Sevgili okurlar,
Bütün sorunlarımızın üzerine “kar topu” gibi bir  meselemizde oluverdi!
“Olu verdi” diyorum..
Zira, metorolojinin günler öncesinden haber vermesine rağmen, Türkiye genelinde yaşanan büyük sıkıntıların kaynağını nerede arayacağız?
Daha önce İstanbul-Ankara otobanında mahsur kalan muhtarlarımız ile ilgili haberi sizlerle paylaşmıştık.
Daha sonra, “Gaziantep ve diğer illerde yaşanılan tıkanlıklık, kar, tipi ve buzlanma ile yollarda mahsur kalmalar, kent, ilçe ve mahalle yollarının kapanması” ile ilgili haberlerde, televizyonlardan bangır, bangır paylaşıldı..
Peki bütün bu gelişmeler paralelinde, gündeme neler damgasını vurdu?
Bir kere, “iktidar İstanbul yolunda, muhalefet ise Diyarbakır yolunda” sınıfta kaldı!
Allah aşkına, “sınıfta kalmadığımız hangi alan” var?
Kar, lapa,lapa yağıyor..
Yollar kardan kapanıyor..
Okullar, tatil ediliyor..
Çalışanlar aynı şekilde “evde kalınız” çağrısına uyuyor..
Görevliler işbaşında..
Ya yolcular?
Rezillik bu ya, koro halinde hava alanlarında “otel isteriz” diye tezahüratta bulunuyorlar..

MAHSUR KALDIK!
Çaresizlik içinde, havaalanlarında  mahsur kalanlar, geceyi havalanında geçirsinler diye ancak karton dağıtabiliyoruz!..
Brüksel’de yaşayan Brüksel Trabzonspor eski Başkanlarından Hamdi Çalışkan,” Bir taksi ile Kadıköy’den havaalanına geldik. Ancak burada mahsur kaldık. Şoför geri dönemiyor, ben bir otele geçemiyorum. İnsanlar zor durumda. Anlayacağınız mahsur kaldık. Uçaklar iptal edildi. Geceyi burada geçireceğiz. Ama çok şükür, çay kahve yiyecek var”diyerek, yaşadıkları rezilliği bir video ile paylaştı..
Yoğun kar yağışı nedeni ile iktidar hazırlıksız yakalandı!..
Valilikler aynen hazırlıksız yakalandı!..
Belediyelerde bu bağlamda, hazırlıksız yakalandı!..
Anlayacağınız, devreye “benim bakanım, benim valim, benim belediyem” girince,  sorunları çözmede büyük bir “koordinasyonsuzluk” yaşandı..
Ah be kardeşim, yoğun kar, tipi bekleniyor!..
Haydi depremi önceden bilemiyoruz ama, ya hava durumu, saat, saat, dakika, dakika biliniyor..
Niye,”yollar açık tutulsun” diye, “önceden tuzlama, kumlama yapılmaz, belli geçit vermeyecek, buzlanmanın beklendiği alanlarda neden tedbirler alınmaz, kurtarla, müdahale etme bölgeleri ihdas” edilmez?
E “koordinasyonsuzluk” had safhada olunca, nereye müdahale edeceksin ki?

VİZYONSUZLUKTUR BU!
İşte,” siyasi iktidarın vizyonsuzluğu” bir kez daha ortaya çıktı!..
Bütün karşı çıkmalara rağmen, sen git, “Atatürk Havaalanını” devre dışı bırak, “yeni bir hava alanı yapma çakasına” soyun!
Çok mu ithtiyaçtı ki?
Ne oldu?
Daha şimdiden, hava alanı kargo bölümünün çatısı çöktü!
Herhalde mühendisler, yağmuru, rüzgarı ve diğer şartları önemsemedikleri gibi yoğun kar yağışını da hesaba katmadılar..
İşte sonuç, havaalanı devre dışı!..
Çifte bakanımız, eski havaalanına inmek zorunda kalıyor..
Anlayışa bakın ki, İstanbul’da hastane yapacak yer bulamayan siyasi iktidar, halka, muhalfete rağmen, gidip, “Atatürk Havalananını” devre dışı bırakacak bir kararla, pistler üzerine hastane yapılor!?..
Allah aşkına, neremiz doğru ki, bu yapılanlarda, kurallara uygun olsun?
Kaça yapıldı?
Denetlendi mi?
Kim, bu yapıları teslim aldı?
“Biz yaptık oldu”, öyle mi?
Bu anlayış ile buraya kadar usta?

BİR DE ENERJİ KESİTİSİ?
Şimdi bakınız, bütün bu kara kışa rağmen, bir de eneji kesintileri devreye girdi!..
Sanki bilinçli yapılmış bir durum?
İnanılır gibi değil?
Komşumuz İran, on günlük bir kesinti açıklaması ile Türkiye’yi mağdur etti..
Borcumuz yokmuş!
Peki sorun nedir?
Neden bu kara kış günü İran, enerji kesintisine gider?
Bu konuda da ,”siyasi iktidarın samimi olduğuna” kimse inanmıyor!
“Sanayi sektörü” büyük bir zarar ile karşı karşıyaya?
“Allah kolaylık versin” demekten öteye ne diyebiliriz ki?
İşte Bakan, geçikmiş bir şekilde geldiği İstanbul’da, “vatandaşlarımız bizi af etsin” diyebiliyor?
Böyle bir siyasi anlayış mı olur?
Hatırladınızmı, köprü inşaatında bir hata nedeni ile Japon mühendisin “hayatına son verdiğini” unuttuk mu?
Kimseye “intihar et” demiyoruz, ama “lütfen istifa etmeyi de beceriniz” be kardeşim!
Bu ülkeyi severek gelenleri bile havaalanından alıp, otellere taşıyamıyorsak, neyi konuşuyoruz?
Onlara da “cevik kuvvet” öyle mi?

BU MİLLETİN NEYİ VAR?
Böyle büyük bir afetti bile,” iktidar, muhalefet” kanadının hala “sen-ben kavgası “ dönüştürmesi kabul edilebilirmi?
“Benim belediyem, benim alanım, beni otomübüs, benim metrobüsüm, benim marmarayım, benim havaalanım, benim trenim, benim yolum, benim köprüm!..”
Peki bu milletin hiçbir şeyi yokmu?
Bu hizmetler, kimin parası ile yapıldı?
Bunlar hep sizin ise, bizim neyimiz geriye kaldı?
Vazgeçtik kardeşim, bize eski Türkiye’ye geri veriniz yeter!
Biz gaz lambası altında yine dersimize çalışır, yün çoraplarımızı giyer okullara, işimize gideriz!
Ülkeyi sel alır, büyük bir beceriksizlik yaşanır!..
Ülkenin ormanları yanar, yangın söndürücü uçaklarımız yok!..
Kar yağar, yolları açakacak, kar arabaları yok!
Sivaslı kardeşimin deyimi ile “ne iş görüyorsunuz”, biri çıkıp söyler mi?
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu istifa ha!
Yok, yok Bay Kemal istifa etse, nasıl da hoşunuza gider!
Hiç utanmanız yok mu sizin?
Ülkeyi dibe vurdurdunuz!
Vay be!
Kar yağar, bardan, bardan, yollar kapandı kardan!
Yusuf Cinal yazıyor, 26 Ocak 2022 Brüksel