Sevgili okurlar,
Türkiye önemli bir süreçten geçiyor..
Bunu, "siyasiler kadar, sivil örgüt temsilcileri ile vatandaşlarımız bangır, bangır" söylüyor!

Vatandaşın, "sadece eli değil, dili de" çözüldü..
Aman Allah'ım, bugüne kadar neredeymişler ki?
Sanal ortamda yazılanlar, çizilenler, paylaşılan videolar, "görünen köyün kılavuz istemediğini" söylemiyor, adeta haykırıyorlar..
Siyasi ortakların, yani "Cumhur İttifakının" buradan "dersler çıkaracağına, çıkarabileceğine ihtimal vermeyenler de" çok!
Burada, "sadece ders çıkarması gereken" iktidar ortakları mı ki?
Hayır, hayır!
Buradan," diğer siyasi partiler de, çıkarması gereken dersleri" çıkarmalıdırlar!

Başta, şu "altılı masa etrafında buluşanları" kastediyorum!

AYAK OYUNLARI DEVRİ BİTTİ!
Oturup, kalkmalar bitti!
"Kazanacak aday aramalar" bitti!
Bu "uzlaşı oluşumunun mimarı, lideri CHP Kemal Kılıçdaroğlu'nu köşeye sıkıştırmalar" bitti!

"Kazanacak aday " vurgusu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a tuzak kurmalar" gitti!?
Bu "yerel seçimler ile milletimiz, çok önemli, ama çok önemli mesajlar" verdi!

RÜŞVET, İLTİMAS, TORPİL DEVRİ?

Bu mesajları anlayanlar, kazandıkları belediyelerin tabelalarını değiştirip, "Türkiye Cumhuriyeti" simgesi olan, "T.C." harflerini gönül rahatlığı ve büyük bir görev sorumluluğu ile yerine asıyor..
Öte yanda ise, "bazı belediye başkanları, kazandıkları belediyelerde başkanlık odalarının kapılarını" kaldırıyorlar..
Ne güzellik, ne güzellik!
Öte yanda ise," rüşvet alan da, veren de melun 'dur" levhaları, belediyelerin görünen yerinde çoktan yerini aldı..
Bu ülkenin asıl sahipleri, "seçilmişleri, üzerlerine vazife olanı yerine getirmeye davet ettiler" sessizce..
Atatürk'e döndüler..

KİMSESİZLERİN, KİMSESİ?

Büyük ATA'nın, "özgürlük benim karakterimdir" lafzı ile sandık başına gittiler..
Hür iradeleri ile ülkedeki kötü gidişe, el koydular..
Cumhuriyet'e, kazanımlarına sarıldılar..
"Cumhuriyet'in kimsesizlerini kimsesidir" anlayışı hatırlandı..
Bu sefer sandık başına gidenler, "başkaldırı" adına oylarını kullandılar..
Sandıkta, 1 Nisan çiçekleri açtı..
Ülkenin içine düşürüldüğü, "kör talihi" tersine çevirmek için," Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" anlayışından hareket ederek, "hür iradeleri ile kötü gidişe evvelemirde dur" dediler!
Daha ne diyeceklerdi ki?
Mesaj açık ve netti!

BU ÜLKENİN ASIL SAHİPLERİ..
"Bu ülkenin asıl sahibi, milletin ta kendisidir" denildi..
Her olumsuzluğu "kadere" havale eden, millete sürekli "sabır ve şükür" telkin ederek, "salkımı yutanlara, ülkeyi sırça saraylardan yönetenlere", bu yerel seçimler, en büyük ihtar oldu!
Aslında, "aziz ve yüce Türk Milleti daha önceki seçimlerde, bunun işaretlerini" verdi..
Ama, anlamak istemediler, anlamak?
Ancak, araya giren bazı siyasi liderlerin "çokbilmişlikleri" nedeni ile mevcut iktidara ve ortaklarına "sarı kart mı dersiniz, kırmızı kart mı dersiniz, göstermek" gecikti..
Mesaj, açık ve net?
Elbette, "anlayana ve okumasını" bilene!
Kimse, "sağır kulağı" üzerine yatamaz!
Bakınız, ülkede "çürümüşlük, kokuşmuşluk" öyle hale geldi ki, sporda bile büyük bir tepki seli oluştu..

FENERBAHÇE TEPKİSİ?
İşte, ülkenin en saygın tarihi spor kulüplerinden biri olan Fenerbahçe, "ülkedeki kokuşmuşluğa, spordaki çürümüşlüğe, iltimasa, yağmaya, talana, adam kayırmaya, torpile, haksızlıklara.." karşı baş kaldırdı..
"Sevgi, saygı ve centilmenlik" temelinde yapılması gereken, en saygın uyarılar, gözlerimizin önünde sergileniyor..

