Sevgili okurlar,
Sevgili meslektaşım, Balıkesir Merhaba Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kamil Akyürek ve muhterem eşleri iletişim uzmanı Semra Aman Akyürek ve bir başka değerli gazeteci dostum, Anadolu Yayıncılar Birliği Başkanı Sinan Burhan ile Brüksel’de bir panelde buluştuk..
Yıllara varan dostluklarımızı pekiştirdiğimiz Kamil Akyürek ve eşleri Semra Aman Akyürek ile “Belçika kazan, biz kepçe” misali gezdik, tozduk, dolaştık..
Elbette onlara Belçika’yı anlattık..
Diplomatik kent Brüksel anlatılmaz mı?
Brüksel’e gelinir de kanal kenti, Hiristiyan dünyasının kiliseleri ile ünlü, farklı mimarisi ile bitişik nizam konutları, hala asfalta batırılmamış arnavut kaldırımları, kent içinde nostoljik atlı araba gezinitisi yapanların kenti Brugge’de, nelere tanıklık  etmedik ki?
Türk delikanlısı Ömer’in barmenlik yaptığı bir restaurantın terasına kurulduk..

HELAL YİYECEK?
İlla da Kamil ustam için olmazsa, olmaz çay söyledik..
Çay ve peşisıra sigara!(Aman sağlığa zararlı?
Bizlerde kahvemizi yudumlarken, karşıda her saat başı, kilise canını andıran sesi ile zamanı hatırlatan, o tarihi saat kulesinin altında, vaktin nasıl geçtiğini anlayamadık..
Gezmeler, turlar ve yorgun düşüp dinlenmek..
Hey gidi günler hey?
Buraya kaç kez geldiğimi unuttum elbette!
Ama “Milli Görüş” geleneğinin genç milletvekillerinden merhum Oğuzhan Asiltürk ile diğer Türk milletvekillerinin de katıldığı. bir “NATO Parlamenterler Asamblesi’nin” toplantısı için Brugge’deydik..
Hürriyet gazetesi adına takip ettiğim toplantıda, o tarihi saat tepemizde, yine saatbaşını hatırlatıyordu..
“Tepemizde” diyorsam, Brugge’nin her yerinden görülen, bir kilisenin kulesine monte edilmiş bir tarihi saatten söz ediyoruz..
Hala çalışıyor ya?
Neyse?
Açık büfe yemek için tüm konuklar, gazeteciler ayağa kalkıp, birşeyler atıştırmak için harekete geçmişlerdi..
Herkes elindeki tabağına birşeyler koyuyur, ama milletvekili Oğuzhan Asiltürk, bir türlü tabağına bir şey koymuyordu?..
Dikkatimi çekti!
“Milletvekilim, yardımcı olabilirmiyim” diye seslendim!
Çok memnun oldu, döndü,
”Bunlar helal mi?
Domuz yağı karışık mı?”
diye mırıldandı..
“Milletvekilim, haklısınız, ama yine de açlığınızı yatıştıracak ürünler var” diyerek, ona yardımcı oldum..
Çok memnun kaldı..

BRUGGE’DE TARİHİ DOKU?
Bugün yine dostlarım ile Brugge’deyiz!
Brüksel’den 97 Kilometre, ülkenin kuzeyinde bir kent Brugge..
Tarihi dokusu ile Belçika’nın ençok turist çeken kentlerinden biri..
İmrenmemek elde mi?
Büyük meydan, yine tıklım, tıklım dolu..
Cumartesi ya, tatili fırsata çevirenler için, tüm alış-veriş mağazaları açık..
Karşıdaki tarihi kilisenin giriş katından ünlü ressam Selvador Dali’nin eserleri sergileniyor..
Tarihi yan binada ise “Brugge’nin tarihi” ile ilgili bir sergi var..
Brugge tarihi dokusu ile olduğu kadar, kültürel etkinlikleri ile çok konuşalan bir kent..
Bu kentte de, yaşayan Türklere rastlamak mümkün..
Hatta bir dostumuz, “keşke haberimiz olsaydı” diye sitem etmedi değil..
Güneşli, sıcak, gök mavi bir günde Brugge’de dostlarımı ağırlamanın güzelliği akşamı ettkik..

