Bu alemde sıkıntıların ve dertlerin içerisinde kaybolan insanlar görüyorum ve kendimi sorguluyorum bu bile benim için büyük bir şükür sebebi.. Neden? Derdim olmadığı için mi?

Belki de hepinizden çok daha ağır acılarım ve dertlerim vardır onu Allah bilir…

Benim şükrüm dertsiz, sıkıntısız olduğum için değil, olaylara olan bakış açımı değiştirdiğim içindir. Sabah uyandığımda hava ne olursa olsun ister 36 derece güneş açsın evrene; isterse 0 derece kar yağsın, pencereyi açar; ‘Sabaha kavuşturan Allah’a hamd olsun’ derim.

Bu dünyada yaşamış olduğumuz ve bilinçaltımızı esir alan her şey bizi adam etmeye yönelik bunu idrak ettiğimiz zaman olaylara bakış açımız değişecektir. Nasıl mı?

Hayatınızda ki Neden? Niçin? Gibi olumsuzluk taşıyan tüm soruları kaldırın, Nasıl? Diye sorun.. Düştüyseniz nasıl kalkarım, sıkıntınız varsa nasıl aşarım deyip sonsuz güce sığının ve şükredin.

Geçenlerde katılmış olduğum bir seminerde şu cümleyi kullandım, başkaları için bir cümle olsa da aslında bu benim hikayemdi.. ‘beni alıp bir samanlığın içerisine aç, susuz koysalar ona da şükredecek bir sebep bulurum’

Eğer Müslümansak ve benim inandığım dine inanıyorsak Şimdi zihninizi meşgul eden her şeyi bir kenarı bırakın ve düşünün; ‘Bu dünyada ki her şey bize Allahtan değil mi?’

Sizin için çok büyük görünen o dertler, sıkıntılar, acılar bir başkası için belki de şükür sebebi ve en önemlisi tüm bu olumsuzluklardan ders çıkartıp, nasıl? Sorusunu sorabilmek.

Devamlı şükretmemiz gereken yerde, şikayet edersek mutluluğun anahtarını bulmamız mümkün değildir.

Evladını kaybeden bir anneye soruyorlar;

-Evlat acısını nasıl kabulleniyorsunuz? Ve gelen cevap;

-Ben kaybettim çok şükür ama acıyı annem yasakladı ve dedi ki; ‘Hz. Fatma’ya eşlik ediyorsun ne kadar şanslısın sen; çok az kişiye nasip olur evlat kaybı, Allah senin o çileyi çekip tekâmül edeceğini bilmiyor mu? O yüzden vermiştir, yoksa vermezdi’ dedi.

(Yukarıda ki örnek Cemalnur Sargut hocamızın hayatından örnektir)

Evet, burada acı en ağır şekilde var, acı yürekte ama huzurda var. İşte asıl mesele insanın kalbi huzuru kaybetmemesiyle alakalı, bunun en büyük anahtarı da şükürden geçmektedir.

Bir olayı cennet de yapan cehennem de yapan benim. Biri şükrediyor diğeri şikayet ediyor, mutluluk kimin hakkı..?

Biz bütün gücümüzle mücadele edeceğiz, inançlarımızı ve hedeflerimizi benimseyerek sonuca koşacağız.

Mutluluk kimliksiz olmaktır kimi zaman, kim istersen o olma durumu değil, yalın.. kendini açarsın tam anlamıyla ama kapalı da bir kutusun aynı zamanda, o insanı bulduğun an kimsin nesin fark etmez, konuşulacak konular, paylaşılacak hayatlar...

İnsanlar vardır, kendilerinden başkasının mutluluğunu umursamazlar ki onlar yaşamca ödüllendirilirler sürekli.

İnsanlar vardır, bir tek mutlu edebildiğinde mutlu olurlar ki onlar çok sevilir ve çok üzülürler.

İnsanlar vardır, amaçları hiçbir zaman mutlu olmak olmamıştır, uğruna mutluluktan bile vazgeçebilecekleri insanları sevmektir onların varlık nedenleri.

Sonsuz şükürler olsun Yüce Yaradan’a ve inandığınız tüm değerlere.

Bizi biz yapan inandığımız değerler, uğrunda harcadığımız zamanlar ve kimlerin hayatlarında iz bırakabildiğimizden ibaret değil mi?

Benim mutluluğum insanların hayatlarında güzel bir eda bırakabilmekten ibarettir.

Nasıl ki beden yemekle doyarsa, ruhta şükürle doyacaktır.

Sen değiş, dünyan değişsin, iste, inan ve başar…

Sevgilerimle, hoşçakalın.