Bayramları es geçseler de, ismini okullardan, caddelerden, statlardan kaldırsalar da, devrimlerini es geçseler de, kurduğu kurumları ya lağvedip ya da işlevsiz hale getirseler de, olmuyor, Atatürk bir kabus gibi enselerinde dolaşıyor…

Her türlü beceriksizliklerinde, başımıza gelen her türlü musibet de Atatürk’ün yokluğu ve Atatürk’e ihanet, bir bedel olarak karşılarına çıkıyor.

En son örnekler salgın ve yangın…

Gördünüz işte, Cumhuriyet ve kurumlarına olan takıntı, Türkiye’yi aşı ve yangın söndürme uçağı konusunda nasıl da muhtaç duruma düşürdüklerinin turnusol kağıdı oldu.

Bir kez daha Atatürk değil, Atatürk’e düşmanlık edenler kaybetti toplum nezdinde…

Çağının çok ötesini görebilen bir lider olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kapatıp, Türkiye aşı konusunda dışa bağımlı bir ülke haline getirenler, yine Atatürk’ün kurduğu Türk Hava Kurumu’nun çökertilmesi nedeniyle Türkiye’yi yangın söndürme uçağı noktasında dış güçlere(!) muhtaç edenlerin bir kez daha foyaları ortaya döküldü.

Hıfzıssıhha Enstitüsü, Atatürk tarafından halkın sağlığını korumak amacıyla 1928 yılında kurulmuş, özellikle aşı konusunda dünyanın önde gelen kurumları arasına girmiş, salgın hastalıklar sırasında Çin’e, Mısır’a ve başka ülkelere aşı gönderip hayat kurtarmıştı.

Şimdi görüyor ve yaşıyoruz ki, Atatürk’ün mirası olan gözde kurumu 2011 yılında kapatanlar, Çin’e aşı gönderen kurumu kapatanlar, Çin’den gelecek aşıya muhtaç bir ülke yarattılar.

Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, Anadolu’yu kasıp kavuran salgın hastalıkları önelemek için kurulmuştu.

Kısa sürede, Ağız yoluyla uygulanan BCG aşısı, serum, kuduz aşısı, çiçek aşısı, tifüs aşısı, akrep serumu, boğmaca aşısı, İnfluenza virüsü aşısı ki Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanındık, New-Castle virüsü aşısı, frenginin modern yöntemlerle teşhisi, Fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretimi, kuru BCG aşısı üretimi hatta AIDS Araştırma ve Doğrulama ünitesiyle Dünyada saygın kurumlardan bir tanesiydi.

Geldiler, ne gerek var canım dediler, kapattılar…

Çin’e aşı bağışlayan ülkeden, Çin’den aşı dilenen ülkeye evrildik.

Ya havacılık?

“İstikbal göklerdedir” diyerek havacılığın gelecekteki önemini çok önceden gören Atatürk 1925 yılında da “Türk Teyyare Cemiyeti” adıyla Türk Hava Kurumu’nu kurdu.

Cemiyet 1935 şimdiki adını aldı.

THK’yı kuran Atatürk’ün amacı Türkiye’de havacılık sanayisini kurmak, askeri, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamaktı.

İkinci Dünya Savaşı’nın patlayacağını önceden gören Atatürk, THK’na 1939 yılında Etimesgut Uçak Fabrikası’nı kurdurdu.

1944 yılında Etimesgut Uçak Fabrikası'nda, Magister uçaklarının yanı sıra, THK-1, 3, 4, 7, 9, 13 planörleri ile THK-2, 5 ve 10 tiplerinde eğitim, sağlık ve nakliye uçakları üretildi.

THK ilk uçak motor fabrikasını da Ankara’da kurdu. Bu fabrika 1951 yılında Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na devredildi. 1952 yılında kapatıldı. Bugün Türk Traktör Fabrikası olarak traktör üretiyor.

THK’nın kurduğu yangın söndürme filosu bölge ülkeleri içinde en etkin filoydu. 2016 yılında İsrail’deki yangını başarıyla söndürmüşlerdi.

İsrail Başbakan’ı Netanyahu, Türkiye’ye, THK’na ve pilotlarımıza teşekkür etmişti. Bugün ise Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “envanterimizde yangın söndürme uçağı yok” diye açıklama yaptı. Sadece bir şirket marifetiyle Rusya’dan kiralanan üç yangın söndürme uçağı vardı.

Komşu ülkelere yangın söndürmek için yardıma koşan Türkiye, bugün yangını söndürmek için Avrupa Birliği’nden yangın uçağı yardımı isteyen bir konuma geldi.

THK’nın elindeki yangın söndürme uçakları çürümeye terk edilmiş, deneyimli pilotları işten atılmış, Atatürk’ün kurduğu bir kurum daha fiilen yok edilmişti.

Oysa, 2002 yılında THK’nın elinde 19 yangın söndürme uçağı vardı.

O dönem THK Başkanı olan emekli Hava Korgeneral Ertuğrul Karakuş, kurumu kasası dolu olarak devrettiğini de açıkladı.

Cumhuriyet ve kurumlarına olan takıntı, Türkiye’yi aşı ve yangın söndürme uçağı konusunda muhtaç duruma düşürmekle sonuçlandı.

Bu iki felaket, bir zamanlar Çin’e, Mısır’a aşı gönderen, komşu ülkelerdeki yangını THK filolarıyla söndüren Türkiye’yi her iki alanda da diğer ülkelerin eline bakan bir konuma düşürmekle kalmadı, Atatürk’e vefasızlığın ve Atatürk’ten uzaklaşmanın ne kadar pahalıya patladığını da bir kez daha gösterdi. Anlayanlara…