Bi “kamuda tasarruf tedbirleri” söylemidir aldı başını gidiyor. Peki, bu tasarruf tedbirleri kime uygulanıyor? Kime fatura kesiliyor? 
Tabii ki vatandaşa! Devletin tasarruf etmesi demek, halkın sırtına daha fazla yük binmesi anlamına mı geliyor? Görünen o ki öyle…
Tasarruf diyorsunuz ama kamunun lüks makam araçlarından, gereksiz harcamalarından, şatafatlı açılış törenlerinden, dev bütçeli projelerinden hiç mi tasarruf edilmiyor? Hayır, edilmiyor. Ama sıra vatandaşa gelince kemer sıkma çağrıları ardı ardına sıralanıyor. Yani onlar “Ben harcamaya devam edeceğim, sen aç kal” diyor!
BU HALK DAHA NAPSIN?
Elektrik faturası zaten cep yakıyor, doğalgaz desen korkudan kombiye dokunamıyoruz, markete gidip üç parça bir şey alsan maaşın yarısı gidiyor. Ama devletin aldığı önlem ne? Vatandaş daha da kıssın, daha az tüketsin, daha az yaşasın! Tasarruf etmek sadece garibanın görevi mi? Memurundan işçisine, emeklisinden çiftçisine herkes zaten kendi çapında tasarruf yapıyor. Çünkü yapmak zorunda! Ama yukarıdakiler için her şey aynı, hatta daha lüks!
Bir de “Tasarruf tedbirleri kapsamında yeni düzenlemeler yapıyoruz” diyorlar. Ne yapıyorsunuz? Vatandaşın cebinde zaten üç kuruş kalmış, onu da mı alacaksınız? Bunu söyleyenler acaba tek maaşla geçinen bir ailenin sofrasına oturup hesap yapmayı denedi mi? Çocuğunun kırtasiye masrafını nasıl karşılayacağını düşünen bir babanın yerine koydu mu kendini? Sanmıyorum! Çünkü onların böyle bir derdi yok. Makam arabaları, özel şoförleri, her şeyleri hazır. Ama vatandaş otobüs parasını nasıl vereceğini düşünüyor.
GERÇEK TASARRFU NEDİR?
Gerçek tasarruf, halkın sırtına yük bindirmek değildir. Önce yukarıdan başlayacaksınız. Lüks harcamalarınızı, gereksiz projelerinizi, şatafatlı davetlerinizi, milyonluk araçlarınızı bir gözden geçirin. Halk zaten dişinden tırnağından artırarak yaşıyor, biraz da siz elinizi taşın altına koyun. Yoksa bu tasarruf tedbirleri vatandaşın değil, yönetenlerin ayıbı olarak kalmaya devam edecek!