Sevgili okurlar,
Geçmiş Ramazan ayı Bayramınızı, tekrar en kalbi duygularımız ile kutlar, sağlıklı güzellikler dileriz..
Bugün dilerseniz, 
"biraz 60 Yıldır Belçika'da yaşayan ve orada Türk Kültür geleneklerini başarı ile yaşayan, yaşatan ve Türkiye'nin gönül elçilerinin diyarı Belçika'ya gidelim, bakalım, dünden bu yana", neler değişmiş, neler değişmemiş?
Türkiye'den, tam 3 Bin Kilometre ötede, Flemenkler ile Walonlar ve bir kısım Almanların ülkesi Belçika, hakkında neler biliyoruz, neler bilmiyoruz?
"
Çikolatası, Şikonu, kızarmış patatesi, birazı, duvar halısı, ince işleme danteli, 600 çeşit birası" ile Belçika'dan selamlar olsun!
Elbette, "Türklerin Belçika’ya gelişlerinin", ayrı bir serüveni var..
Bu konuda, 
"çok yazılmış haber, makale, öykü, şiir hatta romanlar bile" var..
1961’li Yıllardan itibaren, Belçika’ya göç edenler, Belçika’da, o yıllardan sonra, bir başka hayata yelken açtılar..
Bu iş göçü,"
 1964 Yılında Ankara Anlaşması ile resmiyete" bağlandı..

ANKARA ANLAŞMASI?
Dile kolay, "1964 çok gerilerde kaldı ve yaşadığımız yıl 2024..
Yani Türklerin Belçika’ya gelişlerinin tarihi olarak, 1964’ü bile baz alsak, bu geliş öyküsünün üzerinden tam 60 Yıl" 
geçti..
60 Yıl!
Bu yıllar içinde, ne güzellikler, ne sıkıntılar, ne mutluluklar, ne acılar yaşandı, ne?..
Bir, iki, üç derken, Belçikalı Türklerin sayısı, bugün 300 Bini aştı..
Artık Belçika, Türkler için 
“ikinci vatan” özelliğini taşıyor..
Hala, 
"Belçika’ya alışamayanlar kadar, burayı özümseyen, benimseyenlerimizde" çok..
Nereden, nereye ya?


HAKİKATİN PEŞİNDE BİR ÖMÜR?
Unutmayınız ki, Belçikalı Türkleri, her kesimden insan yetiştirdi..
"İşçilikten patronluğa geçenler kadar, doktor olanlar, sanatçılar, bilim insanları, sporcular, siyasetçiler derken, her alanda maşallah güzel insanlarımız", baş tacı edildi..
Belçika’ya
, "bir teşekkür borcumuz var "elbette!..
Belçika’nın da, 
"bu güzel ülkeye katma değer katan Türklere teşekkürü" beklenir!..
Gelelim, 
"Bizim Ailenin" öyküsüne?,
Son kitabım 
“Hakikatin Peşinde Bir Ömür 'de“ Belçika'yı enine, boyuna, geniş bir şekilde anlattım..

KARDA İLK İZ BIRAKANLARIMIZ?
Bizim köyün genç delikanlıları, önce maden ocaklarında çalışmak üzere, Liege, Beringen, Hasselt, Genk bölgesine geldiler..
Bunlar içindeydi,"
 Hasan Şimşek, Ali Öztürk, Nuri Öztürk, İzzet Sevencan, Ziya Sevencan, Muhammet Serdar, Ali Özdemir .." gibi büyüklerimiz ve diğerleri..
Ya Almanya, Fransa, Avusturya, Hollanda ile diğer ülkelere gidenlerimiz?..
Onlarda, 
"karda ilk iz" yapanlardı…
Ardından yürüyüp gelenler, bayrağı devraldı..
İlklerin, bir kesimini kaybettik, maalesef!
Hayatta olanlara, nice sağlıklı güzellikler, bayramlar dileriz!..


