Emekliler aylardır meydanlarda, sosyal medyada, derneklerde, sendikalarda seslerini duyurmaya çalışıyor. “Geçinemiyoruz” diyorlar. TÜİK’in enflasyon rakamları ile çarşı-pazardaki gerçekler arasında bağ olmadığını söylüyorlar. Maaşlarının, en temel harcamaları bile karşılamadığını dile getiriyorlar.

Bu açık ve net tabloya rağmen onların tutumu değişmiyor. Her zamanki gibi masa başında hesaplanan, sahadaki hayatla ilgisi olmayan oranlar açıklanıyor. Üç beş kişinin oluşturduğu kurul, milyonlarca insanın geçim standardını belirliyor.

Emeklilerin büyük çoğunluğu bugün kirayı ödedikten sonra ya da market alışverişinden sonra ayın geri kalanında nasıl geçineceğini hesaplamak zorunda. Kamuda yıllarca çalışmış, vergisini vermiş, sistemi ayakta tutmuş insanların aldığı maaş, asgari ücretin altında kalıyor. Buna rağmen iktidar kanadından gelen açıklamalar aynı: “Ülke büyüyor, refah artıyor.”

Ancak toplumun en kırılgan kesimlerinden biri olan emeklilere bu büyüme ve refah artışı yansımıyor. Hükümetin sosyal politikalarında öncelik, emekli vatandaşların insanca yaşayabileceği bir gelir düzeyine çekilmesi olmalıdır. Aksi hâlde sadece ekonomik değil, yönetime güven anlamında da ciddi bir kırılma yaşanacaktır. Bu ülkenin emeklisi geçinemiyor. Bu bir iddia değil, kamuoyunun gözünün önünde yaşanan bir gerçek. Ancak bu gerçek karşısında hâlâ "verdiğimize şükredin" yaklaşımı sürdürülüyor.

Siyasi iktidar, talep eden değil, çözüm üretendir!

Gerçek enflasyonla yüzleşmeden, temel ihtiyaçlar için harcanan tutar dikkate alınmadan yapılan zam oranları sadece kâğıt üstünde anlamlıdır. Sokakta ise hiçbir karşılığı yoktur.

***

Bu ülkenin vatandaşı sadece veriyor, karşılığında ise ya hiçbir şey alamıyor ya da “bununla yetinin” denilerek susturulmak isteniyor. Gelirinin önemli bir kısmını doğrudan ya da dolaylı vergilerle devlete aktaran vatandaş, kamu hizmetlerinden hak ettiği karşılığı bulamıyor. Emekli maaşı yetersiz, sağlık sistemi yetersiz, barınma hakkı pahalı, gıda erişimi zor. Milletten alırlarken hiç tereddüt etmiyorlar, ama vermeye gelince iş değişiyor. Vergisini düzenli ödeyen, ülkeye her kriz anında destek çıkan halk, şimdi karşılık bekliyor. Ancak birileri, vatandaşını bir gider kalemi gibi görmeye devam ediyor.