Sevgili okurlar,
Dün sizlerle, "Sözde Ermeni Soykırım" iddiaları ile ilgili düşüncelerimi ve bu bağlamda, "Avrupa'da yaşayan Türklerin ve onların temsilcileri ve akademisyenlerin mücadelesinden" bir kesit sundum..
Bu kadar mı?
Olur mu?
Akyazı Lisesi'nde görev yaptığım yıllarda, "özellikle, Türklerin, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Azerbaycan'da yaşayan kardeşlerimizin, başına bela kesilenlerin, kin ve öfkelerinin sınır tanımadığını belgeleri ile tarihçilerimizle beraber" öğrencilerimizi, hep anlattık..
Esasen, "Sözde Ermeni Soykırım iddialarının", tarihi boyutu gerçekten önemli..
Eğer, Türk güçleri yetişmeseydi, Azerbaycan'daki kardeşlerimizin sonunu, bir düşününüz?
Orada, kırım, acılar yaşanmadı mı?
Yaşanmaz mı?
Tarihe sor, anlatsın!
Daha sonraki gelişmelerde, "Ermenilerin Karabağ'a saldırması, Hocalı 'da soykırım suçu işlemesi ve akabinde, 2023 Yılı Savaşı ve Azerbaycan'ın, işgal altındaki toprakları, tekrar geri almasına", hep birlikte tanıklık ettik, sevindik..
Bütün bu gelişmelerin, sorunların altında, "Rus siyaseti ve stratejisinin yattığını da" bir kenara not edelim..
Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ile "bağımsızlıklarını ilan eden devletlerin sayısını" hatırlatmamıza gerek var mı?

OSMANLI'NIN HAS EVLADI?
İşte, bu süreçte, Osmanlı topraklarında yaşayan ve "Has evlat ya da, Evladı Sadık'a" diye anılan Ermenilerin, "bir devlet kurma hayaline destek olanlar, kışkırttıkları bu kesimi, sonra yalnız, yapayalnız bırakıp" köşelerine çekildiler?..

Bu kesim, hala tarihi vicdan muhasebesindeler ve boş durmuyorlar?
Birçok cephede savaş veren Osmanlı ordusu, "gerçekten zayıflamış, işbaşındakiler, Ermenilerin ayaklanması karşısında, sessiz kalmamışlar ve gerekli tedbirlere" başvurmuşlardır..
Hatta, "bu manada günahsız insanlar bile", güya cezalandırıldı!
Tarihi sürecin içine, çok dalmak istemiyorum!..
Ama, bilinmesi gereken şudur, "dış güçlerin kışkırtmaları ile ayaklanan Ermeni çeteleri, bölgedeki Türk köylerini basarak, yakıp, yıkıyor, yağmalıyor ve yaşamı zehir" ediyorlardı..

GÖÇ KARARI?
Camilerde toplanan ahalinin yakıldığını, kadınlara tecavüz edildiğini, erkeklerin kurşunlandığını, karşı gelenleri  öldürüp, toplu mezarlara gömdükleri, tarihi belgelerle sabit..
Sadece, Doğu cephesinde değil, "Türklerin balkanlardaki bağımsızlık mücadelelerine kalkışanların sebep olduğu mağduriyeti, zulmü, işkenceyi, göcü, ölümleri de" hatırlatalım!
İşte o yıllar, Osmanlı Devleti, "bir karar alarak, isyan bölgelerindeki vatandaşların, daha güvenlikli olan Halep ve Şam civarına göç etmelerini" kararlaştırıyor..
Karar uygulanıyor, göç başlıyor, ama yollarda ölenler, perişan olanlar, çetelerin baskınına uğrayanların olduğunu da paylaşalım..
Yani burada, "soykırım tarifine uyan" bir durum yok!

SOYKIRIM SUÇU İŞLEYENLERE BAK?
İşte bugün, "İsrail'de, Gazze'de yaşanılanları, Ukrayna'daki göcü, eski Yugoslavya topraklarında olanları da dikkate almamız gerektiğini" vurgulamamız lazım!?
Bir gazeteci, bir eğitimci hassasiyeti ile tarihte olup, bitenleri enine boyuna araştırdım..
Bu konuda, Türkiye'nin elbette tezleri var..
Bir karşı duruş, sergileniyor..
Yeterli mi?
Bence, yeterli değil?
Bu bu karşı duruşta, "bir ileri, bir geri adım atılması, Ermenileri, daha da şımartmıyor" değil?!..
Ne yaparsanız, yapın, Ermenileriikna edemezsiniz?