Daha, ne yapacaklar ki?
Tepki ise, tepki gösteriliyor!..
Kime karşı?
Bilmeyen mi var?
Öyleyse, "gereken tedbirleri almak, spor kamuoyu, spor kulüpleri, spor basını, hakemleri, yöneticileri ile bu sese "kulak vermelidirler..
Vakit erken iken, gereken tedbir alınmalıdır..
Siyaset, spordan, o kirli elini çekmelidir..
Maalesef, ülkede bunları da gördük!
Ne yazık ki?

RUANDA ÖRNEĞİ?
Bakınız, Belçika Devleti, Ruanda'da neden olduğu bir "soykırım" ile yüzleşmeden sonra, demokratik adımları atarak, "Ruanda'nın gelişimine, insanların sevgi ve saygı temelli, ülkelerine sahip çıkmalarına önderlik" ediyor..
Ediyor da, bunun öncesi unutulur mu?
İşte asıl ders alınacak, bir başka soykırım hikayesi yaşandı Ruanda'da..
Alırlar mı ki?

FİTNE VE FESAT SOYKIRIM GETİRDİ?!
Bağımsızlık yolunda olan ülke insanları arasına, "fitne, fesat, ırki, mezhepsel ve zenginlik, fakirlik bağlamında ayrıştırma ve kutuplaştırma" sokan başta Belçika ile Fransa'nın da neden olduğu, "1994 olaylarında, ülkede tam bir milyona yakın insan" katledildi..
Nüfusun bir kesimini oluşturan "Tutsiler ile diğer kesimini oluşturan Hutular", adeta birbirlerini kırıp, geçtiler, doğradılar..
Geride, kan, gözyaşı kaldı..

Aynı dili konuşan, aynı dine mensup, aynı ırktan olan bu insanları, "öyle kutuplaştırıp, ayrıştırdılar ki, sonunda çıkan bu iki kardeş halk arasındaki kavgayı", ne Belçika, ne Fransa durdurabildi..

SOYKIRIMIN 30.YILI?
"Bu soykırımın 30 Yılında", Ruanda'da anma törenleri düzenleniyor..
Bunca insan katledildikten sonra?!
Belçika Dışişleri Bakanı Cezayir asıllı Hadja Lahbib, törenlere katılmak üzere Ruanda'da bulunuyor..
"Belçika ve Fransa, bu soykırımı tanıdı" ama, neye yarar?
Buradan, şuraya gelmek istiyorum..
"Türkler, tarihte bu ayrıştırmanın, ötekileştirmenin, fitne ve fesadın bedelini" ağır ödedi!..
Kendilerine "has evlat" denilenlerin, "çıkardıkları isyan ve başkaldırılar" unutulur mu?
Sonunda bulunan," tehcir çözümü de bu kanayan yarayı iyileştirmedi, çözüm" olmadı!
Ders alındı mı?
Ders alınsaydı, tarih tekerrür eder miydi?

FIRSAT, İYİ DEĞERLENDİRİLMELİDİR?
Öyleyse, bu seçimlerden almamız gereken büyük dersler var..

Bu yerel seçimler, "ülkede toplumsal barış adına, siyest adına, ayrıştırmalar, kutuplaştırmalar, ötekileştirmeler" adına bir fırsat olabilir..

Bu seçimler, "devletin asıl sahibinin, bu aziz ve yüce millet olduğu" bir kez daha tescil ettirilmiştir..
Kimse, kendini, partisini devletin yerine koyamaz!
Kardeşin, kardeşe düşürüldüğü Ruanda ve diğer ülkelerde yaşanılanlardan ders çıkarmalı ve ülkemizin kalkınması için birlik, beraberlik içinde geleceğe yürümeliyiz!
21 Yıllık süreçte, Türkiye'de yaşanılanları burada anlatmaya gerek var mıdır?

NE OLDU, 3Y ANLAYIŞINA?
"Yokluk, yolsuzluk ve yasaklar" ile mücadele etmek üzere iktidara gelenlerin, "ülkede bir imtiyazlı sınıf yarattıkları, milleti birbirine düşürdükleri, insanımızı taraf olmaya zorladıkları, ülkede sen, ben, Sunni-Alevi tartışmaları bağlamında, bir kesimi terör ile iltisaklı olarak göstermeleri, ayrımcı, dışlayıcı, ötekileştirici politikaları" geri tepmiştir..
Seçim sonuçlarına itirazlar bu bağlamda, "sağduyu ile itidalle, hak, hukuk temelinde çözümlenmeli ve artık ülkede kardeşlik, uzlaşı, birlikte yaşam adına" adımlar atılmalıdır..
Zorda inat etmenin alemi yoktur!
Aklın yolu bir ise, gereği yapılmalıdır!
Yusuf Cinal yazıyor, 9 Nisan 2024