Hayatımız her geçen gün daha fazla belirsizlikle şekilleniyor. Ekonomik kriz, artan enflasyon, işsizlik oranları, geçim derdi… Bu listeyi uzatmak oldukça kolay. Bugün, elinde birikmiş parası olan bile yarının ne getireceğini kestiremiyor. Bugünümüz zorlayıcı, yarınımız ise tamamen belirsiz. Hangi planı yaparsak yapalım, hayat bize sürekli sürprizler sunuyor. Bunu herkes hissediyor ama kimse buna alışamıyor.
Biri bir zamanlar "gelecek, bugünden daha iyi olacak" diyordu ama bugün o söylem neredeyse komik hale geldi. Gelecek, kimsenin güvendiği bir şey değil artık. Dolarla, Euro’yla mücadele etmek zorunda kalan insanlar, maaşlarıyla geçimlerini sağlamakta güçlük çekiyorlar. Ev kirası, market fiyatları, ulaşım giderleri, bir de üstüne sürekli artan borçlar… Her şey o kadar pahalandı ki, birçoğumuzun hayatı sadece "bugün" ile sınırlı kalıyor. Bugünden yarına, nasıl geçineceğimizi bile bilemiyoruz.
HİÇBİR ŞEYİN GARANTİSİ YOK!
Evet, belki devlet bazı destekler sunuyor, bazı projeler açıklıyor ama sorunun kökenine inmiyor. İnsanlar daha fazla kazanabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar ama yine de birçok insan asgari ücretle çalışırken, borçlarını bile ödeyemez hale geliyor. Birçok kişi işinden, ailesinden, sağlığından ödün vererek hayatta kalmaya çalışıyor. Peki ya yarın? Yarın hiçbir şey garantide değil. Bugün bir işte çalışıyorsun, yarın bir şirketin kapanabilir, bir kriz patlak verebilir ve sen o günü geçirebilmek için mücadele edebilirsin, ama bu sefer bir adım geriye gitmiş oluyorsun.
SADECE HAYAL KURABİLİRSİNİZ
Bir de ev sahibi olmak gibi bir hayalimiz vardı. Hani şu “bir gün ev alacağım” dediğimiz hayal… O hayal de gitgide uzaklaşıyor. Bankaların faiz oranları, kredi imkanları, peşinatlar derken, ev sahibi olma olasılığı neredeyse sıfırlanmış durumda. Ne yazık ki gençlerimizin büyük bir kısmı "ev sahibi olmak" gibi bir şansa sahip olamayacak. Peki ne olacak? Bugün birer evlat olan bu gençler ne zaman kendi ailelerini kurabilecekler? Kimse ne olacağını bilmiyor.
Peki, bu belirsizliğe nasıl karşılık veriyoruz? Çoğumuz öfkeleniyor, bazıları umursamıyor, kimileri ise hayatın bu düzene karşı gelmenin zorluğuyla baş etmeye çalışıyor. Ama kimse de bir çıkış yolu göstermiyor. Toplumda genel bir huzursuzluk var. Birçok insan geleceği düşünmekten korkuyor. Bunu bir "çıkmaz" olarak görmek de mümkün. Çünkü yarının garantisi yok, belki de hiç olmadı.
UMUDUN İÇİ DE BOŞALDI
Herkes "daha iyi günler" diye umut ediyor ama o günler her geçen gün daha uzaklaşıyor. Bu toplumun büyük bir kısmı, yarını düşünmeden, bugününe odaklanarak yaşamaya başlamak zorunda kalıyor. Hangi sınavı kazanırsak kazanalım, hangi işe girersek girelim, o "yarın"ı yaşayabilmek için verilen her mücadele, bir şekilde sabah uyanınca yeniden başlamaktan ibaret oluyor. Bu durumu değiştirmenin tek yolu, belki de gerçekten geleceği inşa etmek için bir güç birliği yaratmaktan geçiyor. Ama şu anki tablonun içinde bu düşünce de pek mümkün gibi görünmüyor.