Elbette bu ülkenin bir ‘beka sorunu’ var.

Bu sorun sadece bugün değil yıllardır var.

Lakin bu ülkeyi bugün ve geçmişte yöneten özellikle sağ, milliyetçi, muhafazakar hatta siyasal İslamcı parti ve iktidarların kullanışlı aparatı ve propaganda malzemesi olduğu için, artık inandırıcılığını yitirdi ki, işte asıl ‘beka sorunu’ da budur.

Peki, size inanmayanların suçu mudur bu, tehdidi siyasi istismar vasıtası haline getirenler masum mudur? Elbette değil.

Hep söyledik, söylüyoruz; Ülkenin bekasını düşünenlerin her şeyden önce 82 milyon vatandaşın birlikte yaşama iradesini güçlendirmesi lazım, ayrışmayı, didişmeyi politika haline getirerek ülke bekasından bahsedemezsiniz.

Birleştirici bir siyasi üslup kullanılmalı ve insanlarımızın tamamının hükümeti siyaset olarak sahiplenmesi lazım. Mezhep, meşrep, dil ve etnik farklılıklara siyaset yapılmaması lazım, ülkenin bekası ancak böyle tesis edilir.

Ama iktidar inat ve ısrarla tam tersini yapınca ortaya beka dedikleri ‘iktidarın bekası’ değerlendirmesi ortaya çıkıyor.

Nasıl çıkmasın ki?

En basit tanımı ile bebek katili bir örgüt, şımartılmışlığın verdiği cesaret ile demokratik konfederalizm diyor, Türklerin ve Kürtlerin kurucu unsur olduğu yeni bir devlet diyor, yeni perspektif diyor, bizim topraklarımız diyor hatta daha ileri gidip ‘bizim topraklarımızda kurduğunuz barajlardan elde edilen elektrik parasını halkımıza ödetmeye hakkınız yok’ diyor.

Açık açık Kürdistan diyor. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü ve demokratik siyaset hakkı hukuki güvence ile sağlanmadan durmayız diyor.

Öbür yandan dış uzantıları da mesela Suriye kuzeyindeki PYD “Bizi bağlayan bir şey yok” diyor.

İran’daki kolları PJAK İsrail saldırılarını alkışlıyor, MOSAD’a istihbarat desteği veriyor.

Irak şubeleri PÇTK İsrail zaferi için dua ediyor.

Çatı örgütleri KCK keza ayrı telden çalıyor.

Dahası bebek katilinin çok yakını ‘ellerine sağlık İsrail, buraya da gelin, biz de istihbarat desteği veririz, biz de vurulacak yerleri lazerle işaretleriz’ paylaşımı yapıyor.

İşte bu zihniyetten sözde ülkenin bekası adına medet uman, adeta yalvar yakar duruma gelen iktidar ve ortakları, düşman ilan ettikleri muhalefet ve muhalifler ile mücadele etmeyi marifet zannediyor.

Açılımın geldiği nokta ve özellikle Lozan takıntılarına bakınca aklı başında herkes şu tedirginliği yaşıyor; Galiba yine Sevr şartlarına döndük. Önümüze yeni Sevr haritası konuldu. Osmanlı’nın saltanatını kaybetmemek için çok küçük bir toprak parçasına razı olduğu gibi bugün de sözde devletin bekası ama özde iktidarın devamı için bölünmüş bir Türkiye’ye razı olacağız galiba…

Hadi canım sen de demeden önce ABD’nin Mazlum Apdi denilen teröristle ve başına ödül koyduğu Colani denilen teröristle nasıl işbirliği yaptığını unutmayın lütfen.

Şimdi bizim bebek katili teröristle işbirliğine girmedikleri, iktidar ve yancılarının da bu projeye çaresiz teslim olmadıklarının bir garantisi var mı?

BOP’u düşünün hani şu eşbaşkanı olduğumuz BOP…

Kaç tane ülke parçalandı, bölündü ve emperyalizmin kucağına oturdu.

BOP’a verdiğimiz desteği hatırlayın. Irak işgal edilsin Saddam devrilsin diye gösterdiğimiz çabayı, Libya işgal edildiğinde ki tavrımızı, durup dururken Suriye’de Esat’a düşman oluşumuzu ve Suriye işgal edilince nasıl sevindiklerini göz önüne alıp bir durum değerlendirmesi yapın.

Ve Allah aşkına bir sorun kendinize, bir ülkenin bekası böyle mi korunur?

Ve bu ülkenin bekasını bu anlayış bu kafa mı koruyabilir?

Yine sorun kendinize; İktidarın algı operasyonu sayesinde bu ülkenin yarısının diğer yarısını hain zannettiği bir ülkede, iktidarın barıştan, birlikten, bütünlükten anladığı sadece bölücü örgütü ile kucaklaşmak, aksi düşünceyi yok etmek pahasına her türlü hukuksuzluğu uygulamak mıdır?

Ve son Erdoğan-Trump görüşmesi, bize çaresizliğimizi, artık ayağa düşürüldüğümüzü, sanki teslim olduğumuzu düşündürüyor.

Peki siz bu görüntüye bakınca ‘Büyük devlet, güçlü lider, diz çöktürüyoruz, sözümüzü dinletiyoruz, biz bitti demeden bitmez’ türü palavralara mı inanıyorsunuz?

Eğer sizin için Trump, en yakın siyasi lider ya da stratejik ortaksa, bizim düşman olmamız gayet doğaldır.

Size hayırlı dostluklar dilerim!