Sevgili okurlar,
Türkiye’de şartlar ne kötüye gitsede yanıbaşımızdaki “Ukrayna-Rusya Federasyonu” arasında sürüp giden ve daha da uzayacağı öngörülen bir “yıkım savaşı” devam ediyor!
Ukrayna topraklarında bir başka vekalet savaşının da izlerini görmek mümkün..
Hem Ukrayna’ya, hem de Rusya Federasyonu’na destek verenler, çoktan cephede yerlerini aldılar ve savaşın boyutunu, seyrini değiştirmek üzere, karşılıklı iki orduların yanında  saf tuttular..
Şu ana kadar Ukrayna’dan gençler,eli silah tutanlar hariç büyük bir göç oldu..
Türkiye’ye de bu bağlamda hatırı sayılır bir göç dalgası ulaştı..
“Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, Bengaldeş ve Afrika ülkelerinden gelenler ile Türkiye'’in nüfusu 92 Milyona ulaştı” diyenler çok haklı..

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ?
Elbette bu göç dalgasının yarattığı travmaların izlerini, basın yansımaları yanında, kentlerde açık ve seçik görüyoruz!..
1989 Yılı süreci ile 1991-2 Yıllarında çöken Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin çöküşü ile Rusya Federasyonu’nun tekrar “Soğuk savaş” dönemlerine dönüleceği, “korku ve tehdidin geri döneceği” tahmin bile edilmiyordu..
Savaş devam ettikçe, insanın gelecekten umudunu kestiği doğrudur..
Sırf yaşamak, hayata tutunmak için kaçmak yetmiyor?
Sığınaklara girmek, güneşe hasret, su ekmek ve diğer gereksinmelerle, top seslerine daha ne kadar direbilirsiniz?
“Ölüm korkusu” altında olanların, yaşadıklarını hissetmek ne mümkün?
İşte bu durumda çok önemsediğimiz “barış” adına neler yapıldığı, neler söylendiği merak edilmiyor mu?
İşte, Rusya Federasyonu Başkanı Putin, tekrar Moskova Kızılmeydan’da bir gövde gösterisi yaparak,dünyaya bir başka korku salmayı ihmal etmedi!

Rusya'nın başkenti Moskova'da, Büyük Vatanseverlik Savaşı'nda Sovyet ordusu ve halkının Nazi Almanyası karşısında kazandığı zaferin 77. yıldönümü nedeniyle askeri geçit töreni ve kutlamalar düzenlendi..
O eski bayrakların taşındığı, “orak ve çekiçin tekrar” sandıklardan çıkarıldığı törenler ile Rusya Federasyonu, sadece Ukraynalılara değil, aynı zamanda dünyaya farklı mesaj verdi..

BU MAZERETLERİ BİLİYORUZ!

Bu savaş ortamında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in vereceği mesajlar, gerçekten tüm batı başkentlerinde ve özellikle NATO ve Avrupa Birliği ile Amerika’da merakla bekleniyordu.
Putin, “Kiev'in nükleer silah” peşinde olduğunu ileri sürerek işgal hareketi için "Ukrayna'da yapmamız gerekeni yaptık, bağımsızlık için yaptık" dedi ve “Rusya ordusu, Donbass’ta bizim insanlarımız için ve vatanımızın güvenliği için savaşıyor” diyerek, mazeretleri sıralamaya başladı.
Rusya lideri Putin, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası’na karşı zafer elde eden nesille gurur duyduklarını belirtti ve “Nazizmi un ufak edenlerin anısını korumak bizim görevimiz” ifadelerini kullandı.
NATO'nun,”Rusya sınırlarında tehlike yarattığını” söylerek, Ukrayna savaşının önleyici bir nitelik taşıdığını belirtti ve "Batı, Rusya'yı işgal etmeye hazırlanıyordu. NATO sınırlarımızda gerginlik yaratıyordu. Rusya'yı dinlemek istemediler, onların başka planları vardı." İfadelerine yer verdi.

BU YÜZYILIN ZALİMİ?
Kısacası Putin, savaşı sürdürmekte kararlı..
Putin, “Cehennem bombalarının ateşlenmesini” cebinde saklı tuttu..
Batı ülkeleri ile NATO ve Amerika, bu konuşma ile hedefe kondu..
Rusya Federasyonu, Nazi Almanyası’na karşı kazandığı zaferin 77.Yıldönümünde yine görkemli bir tören ile yeminler edildi, savaş tamtamları vuruldu, borular öttü, bayraklar dalgalandırıldı..
Demik ki, barış çok uzaklarda!
Rusya cephesinden ne zaman “barış rüzgarları” estirildi ki?
Şurada “Suriye’de bir uçağı düşürüldü” diye, “34 Askerimizi şehit etmekten çekinmeyen Putin’in” elindeki “Cehennem Bombalarını” ateşlemeyeciğini kim garanti edebilir?
Kaldı ki, bu üzücü gelişmenin ardından Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve beraberindeki heyeti, bekleten, güya bir “diplomasi dersi” vermeye kalkan Vlademir Putin, “bu yüzyılın zalimi” olarak anılmaya devam edecektir!
Şunu unutmayalım ki, otoriter rejimlerde, gücü elinde bulunduranların başvurduğu yöntemler bellidir..

ÖLÜM MESAJLARI VERMEK?
Dünyanın diğer ülkelerinde de bu tip rejimlerin sahiplerinin ortaya koyduğu anlayış bundan farklı değildir..
Güc gösterimi!..
Füze denemeleri!..
Meydan okumalar!
Dünyaya, ölüm mesajlarının verilmesi!..
Asmalar, kesmeler, ortadan kaldırmalar, zalimlikler, zalimlikler!..
Bunlar dünde vardı,bugünde var!
“Barış” o kadar pahalı ki,”barışı” kollamak için ordular,nükleer bombalar bile kifayetsiz kalabiliyor..
Evladınızın adını “barış” bile koysanız,bu çare olmuyor, insanlığa farklı bir mesaj olarak algılanmıyor!
Ne üzücü değil mi?
Biz günlük, güneşlik işlerimizdeyken, bir siren sesi ile kalpleri güm, güm atanların sığnaklara koşturmasını yaşamak, hissetmek, ne acı, ne korkunç!..
Yıkılan evler, binalar, düşen kapılar, pencereler, vurulan hastaneler, okullar, sokaklar, caddeler ardında yitip giden hayatlar, çok gerilerde kalan hatıralar!..

SAVAŞTAN MI,BARIŞTAN MI YANASINIZ?
Şimdi söyleyiniz, “siz Savaş’tan mı, Barıştan mı” yanasınız?
Türk Milleti’i olarak, Savaş’ı da Barış’ı da çok iyi biliriz..
Kalıcı bir bariş için savaşmak gerektiğini, bayrağı dalgalandırmak gerektiğini bilmeyenimiz mi var!
Bunu Yedi düvele göstermedik mi?
Ama Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün o güzel sözü,öğretisi kulaklarımızda hep küpe olarak duruyor;
“ Yurtta barış, dünyada barış!”
Biz bu yüzyılın çocukları olarak barış için yollara dökülmeye, barış rüzgarları estirmeye, barış adına türküler söylemeye, barışı kollamaya hep hazırız!..
Gelin, hep beraber “barış” adına, barış cephesinde yerimizi alalım!..
Zira, savaşların kimi, nerede, ne zaman vuracağı belli olmaz!
Yusuf Cinal yazıyor, 10 Mayıs 2022 Brüksel