Uzaylılar tarafından kaçırıldım. Evet evet yanlış okumadınız bir grup uzaylı tarafından kaçırıldım. Sakin, sessiz, sıradan bir akşamdı, her akşam olduğu gibi. Evimde oturup günün yorgunluğunu atıyordum. Birden telefonum çaldı. Arayan numara gözükmüyordu. Açtım ama telefon kapandı. Sonrasında da elektrikler kesildi. Ben bunları filmlerde oluyor sanıyordum. O sırada kendimi korumaya aldım. Bir seri katilin ya da psikopat birinin eve girdiğini ve bana saldıracağını düşünürken dışarıdan son ses bir müzik gelmeye başladı. Önce çok uzaktan geliyordu müziğin sesi. Sonrasında da gitgide yaklaştı ve evimin önünde durdu. Müziğin sesi kapandı ve ismimle bana seslendiler. Ben uzaylıların havadan, bilinmeyen bir cisimle, son teknolojik donanımlarla geleceğini düşünürken son ses müzik çalan bir arabayla kapımın önünde duracağını tahmin etmemiştim. 
    Şoför koltuğunda kısa saçlı, küpeli, gece vakti neden güneş gözlüğü taktığını anlayamadığım bir kadın, onun yanında da sıradan, benim gibi bir adam oturuyordu. Arka koltukta ise çekimser olduğu her halinden belli olan, uzun saçlı, ‘’Ben niye buradayım?’’ bakışlarıyla etrafa bakan bir diğer kadın vardı. Beni arabaya davet ettiler. Bu gece bizim gecemiz dediler, onu dediler bunu dediler ve ben de her şeyi bırakıp utangaç kızın yanına arka koltuğa oturdum. Arabaya binmemle müziğin sesi son ses açıldı, eğlence çığlıkları arasında sert bir patinaj çekip yola çıktık. Kaçırılmam aynen bu şekilde başladı.
   Bir barın önünde durduk. Bar içerisinde üç beş kişi vardı. Birkaç içki içtik, sesli konuştuk, güldük, anlattık ve bardan çıktık. Yine arabaya atlayıp bir sonraki durağımıza doğru gitmeye başladık. Bir sonraki durağımız şehrin en büyük gece kulübüydü. Burada elektrik vardı. Bir anda benim evimde elektrik yoksa neden burada var gibi anlamsız bir soru sordum kendime ama sorunun cevabını öğrenemeden soruyu unuttum. Gece kulübünün içerisine girdik. Sanki bütün şehir buradaydı çılgın bir kalabalık vardı. Dans edenler, içenler, gülenler, sevişenler… Adeta üzülenler, kavga edenler, sıkılanlar giremez tabelası asılmış gibiydi kapıya. Herkes eğleniyordu. Barın önüne gittik ve uzaylı dostlarımla oraya özel olan içkilerden içtik ve dans etmeye başladık. Utangaç dediğim kadınla yakınlaştım. Öptüm onu. Dans ettik, içtik. Bir ara sadece dünyada o ve ben varmış hissiyatına kapıldım. Böylelikle kalabalık içindeki yalnızlık sözünü de deneyimlemiş oldum. Bir sağa bir sola gidiyordum. Bir şey bilmiyor, bir şey hatırlamıyordum. Farklı gezegene seyahat etmiş gibi hissediyordum kendimi. Oradaki hiç bilmediğimiz uygarlıkla tanışıyor gibiydim. Gece kulübündeki insanlar da o uygarlığın vatandaşlarıydı. 
    Biri elimden tuttu ve beni kalabalığın içinden dışarı çekti. Yüzünü tam göremesem de demin yanımda olan utangaç kız değildi bu. Başka biriydi ama kimdi? Bir müddet elimden tuttu, sürükledi beni. Ben de onun arkasından yürümeye devam ettim ve bu sefer beynim kendi elektriğini kesti. Elektriklerim geldiğimde yatağımda üstümde kıyafetlerimle yatıyordum. Kafamı kaldırdığımda güçlü bir baş ağrısı vardı. Evde kimse yoktu. Bir ara gördüklerimin rüya olabileceğini düşündüm ama başım o sırada öğle bir ağrıdı ki, her şeyin gerçek olduğunun farkına vardım. İşte ben de bu şekilde uzaylılar tarafından kaçırılmış ve bir gece alıkonulmuş oldum.