Her gün aynı döngüde yaşıyoruz. Sabah uyanıyoruz, gündeme göz atıyoruz ve değişen tek şeyin yalnızca rakamlar olduğunu görüyoruz. Ekonomi kötüleşiyor, eğitim sistemi yerinde sayıyor, adalet sistemi tartışmalı, güven duygusu her geçen gün azalıyor. Neden bir adım bile ileriye gidemiyoruz?

Bize hep anlatılan bir hikâye var: "Çok çalışırsanız, sabrederseniz, elbet bir gün düzelecek!" Ama bu hikâye artık kabak tadı verdi. Çünkü biz çalışıyoruz, sabrediyoruz, vergimizi ödüyoruz ama düzelmiyor! Her şeyin faturası vatandaşa kesiliyor, her krizin yükü halkın sırtına bindiriliyor. Yıllardır “sabır” diyerek oyalanıyoruz. Eğitim desen yerlerde. Gençlerimiz sorgulamıyor, sorgulamasına da izin verilmiyor. Üniversite mezunu olmak artık bir ayrıcalık değil, işsizlik sırasına yazılmanın farklı bir yolu oldu. Liyakatin yerini torpil aldı, yeteneğin yerini sadakat belirliyor. Ne yazık ki, bir ülkede eğitim sistemi çökmüşse, o ülkenin geleceği de çökmüş demektir.

Ekonomiye gelirsek... Alım gücü dibe vurdu, gençler yurt dışına gitmek için fırsat kolluyor. İnsanlar bir eve sahip olmayı artık hayal bile edemiyor. Geçinemeyen vatandaşın "şükretmesi" bekleniyor, ama kimse "Bu insan neden geçinemiyor?" diye sormuyor. Çünkü sorulması gereken soruların sorulmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Güven desen, o da kalmadı. Ne hukuka güveniyoruz ne sisteme. Çoğu insan hakkını aramaktan korkuyor çünkü hakkını arayan ya işinden oluyor ya da ötekileştiriliyor. İnsanların korkarak yaşadığı bir ülke nasıl gelişebilir? Adaletin olmadığı yerde huzur olur mu? Huzurun olmadığı yerde kalkınma olur mu?

Bize hep "nüfus artmalı" deniyor. Sanki sadece nüfus artınca gelişeceğiz! İnsan yetiştirmek sadece doğurmakla olmaz, ona eğitim vereceksin, ona iş imkânı sağlayacaksın, ona özgürlük tanıyacaksın. Aç kalan, geleceğini göremeyen insan nasıl üretken olacak? Kalitesiz eğitim almış, işsizlikle boğuşan, kendini güvende hissetmeyen bir toplum nasıl ilerleyebilir? Bu ülkede insanlar artık mutlu değil. Sokakta yürüyen insanların yüzlerine bakın, kaç tanesi gerçekten huzurlu görünüyor? Yaşamak, sadece hayatta kalmak haline geldi. Bu mu gelişmişlik? Bu mu ilerleme? Eğer gerçekten gelişmek istiyorsak önce sorumluluk almayı öğrenmeliyiz. Tüm suçu vatandaşa atarak bir ülke gelişemez. "Sabır" diyerek, "Bize bir şey olmaz" diyerek bir yere varamayız. Aksi takdirde, aynı hikâyeyi yıllarca dinlemeye devam ederiz.