Sevgili okurlar,
Uzun bir zamandır, yaşadığımız kent Sakarya üzerine, görüş ve düşüncelerimizi sizlerle paylaşmaya büyük özen gösteriyoruz!
20 Yıldır iktidarda olan bir siyasi kümenin, geldiği noktayı sizlere anlatmama gerek var mı?
Siz, bizzat içinde bulunulduğu durumu yaşıyor, görüyor ve isyan ediyorsunuz!
Bizim görevimiz, sizlerin söyleyemedikleriniz söylemek, yazmaktır!
Basın mensupları, zaten kamu adına görev yapmıyorlar mı?
Buraya durup, dururken gelinmedi!
Bir çıkış yolu arayan, “yolsuzlukların, yoklukların ve yasakların” kaldırılması için sandık başına gidenler, büyük umutla iktidarı değiştirdi ama, “ülkenin kaderini değiştirmede” başarılı olamadı!
Bu gelinen noktada, elbette bu siyasi kümeyi iktidara getirenlerin “tarihi bir sorumluluğu” olduğunu düşünüyormusunuz?
Hayat pahalılığı, lime, lime faturalara yansıyor, işsizlik kol geziyor, gıda maddelerine yansıyan yüksek fiyatlar cep değil, can yakıyor!

HER ŞEY GÜLLÜK,GÜLİSTANLIK SANKİ?
Bir kesim medyaya bakarsanız, ülkede her şey sanki güllük gülistanlık!?
Ama artık “madalyonun her iki yüzünün de farkına varanların sayısı, gelecek için umutvar olmamıza” neden olmuyor?
Üzülerek ifade edeyim ki, bugünkü koşullarda, gerçekleri yazmak, o kadar kolay değil?
Nedenini bilmeyinimiz mi var?
İşte bir siyasi partiden ayrılarak, başka bir partide siyaset yapmaya kalkan, eski Sakarya milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün evi kurşunlanmadı mı?
Ya saldırıya uğrayan, “halkı bilgilendirmek, haberdar etmek isteyen gazetecilerin” akıbeti ne oldu dersiniz?
Bu bağlamda saldırıya uğrayan siyasi parti temsilcisi ve üyelerin durumu hepimizin malumu değilmidir?
İşte son olarak Kayseri’de ve Kuşadasın’da meydana gelen olayları nereye koyacağız?

KİMLERDEN CESARET ALIYORLAR?
Bu saldırganlar, kimlerden cesaret alıyorlar ki?
Uzağa gitmeyelim, “bir şehit töreninde bu ülkenin ana muhalefet partisi liderine linç girişiminde” bulunulmadı mı?
Ne oldu yargılamalara?
İçerde tutuklu kaldı mı?
Uzatmayalım, ülkenin başına gelen “15 Temmuz Darbe Kalkışması” sonrası sürdürülen soruşturmalar, yakalananlar, dışarı kaçanların durumu nedir?

O İŞ BİTMİŞ?
İstanbul’un olduğu kadar, Türkiye’nin en gözde havalanı atıl duruma getiriliyor, uçuş pistleri iptal ediliyor, sonra ilgili bakan çıkıp televizyon ekranlarından pişkin, pişkin “ o iş bitti, orayı millet bahçesi yapacağız” diyebiliyor?
Bu milletin, anasının  ak sütü gibi helalinden yapılan, üstelik harıl, harıl işleyen, yasalara uygun, Cumhuriyet’in en büyük eserini, beyefendi haritadan silecek?
Ne adına?
Rant adına, 20 Milyonluk bir kentten çok uzaklarda, üstelik iklim şartlarına uygun olmayan bir alana yapılan havaalanı adına!
Bu nasıl iş?
Avrupa’da belediyeler, ilgili bakanlar,bir çukur açsa, o çukara yakın esnaf ve komşuların iznini alıyor!
Bizimkisi ise “biz biliriz işimizi, işimiz kimseden sorulmamıştır”diyerek, ekranlardan, üstelik İstanbullulara, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ve karşı muhalefete meydan okuyor!

BU NE GÜÇ ZEHİRLENMESİDİR?
Bu ne güç zehirlenmesidir?

Bu gücü,bu yetkiyi, bu aziz milletten alanlar, aldıkları vekaleti ülke hayırına değil, kendi parti, kendi ala çıkarları için kullanmaya devam ediyorlar!
İnanın, bunları üzülerek söylüyor, yazıyorum!..
Biz de; “yazılarımıza dikkat etmemiz gerektiği yolunda”, uyarılmıyor değiliz!
Ama bizim, “bir rant düşüncemiz” yok!
Varsa, yoksa, ülkemizin selameti, milletimizin refahı ve geleceğidir!
Doğruların paylaşılmasından neden endişe edilir, neden korkulur ki?
Efendim,” yol yaptık, köprü yaptık, hastane yaptık,millet bahçeleri yaptık”, yatıp yuvarlanmaya...?
Bunlara itiraz eden oldu mu?
Bir siyasi iktidarın görevi nedir ki?
Leylek gibi,her gün “lak, lak” etmek mi?
Peki fabrikalar nerede?

GÖREVİNİZ BU DEĞİLMİDİR?
Değilse, “elbette yapacaksın be kardeşim, bu aziz millet size bu işleri yap” diye destek verdi..
Öyleyse, “öncelikleri iyi planlayarak, ülkenin zenginliklerini iyi ve öncelikli işlere harcayarak gereğinin yapılması ve milli gelirin, eşit adil bir şekilde dağıtılması, fakir, fukarının korunması” kimin görevidir?
Eee, “kapı, kapı dolaşıyor, yardım paketleri ve sadaka, fitre zarflarını” vatandaşımıza ulaştırıyoruz!
Peki, bu yardımlarınız, “ülkedeki yoksulluk, fakirlik yangınını söndürmeye” yeter mi?
Bakınız, Fransa’da “başkanlık yarışı” için siyasiler yarıştı..Halk sandık başına gitti..Tüm  seçime giren liderlere eşit ölcüde propaganda yapma hakkı tanındı..
Bizde ne oluyor?
Seçim kanunu değiştirildi..

KUDURUNUZ HA?
İktidardan gitmemek üzere, yeni kurallar getirildi..
Eee vatandaş, tıpış tıpış sandık başına gidecek, yine oyunu malum kesime verecek öyle mi?
“Kudurunuz” diyerek, “şatafatlı iftar programları düzenleyenlere, bu ülkenin fabrikalarını satanlara, beş altı yerden maaş alanlara, iltimaslı, torpilli ihale baronlarına, ülkeyi pahalılıkta şampiyon yapanlara, kadın ve çocuklmara istismarı zirveye taşıyanlara, ağaçları kmesenlere, çevreyi kirletenlere, hala destek verecekseniz” mesele yok!
İnşallah, “bu milleti kudurtmayacaklar”, tez elden iktidara getirilir!
Temenni ve dileğimiz bu!
Yusuf Cinal yazıyor, 13 Nisan 2022 Brüksel