GEÇEN hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mahallenin gazetecilerine ödül verdi. Basın Organları arasında CNN Türk, Habertürk, A Haber, Akit Tv, TRT Word, NTV, Tv100, HT Spor, Kanal 7, Star TV, Türkgün Tv, TRT-1 ve bu televizyon kanallarının gazetelerine bolca ödüller dağıtıldı.
Yani bir anlamda, Cumhurbaşkanı ile dış seyahatlere katılan gazetecilerin aşağı yukarı tamamı ödüle layık görüldü…
Sanırsınız ki, Türk Basını bunlardan ibaret…
Sormak gerekiyor, bugün haber programlarında Halk Tv, Tele 1, Sözcü TV ve NOW Tv en çok izlenenler arasında yer alırken, neden bu kanallardan bir kişi ödüle layık görülmedi.
Mesela her paylaşımı ve yazısı olay olan, büyük yankı uyandıran İsmail Saymaz, Barış Terkoğlu, Barış Beplivan, Timur Soykan ve Murat Ağırel gibi gazetecilerin adları neden geçmiyor?
Yaptıkları haberlerle Türkiye’de büyük skandalları ortaya çıkaran, gümrükteki altın kaçakçılığını, bazı yurtlardaki çocuk suiistimallerini, vergi vurgunlarını, rüşvet çarkını ve dönen dolapları ortaya koyan bu isimler neden ödül alan gazeteciler arasında yoktu?
Ya da sabah haber programlarının yıldızı İsmail Küçükkaya, Özlem Gürses ile akşam haberlerindeki Fatih Portakal, Ece Üner, Fikri Açıkel, Selçuk Tepeli neden yoktu bu ödül alan gazeteciler arasında?
ŞU SORUYA CEVAP ARIYORUM!
Bu günün Türkiyesinde Cumhurbakanlığı uçağı ile dış seyahatlere katılan onca gazeteciden biri şu andaki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini eleştirebilir mi? Hükümetin icraatlarını, sınıfta kalan ekonomiyi, 40’ları aşan döviz fiyatlarını, 1 gram altının 4 binin üzerine çıktığını, ekonominin yerlerde süründüğünü, işsizliğin tavan yaptığını, Merkez Bankası’nın bir gecede onlarca milyar doları erittiğini yazabilir miydi?
Pekiyi yazamayacaklarsa, nasıl yılın gazetecisi seçiliyorlar?
Yazamayacaklarsa, neden cumhurbaşkanı ile “gazeteci” kimliği ile seyahat ediyorlar?
40 yıllık gazetecilik hayatımda 45-50 civarında ödül kazandım. Her biri de alın terimdi; gururla boynuma taktım. Geçen hafta dağıtılan ödüllerden biri bana da verilseydi, sevinmezdim.
Bugün maalesef ki, hükümetin adeta avukatlığına soyunan gazeteciler, icra ettikleri bu meslekle halkın duygularına tercüman olacakken, ne yazık ki, “sahibinin sesi” gibi davranarak, ülkede yaşanan gerçekleri görmezden geliyorlar…
Ortadaki gerçekler farklı…
Dile getirilenler farklı…
Sormak lazım;
“Siz acaba hangi ülkede yaşıyorsunuz!”
YÖNETENLERE AYNA TUTUN!
Oysaki gazetecinin görevi, rahmetli Çetin Altan’ın “Şeytanın GÖR Dediği” köşe adında olduğu gibi, şeytanın avukatlığına soyunmaktır… Gazeteci, etrafında olup biteni, ülkeyi yönetenleri, kamu ayına takip eden, yanlışlarını dile getiren, okurlarla paylaşan demektir…
Gazeteci görevini yaparken, sadece halkın menfaatlerini ve gazeteciliğin dünyadaki uygulanan normlarını dikkate alır… Yok, “Şu üzülecekmiş, bu alınacakmış, şöyle yazarsam şu bürokratları, bakanları, çakanları karşıma alırım, böyle yazarsam falancanın takdirini kazanırım” tarzındaki düşüncelerle gazeteci olunmaz.
Bir düşünün en çok izlenen Halk TV’den İsmail Küçükkaya ya da Sözcü TV’den Fatih Portakal ödül almıyor, ama her yayında, her fırsatta Cumhuriyet değerleri ile dalga geçen bu ülkenin kurucu liderine hakaretler yağdıran Akit TV çalışanı ödül alıyor.
Her daim hükümetin sözcülüğünü yapan Yeni Şafak Gazetesi’nin yayın yönetmeni ödül alıyor, yıllardan beri en çok satan Sözcü Gazetesi’nin yayın yönetmenine ödül yok…
İşte onun için yazının başlığına “Körler Sağırlar” dedim.
Bu milletin dertlerini, kendine dert edinen, milletin gerçek sesi olan gazetecilere selam olsun.
****************
ANLAMLI SÖZ
“Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlarına en doğru şekilde aktaran insan demektir…”
UĞUR MUMCU
***************