TÜRKİYE KIYASLAMALARI?
Brüksel’e dönüş yolunda,”Türkiye”,  yine gündemimizde..
Ara sıra,” Belçika, Türkiye, hatta Almanya kıyaslamaları” yapmadan edemiyoruz..
Kamil kardeşim, Türkiye’nin hemen her köşesine gezmiş, İstanbul’da yaşamış, Mardin’i, Urfa’yı  ve nihayet Balıkesir’i özümsemiş bir meslektaşım..
Panelde ise, artık Balıkesirli olduğunu ne güzel anlattı..
Eee Balıkesir’den bir sevda tutarsan, olacağı bu!
Bir tarafta Marmara, bir tarafta Ege ve gelişen, değişen, canlı ekonomisi, kültür değerleri, doğal güzellikleri ve ticareti ile Balıkesir..
“Deniz kültürü, tarih bilinci, ticaret ve yaşam kesitlerini de” irdelemedik değil..

AH DENİZ,KARADENİZ?
Konu, “deniz kültürü” olunca, ister istemez, onlara Sakarya’nın mükemmel Karadeniz kıyı şeridinden, kumsalından, altın kumundan, İstanbul’un dibindeki yeni “Bodrum”dan söz ettim..
Ah bu konuları sevgili yazar,gezgin dostum Erdal Bıçakcı ne güzel anlatır ya?
Maaalesef, öyle bir algı yaratıldı ki, “bizim sahillerde deniz mevsimi çok kısa, yani onların tabiri ile sezon kısa, o zaman gidelim Bodrum’a” öyle mi?
Peki bütçe, imkan?
Ya, deniz kültürü?
Ah deniz, Karadeniz?
Yıllardır yazarım, ama hala bu konuda çok eksikliklerimiz var!?
İstanbul Şile’den başlayarak, Ağva, Kandıra sahilleri, Kerpe, Kefken, Cebici, Karaburun, Kaynarca, Karasu ve Kocaali sahillerinde “boğulma haberleri” bir türlü son bulmuyor!..
Suçlu deniz, Karadeniz?
Ah be Karadeniz, biliriz yunusların dizi, dizi..
Ya hamsilerin?
Özleriz vallahi sizi?

CANKURTARMA EKİPLERİ?
Uzatmayalım, bu konuda Sakarya Büyükşehir Belediyesi, sezonluk “cankurtaran ekibini” hazırladı..
Sahilboyu cankurtaran ekipleri için kuleler dikildi, can simitleri ve ipler, boğulma olaylarına müdahale için motorlu araçlar hazırlandı..
İşin başında uygulamalar için çalışmalar yapıldı ve seçilen görevliler sezon ile birlikte çalışmaya başladı..
Şurada tatil sezonu ile birlikte yüzlerce boğulma olayına müdahale edildiğini gazetelerden okuyoruz!..
Ama, sen kalk bu cankurtaran kulelerini devir, kes?
Yani bir nevi boğulma olaylarına hizmet et!?
Bu nasıl anlayış?
Bu konuda eksiğimiz cok!
Daha yapılacaklar var şüphesiz?

DENİZİ, ANLATMALIYIZ?
Ama, en önemlisi,” insanımıza bu Karadeniz’i, dalgalarını, dip akıntısını, suyun kaldırma gücünü, tuzluluğunu,suyun şakaya gelir yanı olmadığını” anlatmak olmalı!
Ayrıca,”deniz kültürü” içinde, güneşe çıkmak, kumsalda yan gelip yatmak, rüzgarlı havada oturup kalmak, serinlemek için uygun zaman dilimini seçmek, bronzlaşmak için gerekli güneş yağlarını almak, denize girmek için uygun kıyafet seçmek, özellikle tatil için gelen aileleri rahatsız etmemek, yüksek sesle konuşmamak, kumsalı kirletmemek, güneşlik şemsiyeleri uygun şekilde dikmek, sahilde herkese yer açmak, gün akşam olduğunda, çöpleri de toplayarak, çöp kutusuna atmak” görevimiz olmalıdır..
Bu kültürümüzün de gereğidir ya?

YA NASİP BİR DAHA?
Son olarak şunu söyleyeyim ki, “bir boğulma anında kalabalık yapmamak, cankurtarma ekiplerine yardımcı olmak, gelen ambulansa yol açmak”, çok önemli..
Biz bunları konuşurken, Brüksel’e gelmişiz!
Sevgili dostum, meslektaşım Kamil Akyürek ve muhterem eşleri Semra Aman Akyürek ile inşallah sohbetimize kaldığımız yerden devam etme imkanı bulacağımz, bir fırsat daha yakalırız..
Kimbilir, ya yarın, ya yarından da öte?..
Ya nasip, bir daha buluşmak?
Ülkemizi, Balıkesir’i, Sakarya’yı, denizi, kumu, güneşi, yaşamı konuşmak?...
Selamlar olsun!
Yusuf Cinal yazıyor/ 26 Temmuz 2022 Brüksel