Ben hayatın bana sunduğu zorlu ve engebeli yollara hiç boyun eğmeden fakat kette vurmadan hep kendi rolümü çizdim. Dikenler vardı, ellerimi kanatan; her seferinde olsun varsın çiçekleri güzel kokuyor dedim.
Ben denemekten hiç korkmadım, korkmuyorum da. Kaybedeceğimi anladığım anlarda bile savaşmaktan asla vazgeçmiyorum. 
Tüm bu çok sesliliğin ardında kendime çizmiş olduğum güçlü bir imaj var. Hangi işe başlarsam hakkından gelirim imajı yaratmak zorundayım, bu imaj mutlu edici ve umut verici.
Hayata karşı olan bu güçlü rol olma durumunda şansım hep yaver gidiyor, tam kaybedecekken kıyısından köşesinden de olsa bir şeyler kazanıyorum. 
Hiç gece olmayacak bir ülkede yıldızları aramak gibi benim hikayem. Hep savaş veriyorum, gündüzlere ket vurmamak için. 
Hayatınızın her evresinde gül bahçeleri vardır; siz dikenlerden korkup bu güzel kokulu bahçelere sırt çevirirseniz siz hayatı değil; hayat sizi yönetecektir. 
Benim hikayem; ‘’vazgeçmemek’’ üzerine kurulu, umutlarının tükenmeye başladığını hissettiğinde; insana umut veren yegane haldir.
2014 senesinde ilk evladım dünyaya geldiğinde, her şeyden pes etmiş, dikenler etrafını sarmış güçsüz bir rol vardı bedenimde; evladımın adı ‘UMUT’ oldu.. Ben o gün asla vazgeçmeyeceğim diye söz verdim kendime.
Aradan geçen bunca yıldan sonra gül bahçelerinde ki dikenlerle savaşmayı öğrendim ben; emek vermeden yemek olmayacağını, ideolojik olarak istediğin her şeyin bir bedeli olduğunu anladım. 
Herhangi bir konu olay ya da kişi olsun fark etmez o kritik eşik aşılırsa tüm kapılar açılacaktır. 
İnandığınız her şey sizin için “olabilir” hale gelir. İnanmadığınız şeylerde beynininiz tarafından “kesinlikle olamaz” olarak yorumlanır. 
Bir konuda olumsuz ve kötümser düşünceleriniz varsa bunun en büyük sebebi inanç sisteminizde yatar. Bu tür olumsuz düşüncelere hangi içsel inancınızın sebep olduğunu bulmaya çalışın. 
Tüm çocukluğunuz boyunca aileniz size “bizler sıradan insanlarız öyle gözünü çok yükseklere dikme” telkininde bulunmuşsa ve buna dayalı bir inanç geliştirmişseniz başarı hedefinize ulaşmanız zordur çünkü zihninizin içindeki bu zayıflatıcı inanç sizi sürekli engeller. 
Bir yerde takıldıysanız iyice düşünerek hangi zayıflatıcı inancınızın buna sebep olduğunu bulmaya çalışın.
Duygularınızı yönetmeyi başardığınız o gün; hayat sizin için Cennet bahçeleri kadar parlak ve güzel olacaktır. 
Ben o cennet bahçelerinde ki dikenlerden korkmuyorum, varsın batsın ellerime mühim değil. Alabildiğine rengarenk gül bahçelerinin huzuru içerisindeyim. 
Bu huzur benim; inançlarım, ideolojim, hayatta ki hedeflerim ve uğruna savaştığım her şey. 
Nefes aldığım süre boyunca hangi hal ve durum içerisinde olursam olayım o halin en iyisi olmak için kendime söz verdim. Bu da benim hedefim. 
Şimdi bırakın duygularınızı bir kenarı, sizin hayatta ki hedefiniz; gecesiz yıldızınız ve varacağınız yer neresi? bunu düşünün. 
Çok bilindik bir söz vardır; ‘Gideceği yönü bilmeyen gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez’
Dikenler ellerimi paramparça etti, edecekte. Umurumda bile değil, ben inandığım doğrular için savaşacağım. 
Evet, belki zor olacak ama dikenler ellerimizi kanatsa da çiçekleri çok güzel kokuyor. 
Sevgilerimle, hoşçakalın.