Ülkemizde, esnafından çiftçisine, memurundan işçisine her türlü emeğin hakkını alamıyor olmasının temel sorumlusu, işte o her türlü emeğin emekçileridir.

Örgütlenme hakkı verirsiniz, örgütlenmezler.

Örgütlenenler de ‘hangi partinin arka bahçesi olalım’ diye örgütlenirken, örgütlenme teklifi ettiğiniz örgütlenmeyenler de size ‘hangi partinin sendikası/derneği/birliği diye sorarlar.

Demokratik bir ülkede örgütlenme hakkı, emekçinin ve üreticinin siyasi/idari patronlara, başta ağalar olmak üzere feodal yapıya karşı, siz de üretimden gelen gücünüzü kullanın diye verilir.

Yani örgütlenme hakkı bütün o yapılara karşı sizi koruyan bir şemsiyedir aslında…

Ama biz hakkımız olan o şemsiyeyi alıp, siyasi/idari ve hatta feodal yapıya zeval gelmesin, ağalar/beyler yağmurda ıslanmasınlar, başlarına güneş geçmesin diye kullanan garip bir toplumuz.

Bu fındık özelinde de böyle…

Fındığın ve fındık üreticisinin şemsiyesi Fiskobirlik’tir.

Fiskobirlik, bundan 84 yıl önce, 1938’de Atatürk’ün yönlendirmesi ile fındık üreticileri tarafından kuruldu.

Kendi kurumsal sitelerine göre;

Fiskobirlik; Cumhuriyetin ilanından sonra büyük önder Atatürk’ün “Fındık başta olmak üzere diğer belli başlı ürünlerimizi ilgilendiren birlikler kurulmalıdır” sözüyle toplanan 1.uluslararası fındık kongresi sonrasında 28 Temmuz 1938 tarihinde Giresun, Ordu, Trabzon, Keşap ve Bulancak Fındık Tarım Satış Kooperatiflerinin birleşmesiyle kuruldu. Fiskobirlik; Ülke fındığının sigortası olan ve İstanbul’dan Artvin’e kadar 50 kooperatife bağlı değişken ortak sayısına sahip, alanında dünyanın en büyük üretici birliğidir.

MİSYONU; Büyüyen fındık ve fındık mamulleri sektöründe; iç ve dış piyasa pazarlarının ihtiyaç duyduğu ürünleri güvenilir ve kaliteli gıda anlayışıyla nihai tüketiciye sunmak, üreticisinin tarımsal ve ekolojik kaynaklarını etkin, verimli ve sürdürülebilirliğini sağlamak, üreticinin gelir ve yaşam standardını artırıcı çalışmaları yaparak uygulamaya koymaktır.

VİZYONU; Cumhuriyetimizin ilk yıllarından bu yana kurumsal anlamda kazandığı tecrübe ve piyasa öngörüsüyle, fındık ve fındık mamulleri sektöründe kazanmış olduğu güvenilir ve kaliteli gıda anlayışından taviz vermeden, tüketicilere ürünlerin ulaştırılmasında; üreticilerimizin, çalışanlarımızın, bayilerimizin ve tedarikçilerimizin birlikte takım ruhu içinde, kooperatifçilik ilkelerine bağlı kalarak hizmet etmeyi amaç edinen kuruluş olmayı kalıcı kılmaktır.

Evet misyon ve vizyon buydu…

Bir süre sonra, özellikle de bu iktidar döneminde bu misyon ve vizyon yerini, idarecilerinin, mevcut siyasi yapıya yaranma, gerek onların hışmından kurtulmak, gerekse onara yamanmak ve yaranmak, üreticiyi satma karşılığında siyasi bir mevki makam kapmak anlayışına bıraktı.

Bu tür birlikler iktidar partisinin yan kuruluşu haline getirildi.

Getirilmedi mi?

O zaman şu soruya cevap verin; 2006’da iktidar Fiskobirlik’i fındık alımında devre dışı bırakırken itiraz ettiniz mi?

İktidar misyonunuzu ve vizyonunuzu alıp başınıza çalarken, Fiskobirlik devre dışı bırakılıp yapancı tekellerin önü açılırken, şu Ferrero bile sizden daha fazla söz sahibi olurken gıkınızı çıkarabildiniz mi?

Ama günü gelince siyasetin kaymağından ziftlenmeyi bildiniz.

Tabii ki tamamı sizin suçunuz değil, suçun büyüklüğü sizi adam yerine koyup seçenlerde…

Suçun büyüklüğü ürettiği fındığa bile siyasi/ideolojik gözlükle bakıp Allah iktidarımıza zeval vermesin diyen ahmaklarda…

Mesela, Ordu’da açılan pankartlar ve binalara asılan afişler;

Yine yeşerdi fındık dalları, Reis alacak bütün oyları!

Fındık dalda tekleme 6’lı masa Ordu’dan oy bekleme!

Fındığın onuru, Ordu’nun gururu Reis!

Yazının başlığı bu sebeple ‘Kendi düşen ağlamaz!’

Tabi ki büyük çoğunluk böyle düşünmüyordur.

Elbette ki bir kısmı fındık taban fiyat açıklamasının parti mitingine çevrilmesinden hoşlanmıyordur.

Elbette ki bir kısmı açıklanan bu fiyattan memnun değildir.

Nitekim fiyat açıklandığında alkışlayan sadece protokoldü.

Kitle büyük bir şaşkınlık yaşadı önce ve sonra ortam gereği alkışlayanlar oldu.

Ardından Bakan, Vali ve bazı bürokratların tebrik ve teşekkür paylaşımları başladı.

Reis büyük bir ihsanda bulunmuş, ondan gelen her şeyi lütuf ve ihsan olarak kabullenmeye hazır bir kitle de gereğini yapmıştı.

Üreticiyi bilemem ama seçmen de memnundu.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan Ordu’da “Fındık kaç lira olsun” diye soruyor, vatandaş ise “Ordu'nun plakası 52 olsun” diyordu.

52’ye razı olan için 54 tabii ki büyük bir taban fiyat…

Ha, bu arada açıklanan taban fiyat tüm destekleri kapsıyor. Yani açıklanan 54 liralık fiyatın içinde gelir desteği, gübre ve mazot desteği de var.

Bugüne kadar fiyat bu desteklerden bağımsız açıklanıyordu ama rakam oyunlarıyla göz boyamayı sevenler, yine rakamla oynadılar, bilginiz olsun.

Değerli dostlar! Ben fındık üreticisi falan değilim, tüketici safındayım.

Keşke fındık 20 lira olsa da her gün çoluğumun çocuğumun önüne bir tabak koyabilsem derdinde olanlardanım yani…

Ama mesele benim kursağım veya mutfağımla sınırlı değil…

Mesele fındığın stratejik bir ürün olması…

Ve derdim, bu son derece stratejik ürünün heder edilmesi…

Devam edeceğiz…