi…

Türkiye, geri kalmış ülkelerin hukuk sistemine doğru hızla evriliyor ne yazık ki…

Sevgi, saygı, hak, hukuk, demokrasi, insan hakları, eşitlik, liyakat

Bunlar yoksa bir ülkede, o ülke hiçbir zaman güçlü bir ülke olamaz…

Tankla, tüfekle, savaş uçağıyla, son derece geliştirilmiş savunma sistemleriyle güçlü olunmaz… Bunları kullanabilecek “güçlü bileklere, sarsılmaz yüreklerle” ihtiyaç vardır.

Zaten, bütün kavramların içini bir güzel boşalttık… Şimdi bu güzel ülkemiz, bu güzel hasletlerinden soyutlanmış bir vaziyette freni patlamış bir kamyon misali aydınlıktan karanlığa doğru yol almaya devam ediyor…

Allah, sonumuzu hayreylesin!

**************

ANLAMLI SÖZ

“Gerçek demokrasilerde en önemli ilke, hiç kimsenin, halkın üzerinde bir güce sahip olmaması demektir…”

LORD ACTON

**************