Fotoğraf ortada, herkes üzerine düşeni yapmalı. Bireysel olarak kurumsal olarak, en alttan en üste, her merci, her birey olmadığı kadar duruma duyarlı ve birbirinden mesul olmalı. Bu süreçte olumlu, yapıcı hiçbir davranış yok sayılmamalı. Hiçbir akılcı fikir görmezden gelinmemeli. Hiç bir yardımın ve girişiminin önü kesilmemeli. İçinde bulunduğumuz durum mutlak dayanışma ve birlik istiyor. Dirlik için birlik şart, bu kadar net. Aksini düşünenin ya iyi niyetinden ya da zekâsından şüphe edilebilir, altında başka başka şeyler de aranabilir… Bu da net…

BEKLEMEYELİM ,BESLEYELİM…

Diyorum ki, bizler öncelikle bireyler olarak, insan olmanın gereğini hatırlasak ve yine insan olmanın gereklerini yapsak, umutla beklerken aynı zamanda birde beslesek umutlarımızı…

Farkında mısınız? Bile anlaya yıllardır ne yanlışlar yapıyoruz. Birçok biçimde birçok açıdan yanlıştayız. Uzun süredir istemsiz düşünüyorum ben bunları. Bugün o yanlışların birazını yazıya dökelim ve bakalım nasıl bir şey çıkacak ortaya. Dün sosyal medyada bir paylaşım çıkmıştı karşıma ‘’Her şeyi yırtıp atabilirsin, ama bir gün bir kitap içinde saklanan mektup yada fotoğraf sana tek el ateş eder. Anılar ölümsüzdür. Sen değil.’’ Diyordu. Bence yazılarda böyle. Yazalım öyleyse…

NEREDE Mİ YANLIŞ YAPIYORUZ?

Örneğin biz yıllardır bindiğimiz dalı kesiyoruz. Biz yıllardır yediğimiz kaba tükürüyoruz. Biz yıllardır görmezden geliyoruz, biz yıllardır bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın diyoruz. Biz yıllardır doğaya ve içinde ki tüm canlılara, biz yıllardır insanlığa ihanet ediyoruz. Mesela hepimiz geçmişi özlüyoruz değil mi, ama hiçbirimiz geçmişte ki güzellikleri yaşatacak ve koruyacak çaba içerisine girmiyoruz. Hepimiz tabiatı seviyoruz, doğal güzelliklerden haz alıyoruz, nimetlerinden istifadeyi biliyoruz ama onun için bir şey yapmıyoruz. Örneğin hemen hepimiz, bir yolun kenarında ki ağaçtan durup meyve koparıp yemişizdir ama kaçımız durup ta bir yolun kenarına bir meyve fidesi dikmiştir ki…

BİZ…

Evrenin en akıllı ve en donanımlı varlıkları biz; Ağaçları çiçekleri soldurduk, kedileri, köpekleri küstürdük, kendimizin olduğu kadar diğer canlılarında yaşam alanlarını yok ettik. Biz gölleri denizleri kirlettik, biz akan suları durdurduk. Her şeyi ama her şeyi fütursuzca tükettik. Yetinmeyi bilmedik, yaktık yıktık, kestik biçtik. Biz toprağı beton yığınlarına değiştik.

En doğayı sevenimiz bile doğanın içinde ki tesislerden istifade ederken, en güzel göllerin kıyısında konaklarken, en güzel denizlerin beachlerine giderken o işletmelerin doğaya yaptıkları eziyeti tahribatı görmezden geldi.

Tüm canlılara nefes olan yerlere AVM ler inşa edildi mesela. Bunları biz yapmadık mı ? Olsun yapanlara biz göz yumduk ve o yerleri yine hınca hınç biz doldurduk.

Depremler oldu. Sonrasında bile yanlış biçimde yanlış yerlerde yapılar inşa ettiler ve biz oralarda oturmaktan vazgeçmedik mesela. Seller oldu, dereler taştı. Biz onların yataklarına müdahale ettik yada müdahale edenlerin önüne geçip durdurmadık mesela. Doğa intikam alacak dedik, dedik ama bu günlerin geleceğini hiç düşünmedik!