VAR-OLMAK MÜCADELESİ?
Arkadan gelenler ise, onların bayrağını alıp, "Belçika’da, bir başka var-olmak mücadelesinin" içindeler..
Bu bayramda da, bir araya gelerek, 
"bayramın güzelliğini, birlik ve beraberliğini" doya, doya yaşadılar..
Eskileri andılar, yeni nesil ile ileriye doğru yeni hedefler koydular..
Brüksel’de, 
"aile fertleri ile buluşmak, bayramlaşmak, hasret gidermek, uzaklara selam göndermek", bir başka güzellikti ya?
Fotoğraflara yansıyan görüntülere bakmayınız, bizler daha da kalabalığız..
İşleri nedeni ile aramızda olamayanlar da vardı?..
"
Tatlı yedik, tatlı konuştuk, hoş sohbetler ile kaybettiklerimizi andık", uzaktakilere telefon edip, selamlaştık, bayramlaştık, dilek ve temennilerde bulunduk..
"Telefonun tellerine türküler yakmaktan, artık cep telefonlarının lüksünü yaşayanlar olarak", nasıl kucaklaştık, nasıl?
Demem o ki, 
"Belçika'da bayramlar da yaşanır", ama bir başka yaşanır!

BRÜKSEL'DEN SELAMLAR!
Ailemiz dışında da, Belçika Türk Toplumu olarak, ne büyük bir aile olduğumuzu vurguladık..
Ya, Türkiye?
Ya, Türk Dünyası?
Bayramınız, sağlıklı güzelliklere vesile olsun?
Sizlere, "
Brüksel’den selamlar gönderiyoruz," sizlere?
Farkında olanlara, hatırlayanlara?
Serin sulu kaynaklardan değil ama, gönül pınarlarımızdan!..
Damla, damla, olsa da kana, kana içiniz!..
Hasret kokan, çatlayan dudaklara, kırık kalplere, susuz yüreklere iyi gelir, bilirim!
Biliriz ki, gelecekte, daha güzel kokulu çiçekler yeşerecek bahçelerimizde..
Bayramınız, kutlu olsun çocuklar!


GAZETECİ İŞİNİ YAPACAK?
Gazetecinin asli görevi “bilgilendirmek, haberdar etmek” değil midir?
Öyleyse, 
"bu polemikleri", nereye koyacağız?
Maalesef, "gazetecilerin dünyası da, siyaset dünyası gibi " alabora oldu!
Hani hep deriz ya, “elmalar ile armutlar, sap ile saman birbirine karıştı” diye ya?
Aynen, öyle?
Türkiye’de neler, nelere karışmadı ki?
Kimse, "ayranım ekşi " demiyor.?.
Hele kimse de, "burnundan kıl "aldırmıyor!?..
Çala kalem yazıyoruz da, yazıyoruz?
Oh, ne ala memleket?
Bizim de “monşer gazetecilerimiz" oldu, bu meyanda?
Hepsi, birbirinden merdane?!
Haydi aslanlar, “saldım çayıra, Mevla’m kayıra” ,misali bir durum var ortada!?..
Yakıştı mı ya?

KENDİ MAHALLENE BAK?
CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili tarihi gerçekleri, tarihe bırakmak yerine, duayen gazeteci Uğur Dündar, "piyasadan nemalanmak adına" bir laf yaptı ki,ne laf?
Ülkenin bu kadar sorunu varken, sen git, "CHP Genel Başkanlığını bırakmış, köşesine çekilmiş birini " hedefe koy?
Olmadı, usta?
Olmadı?
Önce, "kendi mahallene" bakacaksın?
Önce, "evinin önünü" temizleyeceksin?
Önce, "21 Yılda neler yazıp, çizdiğinize" bakacaksın?
"Gazetecilik" bu değil, hele "yazarlık" hiç bu değil?
“Yorum hür, haber kutsaldır” bilinir ama, "polemik yaratmak, birini hedefe koymak, karalamak, suçlu ilan etmek, düzenin sorumlusu göstermek", kimsenin haddine değil!?..
Bahtiyar olasın usta, "cevabın 18 Milyondan" fazla tıklanmış!
Övün, övünebileceğin kadar da?
Bilinen odur, ki, gazeteci, işini yapacak?
Biz böyle öğrendik, büyüklerimizden?

Yusuf Cinal yazıyor, 13 Nisan 2024