GERİDE kalan son bir hafta içinde yaşananlar gerçekten ürperti veriyor. Ülkenin içine sokulduğu bu karanlık tünelden en kısa zamanda çıkması dileğimizdir. Lakin dilekle, arzuyla istekle olmuyor bu işler… Her iki taraftan da yetkili kişilerin gerekli adamları atıp, ortamı yumuşatması, hareketlerin mantık dokusu içerisine çekilmesi gerekiyor; hem de hiç vakit kaybetmeden.
İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı da bu ortamı yumuşatmaya yetmiyor; ülkenin her bir şehir merkezinde başlayan protestolarda özellikle yüksekokul öğrencileri ile emniyet güçleri arasında büyük gerilimler yaşanıyor…
Olayların başlangıç noktasını biliyoruz…
Ülkemizde 30 büyükşehir, 51 şehir, 922 ilçe ve 398 belde olmak üzere 1401 belediye bulunmaktadır. Ama iktidar tarafından her nedense, hep muhalefet belediyeleri abluka altına alınmaktadır.
Suçlamalar ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet, irtikâp, terör örgütlerine yardım ve yataklık, usulsüz ihaleler falan… Sanki Ak Parti’ye ait olan belediyeler “sütten çıkmış ak kaçık” gibi; onların dokunulmazlıkları var. Oralarda deveyi hamutu ile götürseler, kimsenin gıkı çıkmıyor!
Hatırlarsınız, bir zamanlar AK Parti kurucularından, bu ülkede Meclis Başkanlığı yapmış olan Bülent Arınç şöyle demişti Melih Gökçek için;
“Ankara’yı parsel parsel sattın, bitirdin!”
Ve devletin hiçbir savcısı, hâkimi, yargıcı bu sözün üzerine gitmemişti… Ankara’da yapılanları “sağır sultan” duymuştu ama hükümet erki duymamıştı…
Sonunda, konuşanların sesini kesmek için Melih Gökçek görevden el çektirildi…
Bu durum İstanbul’da, Bursa’da ve Balıkesir’de de aynen böyle olmuştu…
O zaman nerede idi bu ülkenin savcıları?
BANA SUÇ OLAN, SANA SUÇ DEĞİL Mİ?
Bir ülkede adalet duygusu zedelenmişse, ülkede yaşananlar “güçlülerin hukuku” haline gelmişse, artık orada yönetime güven kalmaz…
Yürürlükteki bu tek taraflı adalet sistemini artık 10 yaşındaki çocuklar bile anlıyor… Bu ülkenin gençleri sırf bu yüzden çareyi yurt dışına çıkmakta arıyor…
İşsizliğin, kanunsuzluğun, liyakatsizliğin zirve yaptığı, mutluluk ve güven endeksinde yerlere çakıldığı bir ülke, genç nesle nasıl umut olacak?
İşte son bir hafta içinde yaşananları görüyoruz…
Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olarak en güçlü konumdaki Ekrem İmamoğlu’nun başına gelenler ortada. Günlük 20 milyonun yaşadığı bir dünya şehrinde, belediye başkanını sabahın köründe gözaltına alırsanız, bu yıpratıcı, ürkütücü tutuma kimse alkış yapmaz.
Aynı anda 100’ün üzerinde diğer gözaltılar, yargılamalar…
21 Ocak’tan beri ceza evinde bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın suçu ne? Bir parti genel başkanını daha ne kadar içeride tutabilirsiniz?
Yargı sopasıyla insanları dizayn etmek hangi adil düzenin gereğidir?
İŞİN ACI TARAFI ŞUDUR Kİ…
Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 1990’lı yılların ortalarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken bir şiir yüzünden tutuklanmıştı… Ve okuması suç sayılan şiir, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okul kitaplarında bulunuyordu. Yazarı Ziya Gökalp ise, bu ülkenin kurucu liderlerine ilham olmuş, yol göstermiş bir fikir adamıydı.
O zaman bu yanlışlığın karşısında ne kadar durduysak, şimdi de tek taraflı bu adalet mekanizmasının işleyişini o kadar yanlış buluyoruz.
Geçmişte bu kadar haksızlıklara maruz kalan, bu uğurda hapis cezası bile çeken Cumhurbaşkanımız şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başında…
Ve yapılan bu haksızlıkları en çok da bu hükümet kurmaylarının anlaması ve önüne set olması gerekiyor… Set olmak ne kelime, bir taraftan eli kanlı terör örgütü kurucusu ve bebek katiline barış eli uzatılırken, diğer yandan o terör örgütünün siyasetteki uzantısı olan DEM belediyelerine kayyumlar atanıyor…
Bir taraftan teröre yardım ve yataklıkla suçlanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk görevden uzaklaştırılırken, bir yandan da aynı kişi İmralı ile Hükümet kanadı arasında elçilik görevine soyunuyor?
Nerede tutarlılık? Nerede mantık? Nerede adalet?
Heybede bu kadar yanlışlıklar var iken, muhalefetin en büyük adayı ve yarın seçim olsa “açık ara” kazanacak olan Ekrem İmamoğlu’nu tutuklamak da ne oluyor?
Neticede, bu ülke gençliğini sokaklara dökersiniz ve bu ülkenin güvenlik güçleri ile karşı karşıya getirirsiniz…
Dikkat edin… Geride kalan bir asır içinde düşmanların başaramadığı bu derin ayrışmayı sizler başarıyorsunuz…
****************
ANLAMLI SÖZ
“Hukukun kuvvetinin azaldığı yerde, kuvvetlinin hukuku geçerli olmaya başlar…”
MAURİCE DUVERGER
***************