Açılım veya halk ağzıyla bu DEM’lenme süreci nereden çıktı?
İktidara sorarsanız; Bu bir beka sorunu. Yeniden dizayn edilen dünyada milli birliğimizi, bütünlüğümü pekiştirmemiz, iç kaleyi sağlamlaştırmamız gerekiyor da ondan…
Muhalefete sorarsanız; Hayır efendim, bu ülkenin beka sorunu değil sadece iktidarın beka sorunundan kaynaklanan bir açılım ve atılım. Eğer iktidar bu düşüncesinde samimi olsa ve duyguyla DEM’leniyorsa, toplum diğer kesimlerini niye dışlıyor?
Eğer milli birlik ve iç barışı sağlamaksa amaç, iktidar muhaliflerini neden düşmanlaştırıyor?
DEM’e kucak açanlar CHP’yi ve sair muhalefeti neden hedef haline getiriyor?
Bu ülke, DEM ile DEM’lenecek kadar zor durumdaysa CHP neden dışlanıyor?
Sizce?
İktidarın gerekçeleri yaptıklarıyla uyumlumu?
Bir yandan DEM’lenirken öbür yanda muhalefeti DEM’lenmekle suçlamak, vay efendim KENT Uzlaşısı yaptılar, yok efendim bölücü örgütle seçim işbirliği yaptılar, aman efendim bunlar kazandıkları belediyelere örgüt elemanlarını yerleştirdiler diye suçlamak ve bu suç üzerinden operasyonlar yapmak, iktidarın gerekçelerine, akla, mantığa uygun mu?
Neyse ki bu konudaki tutarsızlarının farkına vardılar da bir süredir CHP’yi DHKP-C ile ilişkilendirmeye başladılar.
Yıllardır adı sanı duyulmayan DHKP-C ile…
Yeni moda, CHP’li belediyeleri ''Terör örgütü DHKP/C'ye finans sağladıkları'' suçlamasıyla sıkıştırmak ve görevden uzaklaştırmak…
gözaltına alınan eski Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, tutuklandı.
PKK bitti, onun yerine bunu vereyim abime demek gibi bir şey…
Öyle ya; Öcalan ve Kandil terörden vaz geçti, bölücülüğü bıraktı. E biz şimdi muhalefeti neyle suçlayacağız? Hadi arşivden bir örgüt bulalım da… der gibi.
Yok öyle değilse, DEM'e, Öcalan'a ve Kandil'e açılan siyaset alanı İmamoğlu'na, CHP'ye, Özgür Özel'e neden kapanıyor?
İktidar hem Terörsüz Türkiye müjdesi verip hem de o terörsüz Türkiye'de terörle mücadele kılıcını muhalefetin tepesine tepesine neden indiriyor?
Ha, illa ki bir düşman lazım değil mi?
Bu ülkede maazallah terör unutulursa biz, bizden olmayanları neyle suçlayacağız, terör olmazsa biz tabanı ne üzerinde tahkim edeceğiz korkusu mu yoksa?
Bilemem ama bildiğim bir şey varsa, bu ülkenin normalleşmesi, demokratikleşmesi, kucaklaşması, tek yürek haline gelmesinin yolu bu değil.
Bu yolla ancak, muhalefetin ‘iktidarın derdi ülke değil, kendi bekaları’ iddiasını, iddia olmaktan çıkarısınız.
Bir yandan DEM'e açtığı kapıyı CHP'ye kapat, öbür yandan muhalefeti susturmak için her yolu dene hatta hukuku alet et, böyle olmaz ki…
Bakın çifte standart aldı başını gitti.
Muhaliflere yapılan baskı trajikomik bir hal aldı.
Bu artık izah edilebilecek bir durum olmaktan da çıktı.
Mesela; PYD'li Salih Müslim'le gazeteci Nevşin Mengü’nün röportaj yaptı diye yargılanıp hapis cezası alması…
Gerekçe; Gazetecilik faaliyeti adı altında terör örgütü propagandası yapmak!
Ama bir ay kadar sonra Türkiye Gazetesi’nin aynı kişiyle röportaj yapması gazetecilik faaliyeti öyle mi?
Bu ne demek şimdi?
Muhalif gazeteciler yapınca suç, iktidar yandaşı gazeteciler yapınca suç değil, öyle mi?
Ya İmamoğlu’na uygulanan çifte standart?
Danışmanlarınıza ne danışıyorsunuz bilemem ama siz bütün bu yaptıklarınızla, tabanınızı konsolide etmiyor aksine seçmenin İmamoğlu etrafında kenetlenmesini sağlıyorsunuz.
Siz alan temizliği yaparak seçimleri dikensiz gül bahçesine döndürmek istiyorsunuz ama derinden kendi seçmenini bile kaybettiğinizin farkında değilsiniz.
Benden söylemesi…