Sevgili okurlar,
Ülkemizin geleceği için üzerinde durduğumuz “darbe tehlikesi” ile ilgili olarak sizlere “FETÖ”(Fetullah Gülen) Paralel Devlet Yapılanması ile ilgili yetirince bilgi verdik..
Bu, hain, gizli şifreleri olan ve  “istihbarat örgütü’ gibi çalışan, aynı yapılanmada, üyelerini kategorize eden ve onlardan büyük beklentileri olan ve bu beklentiler bağlamında hedefine varmak isteyen, ne yazık ki sadece  “FETÖ”  yapılanması değildir..
Tarihin derinliklerinden gelen deneyim ve tecrübelerin “kulak arkası” edilmesi nedeniyle ülkemiz, insanı ile büyük bir badireden kurtulurken, “bir başka bataklığa” millet eli ile itilmiştir!

İKTİDARDA KALALIM?
Sırf “iktidarda kalalım” anlayışlarının süreklediği bu bataklıktan, yine millet eli çıkmamızın son fırsatı, önümüzdeki seçimlerdir..
Eğer, önümüze gelecek olan bu seçim sandığında, “milli iradenin tecellisi” ile bu bataklıktan çıkabilirsek, o zaman “Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını” yeniden ihdas etmek, yeniden halka özgüven vermek ve gelecek sunma mecburiyeti vardır..
Kim ne derse desin, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” anlayışından sıyrılarak, ya da alıkonarak bugünlere gelmenin faturası gerçekten ülkemiz için ağır olmuştur..
Bir kesime, yağlı-börek fırsatlar sunan ve “bir tek kişinin yönetiminde, istişareden, uzlaşmadan uzak bir yönetimanlayışı (Cumhurbaşkanlığı sistemi)”, ülkeyi kutuplaşmanın eşiğine getirdi!?

DEVLET KADROLARI İŞGALDE?
Maalesef, üzülerek ifada edelim ki, FETÖ yapılanması süren mücadeleye rağmen, diğer yönde palazlanan, devlet kadrolarını işgal eden, her fırsatı değerlendirmeye kalkışan farklı tarikatların, ülkede gittikçe güçlenmesi korku ve nedişeleri de beraberinde geteriyor..
Bu bildik,tanıdık dini anlayışların,örgütlenmelerin, “saman altından su yürütmelerine” daha ne kadar kayıtsız kalacağız?
Demem o dur ki, hep aynı taktik?
“Kuranı öğretiyoruz, ahlaki dersler veriyoruz, Allah,Peygamber yolundan gidiyoruz..” temelindeki masumane söylemler, insanımıza hoş gelsede, bunların altından neler çıktığına tanıklık etmedik mi?
Bu yönde içimize giren, camileri mesken tutan, iş insanlarımıza sarkan ve onların himmetlerini bekleyen, molla tipli, şalvarlı, sarıklı tiplerin, o görüntülerinin altında nelerin gizli olduğunu bilmeliyiz..

HER ŞEY DİN ADINA İLE BAŞLIYOR!
“Din adına”
yola çıkan ve ama gerekli bilgi donanımı yetersiz, eğitim almamış ,diplomasız, psikolojiden bir haber bu din tüccarlarının yarattığı ve insanımızı “Allah ile aldatanların” maskesi,”15 Temmuz’da düşmüşken,” hala uykuda olanların varlığına ne dersiniz?
İnsanımızın iyi niyet duygularını suistimal edenlerin “holdingleşmesi, büyük devasa alış-veriş merkezleri kurması, oteller, yurtlar, okullar, hastaneler dikmesi”, sizlere hala birşey anlatmıyorsa, vay halimize?
Elbette bunlar içinde, gerçekten gelecek kuşaklara, iyi niyet çerçevesinde, devletimizin kontrolünde, vatandaşların sıkı takibinde olan kursları, eğitim alanlarını “tenzih etmemiz” gerek..
Ama, bütün bunların devletin kontrolünde olması esas olmalıdır..
Ama o devleti yönetenlerin birçok dini kurum ve kuruluşa verdikleri tavizler, bugün ülkemizi içinden çıkılmaz bir hale sürüklemiştir!..

CUMHURİYET İLE BARIŞIK OLAMAYANLAR?
Bu kayıtsız anlayış, “bu Cumhuriyet ile bir türülü barışık olmayan zihniyet” ve Türk Milleti’nin yönününü modern, çağdaş dünyaya çeviren, “muassır medeniyetler seviyesine çıkmayı” hedef  gösteren “Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e olan düşmanlık ve öfkenin patlamasını” hiç merak ettiniz mi?
“Kelle kesmeye kadar varan düşmanlıkların”, adım, adım ayak sesleri duyulurken, ülkemize kabul edilen mülteciler ile “Vahabi” anlayışının da taşınması, bu platformda yeni tartışmaları da beraberinde getirmiştir..

PARAYI VEREN,EMRİ DE VERİR!
Uzatmayalım, “parayı ve emri bir yerden alanların, bu millete değil, o emri ve parayı aldıkları yere hizmet edeceklerini”, “15 Temmuz Dare Kalkışması’nda”, ne haltlar yediklerini görmedik mi?
Öyleyse, önümüzde yapılacak seçimler, sağduyu sahibi, aklı başında insanımız için bir fırsattır, nimettir..
Şurada Afganistan’da, Irak, Suriye ve diğer ülkelerde olup bitenlerden bir derz çıkararak, sandığa giderek, bu zihniyetleri süpürüp atmamız, ülkede barış, mutluluk, zenginlik rüzgarları estirmemezin zamanı gelip geçmektedir..
Maalesef, ülkemizde bu zihniyetlerin merkezi haline getirilen illerin başanda Sakarya gelmektedir!..
Sakarya gibi, bu tuzağa düşmüş, bu yönde kandarılmış, aldatılmışların birçok şehri var!?
Bunların örneklerini bilmiyormuyuz, bu örneklere tanıklık etmedik mi?

MEHDİ GELECEK DİYE, DİYE!
Bu yolda mağduriyetler sözkonusu değilmi?
Elbette hala “mehdi gelecek” zihniyetinde olanlara neyi anlatabiliriz ki?
Ameraka’dakinden umut kesilince, bu defa gündeme başkaları getirildi..
“Mehdi” gelmedi ama, kentimize bir şeyh geldi?
Bakalım kimleri uçaracak?
Şu “Adapazarı Tozlu Camaii’ndeki konferans, yığılma, gvde gösterisi” sizlere bir şeyler anlatmıyorsa, söylenecek ne söz var ki?
Bu zihniyet, “bu ülkenin gol kralı, göz bebeğimiz hemşehrimizi bile safına çekmeyi” başarmadı mı?
Bunun gibi kentin belli noktalarında, belli camiler çevresinde, mahaller ihdas eden ve kurtarılmış bölgeler kuranlara, daha ne kadar göz yumacak, “onların sizi sömüren, sizi kul eden anlayışlarına inanacak “ve bu yönde evinize gerekli olan yardımlarda bulunacaksınız?
Onlar, “lüks yaşam içinde, saltanat sürerken, yeni kaleler” keşfederken, “sizler yüksek fatura, hayat pahalılığı ile domates, patates, biber, patlican ve geçim derdinde olmanız normalse”, yine bildiğiniz gibi yapınız!..
Dahası, sizden iyi becek değiliz ya?!
Yusuf Cinal yazıyor, 21 Temmuz 2022 Brüksel