Sevgili okurlar,
Dün, ülkemizde bir “15 Temmuz Darbe Kalkışması’nın” 6.Yıldönümü nedeniyle yapılan konuşmaları, açıklamaları bir kez daha dinlerken, o günlere gittik..
-Gerçekten 15 Temmuz’da ne oldu?
-Bu hain darbe kalkışması kimin eseriydi?
-Daha doğrusu, bugün” FETÖ”(Fetullah Gülen Cemaati) denilen bir terör yapılanmasının, cüret ettiği bu “darbe kalkışmasının” arkasında kimler, hangi ülkeler vardı, niçin?
Geriye dönüp baktığımızda, “aklımıza takılan soruların ne denli çok olması, darbe kalkışmasının üzerinden, o gizemli örtünün kalkmadığını” görürüz..
Bir dini yapılanmayı, darbe yapacak konuma kimler, nasıl getirmişlerdi?

NE İSTEDİLER DE VERMEDİK?
“Ne istediniz de vermedik” açıklaması, bu yapılanmanın “devletin kılcal damarlarına” nasıl sızdığının itirafı değil midir?
Kaldı ki, bu yapılanmanın başı Fetullah Gülen’in, bunu doğrulayan mesajları, gözü yaşlı bir şekilde yaptığı mutat konuşmalarda paylaşmadı mı, dile getirmedi mi?
Bunu anlamayacak kadar,” nasıl saf dilli” olunabilinirdi ki?
Tarihin derinliklerinden gelen bir devlet geleneği olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, kılcal damarlarına bu cemaatin “mürit, şakirt, abla, ağabey” denilen üyeleri nasıl sızmayı başarmışlardı ki?

SORULAR CEVAP BEKLİYOR?
Daha doğrusu devleti yöneten siyasi iradenin, bu duruma göz yummasının bedelini, “15 Temmuz 2016 tarihinde ödeyenler kadar, bu ülke insanı ile aynı bedeli neden öder duruma” düşürülmüştü ki?
Evet, sorular çok ve cevap bekliyor!
Gelin o günlere gidelim..
Sizlere, gazetecilik mesleğini sürdürdüğüm Belçika’dan izlenimlerimi paylaştım..
Şimdi memleketteki durumun ahvaline bir göz atalım..
Her Sakarya geliş-gidişlerimde, “FETÖ” denilen cemaatin bir kat daha mesafe aldığını, örgütlendiğini, palazlandığını görmenin üzüntüsü içinde, bu örgütün iç yapısını anlatmayı kendime görev saydım..

EN YAKINLARIMI VE DOSTLARIMI UYARDIM!
En yakın dostlarımı, hatta yakın akrabalarımı da bu manada uyarmadan edemedim..
Gezilere çağrılı olan yakınlarıma bile söz geçiremiyordum..En yakınımı bile Zaman gazetesine abone yapılmış, diğer yakınlarımın evlerine Fetullah Gülen kitapları doldurulmuş, çocuklara el atılmıştı..
Ne söylersek, söyleyeyim, inandıramıyorduk!
Ceplerinden çıkan büyük paralara rağmen, küçük ikramlar, onlara çok lezzetli geliyordu..
“Yeni bir altın nesil yetiştiriyoruz, dini, İslam’ı öğretiyoruz, yeni bir ahlaklı nesil okutuyoruz” yaldızlı söylemleri, herkesi büyülemişti..
Bu karşı çıkışların ardından, bize düşman gözle bakanlar, hatta bizi örgüte ispiyon edenler de yok değildi..

AYNI DÜŞÜNCE YAPISINDALAR?
Yaptığım incelemelerde bu tarikatın, tüm dünyada adı çok konuşulan ve büyük bir süper güç tarafından desteklenen “Moon ve Siontoloji” tarikatlarından farkı yoktu..
İşte Japonya’da eski Başbakan Shinzo Abe’nin öldürülmesinin altından, bu “Moon Tarikatı’na”, aile birikimlerinin hibe edilmesinin öfkesi, çıkmadı mı?
Bir bakıma “dünya devleti kurmak, dünyayı ele geçirmek” projesi olan bu yapılanma, “birçok ülkede okullar açarak, ticarete el atarak, ülke yönetimlerinde egemen olarak, iş dünyasını ele geçirmek ile hedefe varılacağını” projelendiriyorlardı..
Uzay filmlerinin konusu gibi bir duruma tanıklık ettik!

ADAPAZARI’NDA DARBE AKŞAMI?
İşte böyle bir ortamda, Adapazarı Mithatpaşa Mahallesi’ndeki Harmanlık Spor Kulübü Lokali’nde arkadaşlarımız ile buluşup, akşam çayı keyfi yaşıyorduk..
Her zaman ki Harmanlıkspor Kulübü buluşmalarında,ülke meselelerini konuşuyorduk..
AK Parti’nin siyasi konumu, ülkenin geldiği nokta ve MHP’den ayrılan Meral Akşener ve arkadaşlarının yeni bir bayrak altında toplanarak, yeni bir hareket başlatması, CHP’nin ortaya koyduğu muhalefet anlayışı ve Sakarya’daki sosyal, ekonomik ve sportif konular, önceliklerimiz idi..
Ülke sorunlarına kulak kabartan, duyarlı, elit bir arkadaş grubu ile sandalyelerimize kurulmuş, batan güneşin güzelliği altında fikir yürütüyorduk ki, bir arkadaşım telefon ile aradı.

DARBE HABERLERİ GELMEYE BAŞLADI
“-Hocam İstanbul’da bir anlam veremediğim hareket var!
-İstanbul Boğaz Köprüsü, Anadolu gidişi trafiğe askerlerce kesildi..”

Hemen haberi arkadaşlarım ile paylaştım..
Ne olabilirdi?
Gerçekten bu olağandışı bir durum idi..
Hemen, Ankara’dan da bir başka öğrencim aradı..
“-Hocam Ankara’da uçaklar, gecenin sessizliğini bozan gürültüler çıkartarak uçmaya başladı..Bir anlam veremiyoruz” diyerek, bizi haberdar etti.
Adapazarı’nda arkadaşlarımız ile her akşam buluşmasında heyecanlı dakikalar yaşıyorduk..
Herkes telefonlara sarıldı, ”ne olup bittiğini öğrenmeye” çalışıyorduk..
Sonra Adapazarı ve ülke genelinden bilgiler edinmeye başladık..
Evet, Fetullah Gülen Cemaati, bir kesim askeri unsurlar ile birlikte “darbe kalkışmasına” kalkmıştı..
O,heyecanlı anları daha sonra televizyon başında yaşamaya başladık..

DARBE BASTIRILDI..
Siyasilerin mesajları, halkın sokağa dökülmesi ve bir kesim askeri unsurların “darbe kalkışmasını” bastırma çabaları bizleri rahatlatmıştı..
Bugün düne döndüğümüzde şunu söyleyebiliriz ki, FETÖ deniler yapılanmanın ülkeye faturası ağır olmuştu!
250’yi aşan şehit, çok sayıda tutuklu, gözaltı ve binleri aşan davaların hala sürdüğünü söylersek, bu kalkışmanın izlerinin kolay, kolay silinemeyeceğini söyleyebiliriz..
Darbe kalkışmasının Sakarya boyutu ise akıllardan  silinecek gibi değil..
Daha doğrusu “15 Temmuz Darbe Kalkışmasının gizemini” daha çok konuşacağız!
Ve bu konuda, bakalım tarihe ne tür notlar düşülecek?
Bunları anlatmaya, irdelemeye devam edeceğiz!
Yusuf Cinal yazıyor, 16 Temmuz 2022 Brüksel