Sevgili okurlar,
"Bayramı ve bayram sevinçlerini ardımızda bırakarak", artık ileriye, yani geleceğe bakacağız..
"Aman Allah'ım, o İstanbul'un hali, Bayramda neydi" diyenler, ne kadar haklı!
Gerçekten ne oldu da, İstanbul, bu kadar büyük kalabalıkların üssü, haline geldi?
İstanbul'da yaşayan vatandaşlarımız, "pahalılıktan mı", memlekete gidemediler?

Yoksa, İstanbul'da ulaşım için verilen, "ücretsiz seyahat" kararı mı, bu yoğunluğa neden oldu?
O da değilse, muhakkak, "İstanbul'daki yabancı yoğunluğu" diyenleriniz vardır, elbette?
Bütün, bu düşüncelerimizin temelini, "eski bayramlarda İstanbul'un sessizliği ve sakinliği oluşturuyor" diyenlerimizde var, şüphesiz!
Her ne pahasına olursa, olsun, "gerçekten incelenmeye, irdelenmeye değer", bir durum bu!

DÜNYA KENTİ İSTANBUL!
Bir başka hususta, İstanbul'un, "bir Dünya kenti " olması değil midir?
Yani, İstanbul'a büyük bir talep var!
Evet, "her şeye rağmen, yoğunluğu bir bereket olarak görmek" gerekmez mi?
Ya da, bu yoğunluğu, nasıl izah etmek gerekir?
Tarihi dokusu, Marmara denizi, boğazı, gerdanlık köprüleri, camileri yanında, Sultanahmet'i, Kapalı çarşı, Beyoğlu İstiklal Caddesi, Taksim'i, Eminönü, Karaköy'ü, Kadıköy'ü ve diğer yöreleri ile İstanbul, İstanbul!..

ACEM MÜLKÜ BEDEL!
Öyle ya, "bir taşına acem mülkünün feda edildiği" bir kent İstanbul..
Hani o şarkıda ki gibi, "şimdi anasını satayım, İstanbul'da olmak vardı ya" demeden edemedim!..
Şöyle Adapazarı'ndan, VİP Turizm otobüsü ile Harem'e inmek, oradan Üsküdar'a geçmek, deniz motorları ile ver elini Beşiktaş..
Olmadı, Harem'den Araba vapuru ile geç, karşı yakada Sirkeci'ye..
Yapar mıyım?
Hem de kaç defa?
Kaç defa, sayısını unuttum!..

KIZ KULESİNDEN İSTANBUL?
Şöyle Salacak'tan Kız Kulesini, Kız kulesinden İstanbul'u seyretmek, ne güzeldir..
İstinye'de, bir çay içimi dost sohbeti..
Seni bekler Kuzguncuk'ta, öğrencim Engin Şenol?
Ya karşı yakada, el sallayan, Cengiz Aydın'a, ne demeli?
Artık, boğaz turu mu atarsınız, Adalara, Modalara mı gidersiniz?
Çoktan adını unuttum, nerelerde şu bizim gazeteci dostumuz Acar Yavuz?
Kaç kere, seni bekledim, Kadıköy rıhtımında?
Karaköy'e geçmek için..
Martılara yem attım, bizi alıp götüren geminin güvertesinden..

RESMİNİ ÇEKTİM?
Resmini çektim, köprüden sarkıtılan Bayrağın..
Dolmabahçe'nin, Çırağan sarayının...
El salladım, selfie çeken genç sevgililere..
Deniz mavisi , gök mavisi uzaklarda, seni düşündüm?
İstanbul'u, uzaklarda bile yaşamak, yaşatmak, ne güzel!..
Kaç kere, yolunda otobüslerinde uyuya kaldım..
Otobüs muavinleri uyandırdı beni, İstanbul rüyalarından..
Şairleri, yazarları, romancıları şimdi ne sevdalara yol alıyorlar..
Ah be İstanbul, şimdi sende olmak vardı ya?

İSTANBUL'DA BALIK EKMEK?
Sirkeci'de simit, Galata köprüsünde ekmek arası balık..
Ne güzel gider, dost muhabbetinde zıkkım...?
Tarih ötesinden, çıka gelse, şair Nedim..
Bize anlatsa Lale devrini, Sadabad-ı?..
Nelere değer, nelere güzelim!?
Vapurların düdük çalar, trenlerin Anadolu yolunda..
Gençler heyecanlı, sevdalı yürekler..
İstanbul, bir başka türkülerde, şarkılarda bilirim!..
Az mı çilesini çektim, Laleli yokuşunun..
Beyazıt'ta, siyasi sohbetler..
Çağaloğlu yokuşundan, haber yetiştirmeler..
Sevgili Şaban Mergül ile kuru fasulyeye ekmek bandığımız günler?

NEREDE?
Nerede o türkülü, şarkılı gazinolar, Zeki Müren'li, Bülent Ersoy, Emel Sayınlı matineler?
Beyoğlu'nda Erol Taş, Kadir Savun, Yıldırım Gençer ve sinema emekçileri..
Yerlerini almış, Suriyeli, Afgan göçmenler..
Hey yavrum, hey!
Dolmabahçe'de, Beşiktaş Fenerbahçe maçına bilet almalar..

Fal bakan, çiçek satan kızlar..
Son vapuru bekler, karşıdan gelecekler?
Son tren kalktı, kalkacak Haydarpaşa'dan?

İSTANBUL, İSTANBUL?

Bir çay söyle, kana, kana içelim Emirgan'dan?

İstanbul, İstanbul, İstanbul?
Seni gezmeler kadar, seni yaşamak ne güzel!
Sen ki, Yahya Kemali'nin İstanbul'u, sen ki?
''Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.''

Ve Orhan Veli' Kanık'ın İstanbul'u:
'İstanbul'u Dinliyorum 
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; 
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor 
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda 
Sucuların hiç durmayan çıngırakları; 
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı. 

İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı; "
Dahası da var ya, zahmet olmazsa, o bölümleri de size bıraktım!

YAŞASIN BARIŞ!
Sevgili okurlar,
İsrail'in," Gazze saldırısı" kabul edilemez!
Bu durum artık, bir "soykırıma" dönüştü!
Hamas'ın ise, masum insanlara saldırısı da, kabul edilemez!
Bütün bu gelişmeler üzerine,"
 İsrail'in, İran'a yönelik saldırıları, nokta hedefleri ve önemli şahsiyetlere karşı suikastlar düzenlemesi de" kabul edilemez!
Büyük bir tırmanış gösteren gerilim sonrası İran'ın, İsrail'e yönelik hava saldırısı, insanlık adına ürküntü verdi.!.
"Barışı, insanca yaşamı tehdit eden bu emperyalist savaş çığırtkanlıklarına dur demek" elimizde..
O zaman, "barış adına yapılacaklarda birleşmek, savaşı lanetlemek, savaş çığırtanlarını teşhir etmek, onlara karşı birliktelik yapmak" hakkımızdır, kaçınılmazdır..
İnsanlık adına, "büyük dünya savaşı eşiğinden dönülmesi bile",
 yüreklere su serpti..
Böyle savaş çığırtkanı siyasiler, liderler istemiyoruz!
Bilinsin ki, "barış adına yapacağımız",
 çok şey var..
Yaşasın barış!

Yusuf Cinal yazıyor, 15 Ninasn 2024