Şimdi biz bir virüsün dünyaya neler yaptığını evlerimizde soluksuz takip edip, solunum cihazlarında entübe hasta haberlerini izlerken doğa bir kendine geldi doğa rahat bir nefes aldı farkında mısınız? Biz yanlış yaptık. O ‘’ben buradaydım , buradayım ve öyle yada böyle burada olacağım, siz geçicisiniz ben sizin için ne gerekiyorsa verdim, şimdi sıra sizde diyor bence. Demiyor mu ???

Biz çok yerde bir çok yanlış yaptık. Yardım derneklerine katıldık örneğin, sadece o gün giydiğimiz ayakkabının fiyatı yaptığımız yardımın on katıydı. Vakıflar kurduk, bağışlar yaptık en pahalı en gösterişli kıyafetlerimizle resepsiyonlarında boy gösterdik. Neydi, kimdi, nereye gitmişti, nereye hizmet ettik, ne uğruna nelerden vazgeçtik düşünmedik, düşünemedik…

Ya camilerimiz… Kutsal mekanlarımız biz orada bile siyaset yaptık, biz orada bölücülük yaptık. Huşu içinde ibadet yapacağımız yerde kulis yaptık…

Cuma saati işyerimizi kapatıp, Cuma namazına gitmiş gibi yapıp içerde akıllı telefonlarımızla oynadık, cenaze namazlarına abdestsiz katıldık, ibadetlerimiz ideolojilerimize alet ettik, şekil olsun diye yine şekilli örtündük. Desinler diye dindar göründük. Ne çok yanlış yaptık ne çok…

NE GÜZEL!

Evde ibadet nasılda güzelmiş, kimse görmeden de varılabiliyormuş secdeye ,kimse görmeden de eller açılıyormuş semaya ne güzel!!!

Bu arada, hangisini hangi kuaförde nasıl taktırsam deyip servet ödediğiniz o pahalı başörtülerinize ihtiyaç duymayacaksınız bir süre, o şov olsun diye verdiğiniz iftar yemekleriniz olmayacak, gümüş servis takımlarınız, altın kaplama sunumluklarınız rağbet görmeyecek instagramda ... Kim nerede ne yemiş, iftarını nerede açmış, eti nasıl kesmiş falan görmeyeceğiz çok şükür…Herkes evinde herkes özünde NE GÜZEL…

Böyle bir ramazan olacak çok ta güzel olacak dedim ben. Siz demediniz mi yoksa?

Bugünde affınıza ve hoşgörünüze sığınarak düşündüm ve yazdım. Aslında yazarak bitmeyecek kadar çoktular. Yeri gelmiş miydi bunu da bilmiyorum. Ama az biraz yazdım ve çokça rahatladım. Ne yalan söyleyeyim bugünkü yazı konumda değildi aslında bu yazdıklarım. Sizlerle çokta önemli bulduğum bir paylaşımda bulunacaktım . Bundan sonra ki ilk yazı konum olarak şimdilik dursun arşivimde…

ZAMANIMIZ VAR HALA…

Hemen sonlandırıyorum yazımı, hiçbir şey için geç değil. Biz umut edelim umutlarımızı besleyelim yeter ki…

İyi insan olmak için, münafıklıktan çıkıp Müslüman olmak için, gösterişten uzak tevazu ile yaşamak için, nefsimizi terbiye, tama ettiğimiz şeyleri değiştirme, yanlış yapanlara dur deme , doğrulara destek olma, itibarsızlıktan uzaklaşma v.s , genel anlamda dünyaya verdiğimiz zarardan dönmek için hiç ama hiç geç değil. İyi ve güzel şeyler için zamanımız var hala. Süreç düşünme, süreç istişare ve analiz yapma, süreç yanlıştan dönüp doğruyu bulma süreci olsun. Zaman birlik zamanı, bu süreci hem aklen hem de bedenen sağlıkla ve sağlıklı kullanmak dileğiyle diyorum…

(Not : Bugün de sesli düşündüm işte…Yazım da biz, biz, biz dedim bu kategoride olmayan çok insan var. O güzel insanları, dünyaya kattıkları güzellikleri ve çabaları tenzih etmek isterim. O insanlar, niyetleri, çabaları ve emekleri iyi ki var…Onlara sonsuz teşekkürler ve onlar gerçekten iyi ki varlar!!!)