Sevgili okurlar,
Bu köşeden “deniz” ve “Karadeniz” ile ilgili o kadar çok yazı yazdım ki, demek ki yeterli değilmiş!?
Bu konudaki “duyarlılıkları ve alınan tedbirleri de” anlıyorum!..
Demek ki, onlarda yeterli değil?
Bir yere kadar “evet” bir yere kadar “hayır” diyerek, sözü şu “son boğulmalara” getirmek istiyorum..
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı, sahil şeridene “cankurtarma” noktaları ihdas etmiş..
Herkesten kabul gören bu tedbire rağmen, “boğulmaların” önüne neden geçilemiyor ki?
Demek ki, tüm bu yapılanlar, anlatılanlar, yazılanlar yeterli değil..

YÜZME BİL, BİLME?
Bir kere, bu konuda ailelere de büyük görevler düşüyor..
Yüzme bil, bilme?
“Bir kere suyu, denizi, Karadeniz’i iyi tanıman, anlaman” gerek?
“Suyun şakası olmadığını”, büyüklerimiz hep hatırlatmaz mı?
İnsan, “bir bardak suda bile” boğulabilir?
İşin esprisi bu ya?
Karadeniz’in şakası yok!..
Öyle de; Karadeniz’in suçu ne?

ASIL SUÇ, BİZLERDE?
Asıl suç, “aile bireyleri ile serinlenmek, nefes almak, güneşten, denizden, kumsaldan faydalanmak için bu sahile gelip, asıl tedbiri ihmal” edenlerde!..
“Güle, oynaya geldiğin, bu sahil şeridinden, ağlayarak, gözüyaşlı geri dönmek”, nedir bilirim!
Ah be güzel kardeşim; çoluk çocuğun ile geldiğin bu sahil şeridinde, dalgaların geldiği noktada oynayan çocuğunu neden korumaz, gözetlemezsin?
Dalgaların, bu küçük bedenleri, yürekleri ters, yüz edeceğine düşünemiyor, görmüyormusun?
Karadeniz’in bu güçlü, kuvvetli dalgaları kimleri alıp götürmedi ki?
Kimleri?
Neden ders almayız?

DENİZ GİBİ GÜNEŞİN DE ŞAKASI YOK!?
Haydi dalgalar ile değil, kumsalda güneş altında oynayan çocuğunuzu, güneşten neden korumazsınız?
Çocuklarımız, “güneş altında yanıp kavrulurken”, siz ne yapıyorsunuz?
Gevezelikte mi, çekirdek çitlemelerde misiniz?
Maalesef, çocuklarımızı bir kenara bırakıp, koca, koca adamlar, kadınlar, gençler “ciğer gibi yanık vücutları” ile nasıl da güneşin kadrine uğramışlar?
Güneşi bedava bulanlar bunlar!?
Güneş bu kardeşim, yakar, perişan eder seni?
Sahilde gölgede bile dursan, yanar, pişersin?

BEDELİ AĞIR OLUYOR!
Kendilerine, bu kadar büyük ceza veren, acı çektiren, bir başka insan grubu var mı, Allah aşkına?
İnsan denize gelirken, deniz malzemelerini alıp, ona göre tedbirli olmaz mı?
Bir saniyelik ihmalin bedeli, ne kadar ağır oluyor, anlamaz mısınız?
Bu tehlikeleri çevrenizdekilere anlatmaz, paylaşmazmısınız? Deniz bu, Karadeniz!
Şakası yok!
“Güzellikleri yaşamak isterken, gözyaşlarına boğulmamız kader” olamaz?
Bilmem anlatabiliyormuyum?
Her yıl,Karadeniz’e kurban verdiğimiz insanlarımızı acısı yüreklerimizde tamtaze dururken,bunlara yenilerinin eklenmesine artık tahammül edemiyoruz!

DENİZE GİRMEK YASAK HA?
“Denize girmek yasak” kararlarına bile uymayanlara, ne demeli?
Lütfen,”deniz kültürü” hakkında bilgelenelim, bu konuda tecrübeli olanlardan destek ve yardım alalım..
Bunu ailecek yapınız!
Bilgilenmek, bir şeyler öğrenmek ayıp değil?
-Karadeniz’e nerelerden, güvenli girilir?
-Denizi görünce, cup kendimizi sulara bırakmalımıyız?
-Üzerimizde ne olmalı?
-Tehlike anlarında ne yapmamız gerek?..
-Vücudumuzun gerekli olduğu krem ve güneş yağları gerekli mi?
Daha birçok husus hakkında, lütfen insanlarımızı bilgilendirelim, uyaralım!
Başka canları, Karadeniz’e, göllere, nehirlere, derelere kurban vermeyelim!?

YÜREĞİMİZ YANAR!
İnanın her “boğulma” olayında yüreğim yanar?
Yine Bizim Sakarya Gazetesi’ndeki haber yüreğimi kanattı!..
“Sakarya’nın Karasu ilçesinde dalgalara kapılan 13 yaşındaki kız çocuğunun cansız bedenine ulaşıldı. Kaybolduğu bölgeden yaklaşık 3 kilometre uzaklıkta cansız bedenine ulaşılan çocuktan geriye ise sahilde oynadığı anlardaki görüntüler kaldı.”
Affet bizi güzel kızım!
Affet!
Suçlu Karadeniz değil, dalgaları hiç değil?
Seni koruyamayan, bizlerde suç!
İnsanını bilgilendiemeyen, onlara deniz, ah deniz Karadeniz’i anlatamayanlarda suç?..
İnşallah ders alınır!?
Başka kızlarımız, gençlerimiz, insanımız aynı kaderi paylaşmaz!
Mekanın cennet olsun İlyade!
Bilesin ki, yüreğimiz yanar!

Yusuf Cinal yazıyor/ 12 Ağustos 2022 Adapazarı