Hiç unutmam, bundan tam 5 yıl önceydi. İktidarda CeHaPe vardı.

Süleyman Soylu’nun “Bundan 5 yıl önce çocuklarınızı AVM ye gönderebiliyor muydunuz? Her gün bir patlama” diye eleştirdiği günlerdi.

Sedat Peker, henüz "dış güçler" ve Türkiye'ye çekilen operasyonun baş aktörü” değil, bizzat seçimlerdeki umudumuzdu.

“En hayırsever iş adamı”ydı!

"Çok düzgün, kişiliği oturmuş bir insan"dı!

Düğünlerde, açılışlarda, etkinliklerde "şeref konuğu"ydu!

Sağ eliyle Bozkurt, sol eliyle Rabia işareti yapan "Dünya Türklük Hakanı"ydı!

TV'de doğum günü kutlanıyor, siyasetçisi, bürokratı, sporcusu, sanatçısı "nice yıllara Sedat Abi" diyebilmek için yarışıyordu.

CeHaPe’nin yayın organı Yeni Akit, seçimlerden bir gün önce, Sedat Peker ile bir röportaj yayınlıyor; "7 Haziran seçimleri Hilal - Haç mücadelesidir. 7 Haziran seçimleri öncesi kurulan ittifaklar mide bulandırmaktadır. Böyle bir mücadelede beni seven kardeşlerimin ve milletimizin duracağı yer zaten bellidir" sözleri manşete taşınıyordu!

Dedim ya, CeHaPe zihniyeti iktidardaydı!

İl dışına çıktığında Sedat Peker'e eskortlu koruma tahsis ediliyordu.

Niye etmesinler ki, o da karşılığını CeHaPe zihniyetine hizmet ederek ödemiyor muydu?

Mesela 2015 seçimleri öncesinde iktidara destek mitingleri yapıyordu.

10 Ekim 2015'te Rize'de miting yaptı mesela…

O mitingde devlet dara düşerse kendilerinin devreye gireceğini ve “oluk oluk”, “nehirler dolusu” kan akıtacaklarını söyledi.

Miting meydanına Sedat Peker ile CeHePE Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun birlikte fotoğrafı asılmıştı!

Peker, iktidar için Rize'den en az yüzde 65 oy istemişti.

İktidar “İmzacı akademisyenleri” hedef alınca, devrede yine Sedat Peker vardı.

“Vatan evlatları lüks yerlerdeki iş yerlerinize gelecekler. Ancak rahat olun sizleri çocuklarınızın ve eşlerinizin yanında öldürmeyeceklerdir. İntikamlarını dahi MÜSLÜMAN TÜRK'e yakışır bir şekilde alacak ancak sizlerin kanlarıyla duş yapmayı da unutmayacaklardır” dedi.

Haliyle “tehdit” ve “suç işlemeye tahrik” suçlamasıyla dava açıldı ama Moğoltay’ın meşhur hakim ve savcıları Peker’in sözlerini eleştiri olarak değerlendirdiler, beraat verdiler.

Gazeteci Fatih Altaylı, haklı olarak, Peker’in gördüğü iltifat ile iktidarın “mafyayı bitirdik” sözlerinin çeliştiğine dair bir yası yazdı.

Ve Peker, Altaylı’yı şu sözlerle tehdit etti:

“Seni bugüne dek öldürmemiş olmam bile suç örgütü lideri olmadığımın kanıtıdır.”

Altaylı doğal olarak dava açtı. Sonuç ne oldu peki?

Dava 2019'un ocak ayında “beraat” kararıyla sonuçlandı. Karar gerekçesine “atılı suçun kanuni unsurları oluşmamıştır” yazıyordu. (Mahkemeye göre suçun unsurlarının oluşması için herhalde Altaylı'nın öldürülmesi gerekiyordu)

Peker, karar duruşması sonrasında kalabalık bir grubunun desteğiyle adliyeden gövde gösterisi yaparak ayrıldı.

Bunda şaşılacak ne vardı ki? CeHaPe zihniyeti iktidardaydı ve o zihniyet mahkemeye Peker'i beraat ettirsin diye baskı yapmıştı!

Sizin anlayacağınız, önceki akşam televizyon canlı yayına çıkıp, iktidarın bütün hezeyanlarını dile getiren, Peker-muhalefet ilişkisini ifşa eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu sonuna kadar destekliyorum.

Oyun büyük!

Bizi çekemeyen “Dış güçler Türkiye'ye operasyon çekiyor!”

Sedat Peker, dış güçler tarafından Türkiye'ye çekilen operasyonun baş aktörü konumunda!..

Bizim canım iktidarımız “Suç örgütlerine karşı tavizsiz mücadele yürüttük. Organize suç örgütlerine karşı elde edilen başarılarla birlikte, sözde babaların racon kestiği Türkiye'yi hukuktan başka yöntemlerin geçerli olmadığı seviyeye getirdik" idi…

Ama ah şu kahrolası CeHaPe zihniyeti, başımıza mafya ve suç örgütü liderlerini bela edip, onlardan medet ummaya başladı yine!

Dediğim gibi; Oyun Büyük!

Dış güçlerin oyununa gelip iktidarımızı daha doğrusu ülkemizi yıpratmak isteyen hainlere karşı dikkatli ve uyanık olun.