Sevgili okurlar,
Hayat akışı içinde, savrulup gidiyoruz!
"Günlük olaylar, gelişmeler, fırtınalar, soğuklar, sıcaklar, ekonomik krizler, sosyal bunalımlar, patlamalar, savaşlar, kavgalar, hırslar, kinler, öfkeler, ayrışmalar, kutuplaşmalar, taraf tutmalar, bir kenara çekilmeler, kaçmalar, daha neler, neler.." ,yaşamın içinde, hep var!...
Var olacak ta?
Ama, bütün bu olup, bitenler karşısında, "doğrudan ayrılmamak, yanlışa, yanlış, doğruya, doğru demek", şiarımız olmalıdır..
İşte, bütün bu olup bitenler karşısında, "takındığımız tavır, duruşumuz, ömür boyunca yakamıza yapışır" ve ondan kurtulamayız..
Bu durum, "iyi ise iyi, kötü ise kötü, bir lakap" ile mezara kadar gider!
"İyi ve kötü'nün, o kadar çok anlatımı, hatta yaşanmış gerçekleri var ki", hangi birini paylaşalım?
"Yalanlara teslim olmadan, gerçeklere gelecek olursak", elbette söyleyeceklerimiz var..
Bir Ramazan ayını, idrak ettik..
Ardından, "Bayram'a" eriştik..
Çok şükür!

İKTİDAR-MUHALEFET KRİZİ?
Ülkemizde, birçok eksiğe rağmen, "başımıza taş yağmıyor, bomba düşmüyor, namlunun ucunda" değiliz..
Şurada, "bir boğaz, bir can onu da yaşatmayı beceririz" herhalde!?
Çok nüfuslu aileler, fakrü zaruret içinde olanlar, imkansızlık içinde bocalayanlar, çaresizler yok mu?
Olmaz mı?
Allah yardımcıları olsun!
Şurada, "siyasi kutuplaşma içinde yuvarlanıp gittiğimiz de", bir gerçek..
Daha önce yazdığım gibi "iktidar-muhalefet krizi" kapımızı, "bir kere değil, birçok kere çalmasına rağmen, sağduyu, itidal ve hoşgörü" hep hakim kılınıyor..

KÜLTÜR DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM?
Zaten, bu toprakların en önemli hasletlerindendir bütün bunlar..
"Kültür değerlerimizi yaşama ve yaşatmada üstümüze yoktur", bilirim..
"Bu gelenek, hoşgörünün, toleransın, bağışlamanın", ta kendisidir..
"Yunusca sevmek, Mevlanaca gel demek, Veyselce toprağa sadaket, Köroğlu'nda, Pir Sultan Abdal'da, Dedem Kurkut'da, Nasreddin Hoca'da, Neşat Ertaş,  Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur ve Erkan Ocaklı ile Volkan Konak'ta birliktelik", ne güzeldir..
Ne güzeldir, bilene!

SİYASET İPİNE SARILANLAR?
Şurada, "genç teğmenlerimizin, bir mezuniyet törenindeki sözleri, gösterisi, fanatik duygularımıza mahküm", edilmemeliydi?
"Haksızlıkları bayrak", yapmamalıydık?
"Yeni zindanlar yapıp, cezalar kesmek, yeni tutsaklar peşinde koşmak", yakışmaz bize..
Kaç yıl sonra, "diploma iptali" ha?
"İnsan onuru ve haysiyeti " ayaklar altında!..
"Siyaset ipine sarılanlar, öyle bir menfaat girdabı oluşturdular ki, oraya düşenler", bir daha çıkamıyor..
Önemli olan," Allah'ın ipine sarılmak" değil midir?
"Bizden olanlar, bizden olmayanlar" diye nasıl ayrıştırıldık, nasıl?..
Şurada, yakın zamanda, "sanat dünyasından yıldızlar" kayıp gitti!?..
Acılarını yaşamadan, birbirimize düştük!?..
"Din temelli yargılamalara, karalamalara, hakaretlere", ne demeli?
Bu hallere, nasıl düştük?
Bilen var mı?

SAKARYALI MÜFTÜ!?
İşte Sakaryalı, Çatalca Müftüsü Ahmet Mehmetalioğlu'nun, o sözleri, hayatını kaybeden saygıdeğer, sevilen ve adı "Kuzeyin Oğlu'na" çıkan, Karadeniz'in cesur, iyilik meleği Volkan Konak için söyledikleri, hiç unutulmayacaktır..
Bir din adamına, üstelik bir müftüye yakıştı mı?
"Bir meftanın ardından", söylenecek sözmüdür?
Hani derler ya, "bir söze, bir söyleyene bakarız, adam, adam mıdır" diye?
Ne günler, yarabbi?

YÜZ KIZARTTI?
"İnsanların acısı dinmeden, mefta toprağa verilmeden, galiz ve arkadan nefret söylemleri içinde olmak", ne demek?
Müftüymüş bre?
İyi ki, kişi hakkında, memleketi Sakarya'da dava açılmış..
Öte yandan,"AK Parti Serdivan İlçe Başkanı Yusuf Haldızoğlu, Sakaryalı Müftü Ahmet Mehmetalioğlu'nun sosyal medya üzerinden Volkan Konak'ın ölümüne ilişkin yaptığı paylaşıma tepki gösterdi" çıkışı,yüreklere su serpti..
Ne olur, sağduyu!
Ne olur saygı?
Sevmeyebilirsiniz, kızabilirsiniz?
Ama, "yüz kızartmaya", ne hakkınız var!?
Üzerinize vazife olmayan sözler ile "toplumu tahrik etmeye" hiç, ama hiç hakkınız yok?
Peki, şu Sakarya'da allı, ballı genel kurullar, kutlamalar yapan "Sakarya Trabzonlular Derneği'nin" bir açıklaması oldu mu?
Geç beyim!

SEVELİM, SEVİLELİM!
Söyleyecek çok söz var ama, Yunus Emre'nin, o sözü akıllara, kulaklara küpe olmalı!..
"Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmıyor!!"
Lütfen, "toplumu germeyelim, elimize, belimize, dilimize" sahip olalım!
"Sakarya'dan, Sakaryalılardan güzel mesajlar, birlik ve beraberlik vurguları" bekliyoruz..
Aman ha, "içimizdeki şer ve fanatiklere" dikkat!
Hele de, "insanlıktan nasibini almamışlara" dikkat!?
"Hoşgörü kenti Sakarya" ha?
"Bir çuval inciri berbat edenlere", geçit yok!
"İyi ki Sakaryalıyız" demekten, bizi alıkoymayınız!?
"Sakarya'nın adını, karalamaya", ne hakkınız var?
"Öfkenizde ve kininizde" boğulunuz!
Lazım değilsiniz!
Yusuf Cinal yazıyor, 3 Nisan 2025