Tekrar söyleyeyim; Fındık üreticisi değil, tüketicisiyim. Fındık ne kadar ucuz olursa o kadar işime gelir. Keşke fındık 20 lira olsa da her gün çoluğumun çocuğumun önüne bir tabak koyabilsem.

Ama mesele benim kursağım veya mutfağımla sınırlı değil…

Mesele fındığın stratejik bir ürün olması…

Ve derdim, bu son derece stratejik ürünün heder edilmesi, üreticinin emeğinin, alın terinin yerli ve yabancı tüccarlara peşkeş çekilmesi…

Fındık stratejik bir üründür ve bu stratejik bir ürünün fiyatını arz/talep dengesi belirler.

Herkes biliyor ki fındığın arzı az talebi fazladır. Bu da fındığın çok değerli olması anlamına gelir.

Ha, bu değerli ürünün fiyatını, dünyadaki fındığın yüzde 75’ini tek başına ürettiğin halde sen yani üreten değil de elin oğlu yani tüketenler belirliyorsa, bu da senin ahmaklığın, cehaletin hatta kendine ve ülkene ihanetindir.

Herkes biliyor ki fındığımız çok ama çok ucuza gidiyor. Niye?

Dediğim gibi fındığın fiyatını arz belirler ve sen de o arzı kontrol edemiyorsun.

O arzı kontrol edebilmen için dik durman lazım. Üretici tek başına bunu yapamaz, ‘benim fiyatım bu işinize gelirse’ diyemez.

Bunun için örgütlü ve hükümet destekli olması gerek.

Yani ya fındıkçının örgütü FİSKOBİRLİK, şu fiyattan aşağı satmıyoruz diyecek ve üreticinin satma zorunluluğunu ortadan kaldıracak destek verecek ya da hükümet devreye girip, üreticinin fındığını üç kuruşa satma gerekçelerini ortadan kaldıracak. Başka bir yolu yok.

Ama hangi örgüt yapacak bunu? Yönetimini siyasi erkin belirlediği, belirlenen yöneticilerin bulundukları görevi iktidara yaranmak ve siyasete atılmak için basamak olarak kullananlar mı? Çok zor!

Peki iktidar yapamaz mı?

Hangi iktidar yapacak?

Dünyadaki toplam bor rezervinin yüzde 73'ü, dünyadaki yıllık bor üretiminin: yüzde 48'i bizdeyken, bor ihracatından yıllık toplam en fazla 1 milyar dolar kazanmamızı adeta seyreden iktidar mı?

Her türlü hammadde ve tarım ürününde, üreticiden ziyade aradaki kartellerin ve uluslararası tüccarların safında görünen, ithalatla kendi çiftçisini ve üreticisini baltalayan, dahası gidin taa Venezuela’da tarım yapmak için toprak kiralamayı marifet sanan iktidar mı?

Keşke yanıltsalar beni, keşke özür dilemek zorunda kalsam!

Çok mu zor beni yanıltmak?

Fındık ihracatımız hepi topu 3 milyar dolar.

Akşener’in dediği gibi; “Ülkemizin kaynaklarının nasıl israf edildiğini gösteren sadece 2 kalem örnek vereyim. Aile dostu Hariri’nin cebine giren 24 milyar lira, Ankapark denen ucube yere harcanan 14 milyar lira, Toplamda bu 38 milyar lira milletimiz için harcanamaz mı?”

Evet, bunun küçük bir kısmı olan 3 milyar dolar fındık üreticisi için ayrılıp, ‘bütün fındığınızı devlet olarak ben alıyorum, gelsin o şerefsizler benimle pazarlık yapsın bakalım’ denilemez mi?

Bir not daha; Türkiye'nin yüzde 75 üretim ile tekel olduğu fındıkta yıllık toplam ihracatımız 3 milyar dolar civarı ama bizden alıp, dünya fındık ihtiyacının yüzde 90’ını Türkiye'den karşılayan Fererro’nun yıllık cirosu 12 milyar dolar…

Elin oğlu fındığımızdan bu kadar para kazanırken, durun bakalım orada, bira da benim üreticim kazansın demek, bunu gerçekleştirmek çok mu zor?

Bence zorluktan ziyade temel sorun anlayıştır, zihniyettir.

İktidara gelince, fındık gibi stratejik bir ürününün sorumluluğunu, uluslararası firmaların alivreci Cüneyt Zapsu’ya teslim etmek, tilkiye kümesi emanet etmekten farksızdı. Yaptılar.

Uluslararası firmaların danışmanını bu ülkeye tarım bakanı bile yaptılar ki daha ne olsun?

Dolayısıyla bu anlayış ve bu zihniyet değişmedikçe fındık üreticisinin işi zor.

Bu anlayış ve bu zihniyeti değiştirmek de üreticinin elinde…

Üretici kendi kaderini kendisi tayin ediyor.

İlki örgütünün yöneticilerini, ikincisi ülkenin yöneticilerini seçerken biraz dikkatli olacak.

Bir not daha: Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın dediği gibi “Fındık, fiyatından ibaret değildir. Fındığın önemi sadece taban fiyatın açıklanacağı günlerle de sınırlı değildir.

Fiyatı konuşurken katma değeri de konuşmak gerekmez mi?

Son 5 yılın ortalamasına bakıldığında Türkiye, dünya fındık üretiminde yüzde 70’in üzerinde bir payla açık ara lider konumunda. Üretilen fındığın yüzde 70’inden fazlası ihraç ediliyor. Tarımda tek başına en fazla döviz sağlayan ürün. Yıllardan beri biz fındıkta rekolteyi ve fiyatı konuşurken birileri bizim fındığımızdan ciddi paralar kazanıyor.”

Yani, Türkiye’nin bir fındık politikası olmalı, diyor. Yanlış mı?

İşte biz o politikayı iç politika ile karıştırdığımız için sürünmüyor muyuz?

Taban fiyatın açıklanma şekline bakın, iç politikaya yönelik algı operasyonundan ibaret değil mi?

Peki ya tepkiler? Onlar da iç politikaya matuf…

Adam, üstelik fındık üreticisi çıkmış ‘sana ne kardeşim benim fındığımdan, Reis ne verirse verir, sana mı soracak’ diyorsa, tek başına bu bile fındığın ne kadar siyasallaştığının ve iç politikaya alet edildiğinin göstergesi değil mi?

Haliyle bu kafayla biz, her yıl bu zamanlarda fındık konusunu tartışıp bir süre sonra unutmaya uzun yıllar devam edeceğiz demektir.