Henüz CHP Kurultay davası başlamadı ve sonuçlanmadı.

Hoş, iktidarın yarattığı gündemin peşinden koşmayı da sevmem zaten. Dolayısıyla asıl gündemden bir kesit ile meşgul olalım.

Malumunuz ‘barış, kardeşlik’ süreci kesintili de olsa sürüyor.

Peki terör örgütü liderini kurucu önder ilan edip barış havarisi kesilenler, durumun ciddiyetinin farkındalar mı?

Çoktan uluslararası örgüt haline gelen bu şerefsiz güruhun sadece apo denen köpekten müteşekkil olmadığını biliyor mı?

Yani terörist başı ile el sıkışmak yetecek mi ve hamileri bu örgütün tasfiyesine izin verecekler mi?

Hamileri derken notlarımın arasında duran bir dost iletisini aktarayım.

Ki örgüt nerelere uzanıyor, hamileri kim ortaya çıksın.

Bebek katilinin İmralı'da sorgusunu yapan Jandarma İstihbarat Albay Hasan Atilla Uğurun

'Abdullah Öcalan'ı Nasıl Sorguladım?' isimli bir kitapta, Öcalan'ın ifadesindeki 'PKK'ya hangi devletler ne yardımı yapıyordu' bölümünde öne çıkan önemli ayrındı; PKK'ya yardım etmeyen tek devlet, bozuk para gibi batılılar uğruna harcadığımız Libya…

İşte apo itinin anlattıkları;

“Yunanistan: "En başından beri hep çok iyi destek aldık. Kamplar, askeri ve maddi destek, teknik sabotaj, orman yangını eğitimlerini bizzat Yunan istihbaratı verdi.

Suriye: "Hafız Esad'ın kardeşi Cemil Esad'la bizzat görüşüyordum.

Suriye'de kamplar açtık. Suriye devleti örgütlenmemize izin vermişti. Maddi gelir elde etmemize engel olmuyorlardı. Sınır geçişlerinde kolaylık sağlıyorlardı. Suriye'de yıllık 1 milyon dolardan fazla gelir elde ediyorduk.

Zaman zaman Muhaberat'ın (gizli servis) arabalarını kullanıyorduk.

İran: "Gizli servis İttiaat'tan Sait isimli bir şahısla irtibat halindeydim.

Bize önceleri silah, SAM7 füzeleri ve lojistik destek sağladılar.

Bir hastane, 3 de kamp kurmamıza izin verdiler. Silah ve hayvan ticaretinden pay alıyorduk.

Gelirimiz Avrupa'dakine yakındı.

Bulgaristan: Bir eğitim bürosu açtık... Gizli servislerinin haberi vardı... Ses çıkarmıyorlardı."

Sırbistan: Ellerinde Strella Füzesi vardı. 20 adet satın aldık.

Sırplar sonra çok daha fazlasını bize destek amacıyla parasız verdi.

Füze eğitimlerini de onlardan aldık. TNT, C-4, A-4, C-5 gibi patlayıcıları Sırbistan'dan sağlıyorduk."

Romanya: Bükreş'te evlerimiz ve derneklerimiz bulunuyordu.

Devlet bize serbesti sağlamıştı. Türkiye'den katılanların ilk eğitim yeri Romanya'ydı.

Romanya istihbarat servisi bize telsiz, dürbün, gece görüş cihazı gibi teknik malzeme veriyordu.

Almanya: Gizli servisle görüşüyordum. Parlamento'dan da beni ziyarete gelenler olurdu.

Örgüt yöneticisi Kani Yılmaz'ın sığınma talebini kabul edip, pasaport verdiler.

Her anlamda güçlü olduğumuz bir yerdi.

İngiltere: Bizim konumuzda en akıllı davranan ülkeydi.

Hiç direkt siyasi ilişki kurmadılar. Ama gizli olarak en büyük desteği İngiltere'den alıyorduk.

Hollanda: Bizim üslenme ve eğitim alanımızdır. En çok destek ve para bulduğumuz ülkedir.

Fransa ve İtalya : "Bize her zaman çok yakın oldular!

Bayan Mitterant ayağımıza kadar gelip ihtiyaçlarımızı listeler ve temini için gerekli organizasyonları yapardı.

BM kararları gereğince Anti personel mayınlarının yasaklanmış olmasına rağmen hala imal eden ülkelerden biri olan İtalya'dan Berlusconi sayesinde bu mayınları hep aldık.

Amerika: "Bir temsilci atadık. Dernek kurdular.

Ayrıca bir enformasyon büromuz vardı. Zaman zaman oradaki düşünce kuruluşlarından da destek aldık.

Körfez Harekatı’nda ise Kuzey Irak'taki ABD ordusunun, Peşmergelere yaptığı yardımların çoğu bize kaydırıldı.

Libya: Oraya çalışmaya giden işçiler arasında iyi örgütlenmemiz vardı. Yılda 500 bin dolara yakın bağış topluyorduk. Ama Libya devleti ile aramız iyi değildi. Her türlü imkanları olmasına rağmen bize araç, gereç, silah ve malzeme vermediler. Defalarca talebim oldu ama Kaddafi bize hiç sıcak bakmadı.

Apo itinin bu anlattıkları 1999 yılı öncesi…

O günden bugüne verilen destekler ve destek veren devletler çığ gibi arttı.

PKK görünüşte üç farklı orduya dönüştü.

Şimdi bunların teslim olacağı ve silah teslim edeceği masallarına inanmamızı istiyorlar.