Sevgili okurlar,
Bir mübarek Kurban Bayramı’nı daha geride bırakırken, aklımız hala, “insanları yaşatmak adına okumuş, yemin etmiş bir doktorun canice öldürülmesi olayına” takılı kaldı!..
Konya’da yaşanan bu vahşeti, hepiniz televizyonlardan, radyolardan ve gazetelerden okudunuz, öğrendiniz..
Buralara nereden geldik bilmeyeniniz mi var?
“Hani sağlıkta, eğitimde, ekonomi de ve sosyal hayatta uçacaktık” ya, işte oralardan buralara geldik!
Hatırladınız değil mi,” giderse gitsinler” çıkışından sonra, doktor camiasının, bu vahşet ve diğer saldırılar üzerine ayağa kalkması, haklarını araması, yasal işlemlerin başalatılması adına çıktıkları yolda, bir başka iktidar ortağının,” Türk Tabibler Birliği” kapatılmalıdır” sesi yankılanmadı mı?
Ülkede her kesimi sindirmiş olan iktidarın,”devlet gücünü” arkasına alarak estirdiği rüzgar hala dinmedi!

BURALARA NEREDEN Mİ GELDİK?
Buralara, “balyoz, ergenekon, kafes” operasyonları ile “Türk Silahlı Kuvvetlerin yapısını al-aşağı etmek ile ülkenin kozmik odalarına girilmek ile aydınların Silivri Kapalı Ceza ve Tutuk Evi’ne doldurulması ile eğitimin, sağlığın, ekonomideki büyük işlerin, belli bir kesimi ihale edilmesi ile” gelmedik mi?
“Bir kesimin okulları, işleri, dershaneleri tıkır, tıkır çalışsın” diye tavizler vermedik mi?
Hani o açıklama ile “ne istedilerse vermedik mi” söylemleri hala kulaklarımızda..

ORTAKLIKTAN DARBEYE?
Kendi yeterli kadroları olmadığı için, bu “ne menem olduğu bilinen cemaat ile ortaklık ve sonrası yaşananları” unuttuk mu?
Demem o ki, “15 Temmuz Darbe Kalkışması” öncesi ve sonrası yaşanılanlar ve geldiğimiz noktada, artık “bir hesap, kitap yapmanın, zamanı” gelmedi mi?
Geldiğimiz noktada, “hala iktidarda kalmak için ayak direten, devletin imkan ve kabiliyetleri zırhına bürünen ve hala vatandaşımızın aklı ile oynayan bu kesimin”, 20 Yıl sonra ülke gemisini kara oturtduğunun bile farkında olmayan bir zihniyetin varlığı, hepimizi düşündürmelidir!?..

KAYIT DIŞI DİN HA?
İşte bu bağlamda iktidar partisinin kurucu değerlerinden, bakanlık ve meclis başkanlığı yapmış Cemil Çiçek’in, son açıklamaları gerçekten manidardır!..
Demek ki, “FETÖ” denilen Fetullah Gülen yapılanmasından sonra, bir başka tehlikenin kapıda olduğunu,Çiçek’in  şu açıklaması ile “kayıt dışı din ile mutlaka mücadele etmemiz, bilmemiz, kontrol altına almamız gerekir”öğreniyoruz..
Vay ki, ne vay?
Kayıt dışı din ha?
Demek ki, bir başka tehlike kapıdadır?..
Siz bilmiyormusunuz?
Bunun ipuçları, alarm veren sinyalleri var ki, devletin çeşitli kademelerinde görev yapmış, bir Cemil Çiçek bu uyarıda bulunur mu?

BİZZAT YAŞADIK,HEDEFE KONDUK?!
Bakınız, bunu biz de hem Türkiye’de, hem de yaşadığım ülke Belçika’da, en geniş, en çarpıcı manada yaptık, halkımızı uyarmak, gerçeklerin farkına varılmasını sağlamak için gecemizi, gündüzümüze kattık!
Anlayan, anladı, anlamayanlar ise, gelişen olaylar karşısında şaşkınlıklarını, kullanıldıklarını ve daha doğrusu ahmaklıklarını gizleyemediler?

NE SAFMIŞIZ?
Belçika’da, “küçük bir çeyiz” dükkanında, “devasa şirketlere, okullara, yapılara, kurum ve kuruluşlara, derneklere, işadamlarına etki eden, insanımızı peşinden koşturan, onların ceplerindeKİ paralarını almak adına ,akıllarını da almayı ihmal etmeyen, bu yapılanmanın siyasi iktidarı nasıl  kullandığını, silkelediğini” hepimiz görmedik mi?
Manzara, Türkiye’de ise daha vamih idi?
Geziler, gazete abonelikleri, televizyon numaraları, umreler, sabah namazları, buluşmalar, sohbetler, ablalar, ağabeyler, şakirtler, müritler, okuma evleri, kurslar, kermesler, ballı börekli, çörekli yemeler, içmeler, risaleyi nur ezberlemeleri, genç kız ve erkekleri evlendirmeler, okullar, dershaneler, devletin imkan ve kabiliyetlerini kullanmalar, anne ve babaları kandırmalar?...
Daha neyi anlatalım, ey millet?
Az kalsın, elden ülke ve Cumhuriyet gidiyordu?
Yüce Peygamberimiz Hz.Muhammed(AS)’ın  adını bile ezandan, duadan çıkaran bu illet ve zillet kesime, hala hizmet veren varsa, neyi anlatalım?

MAKLUBE GECELERİ?
“Maklube”(*) adını verdikleri pilavlarına kaşık atanların, varlıklarını iç edenler,” çocuk okutuyoruz, yeni bir altın nesil yetiştiriyoruz, Müslüman kardeşlerimiz için kurban kesiyoruz, su kuyusu açıyoruz, okul yaptırıyoruz, dershaneler, yurtlar dikiyoruz, dini öğretiyoruz..” martavalları altında, toplantılarda, “ Onu gördüm, onu, Mekke’de tavaf ediyordu” hikayeleri ile “mehdi” ünvanına büründürülen ve ona inanan, gözyaşlarını tutamayanların, iyi niyetlerinin nasıl suistimal edildiğini, “kendi yaptığı böreği, çöreği, parayla alanların, cemaat adına gece, gündüz çalışarak, eşini, çocuğunu ihmal edenlerin,  çaresizliğini, hikayesini” başka nasıl anlatalım ki?

ŞİMDİ NEREDEYİZ?
Ders aldık mı?
Şimdi, tüm bu gelişmelerin neresindeyiz?
Bu holdingleşen ve çokuluslu bir organizasyon olan  FETÖ yapılanmasının, Türkiye’den başlayan ve tüm dünyayı kuşatan ilişkilerini anlamak mümkün mü?
“15 Temmuz Darbe Kalkışması” öncesi ve sonrası yaşanılanları, daha çok, ama çok konuşacağız!
Görülüyor ki, ders almamışız!
Konuyu irdelemeye devam edeciğiz!
Bu vesile ile geçmiş, mübarek Kurban Bayramınızı tekrar tebrik eder, sağlık ve güzellikler dileriz..
Yusuf Cinal yazıyor/ 13 Temmuz 2022 Brüksel
(*)
Fetullah Gülen Cemaati üyelerinin pilav ve kavurma ile birlikte hazırladığı, bir lezzet türü. Özelliği ise pilavın içine kavrulmuş etin gizlenmesidir.