"Onlrdaki, Türk kin ve öfkesi bitmez!"
Fakat, "bilhassa Ermenistan dışında yaşayan ve bu işi bir mazeret, ağlama duvarına çeviren, Türkleri her halükarda hedefe koyan, kin ve öfke ile hareket eden, arşivlerin açılmasına karşı çıkan, gerçeklerin öğrenilmesini istemeyenlerin saldırıları ile karşı karşıya olduğumuz da" tarihi bir vakıadır!

DİASPORA ERMENİLERİ?
Ermenilerin, yurtdışı yapılanması, "yani Diaspora Ermenileri, bu işi bir ölümcül dava olarak görüp, ülkeleri, sivil örgütleri, insanları etkileyerek",  yaşadıkları ülkelerde, "Türkleri Soykırımcı" göstermek için ellerinden geleni" yapmaktadırlar..
Türkiye ve Suriye üzerinden olduğu kadar, Ermenistan'dan bir şekilde, "dünya ülkelerine dağılan, bu Diaspora Ermenilerinin, "soykırım" çığırtkanlıkları" hala devam ediyor..
Her, 24 Nisan Tarihinde, "Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçilik, konsolosluk önlerine gelerek, hakaret etmeyi" alışkanlık haline getirenleri, "İsviçre'de görülen ve adına Doğu Perinçek Davası" denilen karar metni de" durduramadı..

PARLAMENTO SOYKIRIMI TANIDI!?
Bugüne gelecek olursak, Belçika'da, bu kesimin bitmek bilmeyen faaliyetlerinin hedefinde, hep Türk vatandaşları var!..
Belçika Federal Parlamentosu'ndan sonra, Flaman Bölge Parlamentosu'nda, tavsiye niteliğinde olsa da," Türkleri suçlayıcı bir soykırım kararı" çıkartmayı başardılar.
Bunanla yetinmeyip, başta başkent Brüksel olmak üzere, bazı kentlerde "soykırım anıtları" dikilmesine öncülük ettiler..
Hatta, onları örnek alan, "Süryaniler de bu yoldan yürüyerek, "onlarda soykırım anıtı" diktirmekte, Türkleri suçlamakta", bir beis görmediler!
Bununla da yetinmeyen, "Diaspora Ermenileri, Belçika siyasi partilerin programlarına, üyelerin soykırım şartını kabulünü" eklettiler..

HEDEFTEKİ TÜRKLER?
İşte, "Belçika'da siyasete adım atanları mağdur eden, bu şart nedeni ile Belçika siyasetinin gelecek vaat edenlerinden biri olan, Federal milletvekili ve Brüksel Saint-Josse Belediye Başkanı Emir Kır" hedef alındı..
Ardından, o yıllar Brüksel Bölge Parlamentosu'nda CDH milletvekili olarak görev yapan Mahinur Özdemir-Göktaş hedefe kondu..
Elbette diğer Türk kökenlilerde, bu bağlamda, "Sözde Ermeni Soykırım iddialarından" nasibine düşeni aldı ve bu siyasi yolda engellendi, hasım ilan edildi..
Öte yandan Belçika Türk Federasyonu Başkanı Kenan Dağgün, "sırf Ermeni Soykırım anıtına karşı çıktığı için" dava edildi..
Maalesef, bu dava sürecinde, Başkan Kenan Dağgün, yalnız bırakıldı..

MİLLİ GÖREV?
Görevimiz, bildiklerimizi, tarihi gerçekleri yazmak, hatırlatmak, geleceğe mesajlar vermektir..
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız, "salt para biriktirmek, yurda döviz göndermek mecburiyetlerinin ötesinde, daha önemli milli görevlerinin olduğunun da", altını çizelim..
Unutmayınız ki, "Türk olarak yurtdışında yaşamanın, bir bedeli ve onuru, gururu, sorumlulukları" var..
Ne mutlu, o All-Yıldızlı bayrak altında toplananlara!
Yusuf Cinal yazıyor, 27 Nisan 2024