“Sakaryaspor” denilince akan sular bile durur diye düşünürken, şehirdeki sessizlik korkutmaya, hatta kara kara düşündürmeye başladı…
Haliyle soruyoruz.
“Neler oluyor” diye…
Bugün ayın 4’ü..
Sakaryaspor’un olağanüstü kongresinin yapılacağı 8 Haziran tarihine de 4 gün var.
Henüz adı geçen veya adı netleşen bir Başkan adayımız yok.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar ve Sakarya Valisi Rahmi Doğan çok semimi bir şekilde peş peşe bir dizi toplantılar yaptılar.
Eski başkanlarla buluştular, iş dünyasının ileri gelenleriyle konuştular.
Sonuç mu?..
Hala bir netlik yok.
4 günde bir Başkan adayı belirlenir mi, yoksa bir önceki dönemde olduğu gibi biri çıkar Başkanlık koltuğuna oturur mu bilemiyoruz.
Malum; 8 Haziran’daki kongrede çoğunluk aranmayacak, aday olan kim olursa olunsun seçilecek.
Haa, ben böyle bir şeyin olacağına ihtimal dahi vermiyorum.
İnanıyorum ki; son dakikada olsa bir Başkan adayı çıkacak ve bu şehrin en değerli markası olan Sakaryaspor’u ortada bırakılmayacaktır.
Zaman daraldıkça stres yükleniyor olabiliriz.
Ancak bu şehir sahipsiz değil.
Ben inanıyorum ki; bugüne kadar Sakaryaspor’a en büyük katkıyı veren, en zor günlerinde dahi takımın imdadına koşan Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar gerekeni yapacaktır.
Buna rağmen, ister istemez bir kaygı ve korkumuz oluyor.
Belki bugün, belki de yarın bu kaygı süreci aşılacak Sakaryaspor Başkan adayı ilan edilecektir.
Aslında Başkan seçmek de Sakaryaspor’un kurtuluşu anlamına gelmiyor.
Sakaryaspor’a ciddi manada yatırım yapılması, kalıcı gelir sağlanması gerekiyor.
Bir fikrim var ama buradan açıklamayı uygun bulmuyorum.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar ile yüz yüze görüşme fırsatım olduğunda fikrimi kendisine anlatacağım. İlgi gösterir veya göstermez orasını bilemem.
Ancak; benim inancıma göre bu fikir Sakaraspor’u birkaç sezon ekonomik anlamda rahatlatır diye düşünüyorum.
Hele bu sessizlik bir bozulsun, Başkan adayımız ortaya çıksın detaylar ile ilgili fikirlerimizi söyleriz…

------------------------

Bir teşekkür ve bir şikayet!..

Biri Kocaali’den diğeri Karasu’dan tarafıma iki konu iletildi.
Önce teşekkür’den başlayalım.
Ani bir hareketle yüzük parmağının tendon bağlarını koparan bir bayan okurum aradı. Tedavi amaçlı Karasu Devlet Hastanesi’ne gittiğinden söz etti.
Sonrasını onun sözleriyle aktarayım.
“Hastane çalışanları kapıdan girdiğim andan itibaren özel bir refakatle beni müşahade odasına aldılar. Son derece kibar ve saygılı hitapları ile bana o anki acımı unutturdular. Son dönemlerde kamu da pek de tanık olmadığım bu ilgi ve alakadan dolayı çok mutlu oldum. Karasu Devlet Hastanesi’nin acil servis çalışanlarına ve hastane yönetimine sizin aracılığınız ile teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten hastane kapılarında özlemini çektiğimiz bir muamele gördüm. Umarım tüm hastanelerde benzer manzaralar ile karşılaşırız.”
Gelelim şikayet kısmına…
İnsan onurunu zedeleyen, daha da önemlisi insanı aşağılayan bu şikayet Kocaali-Karasu Halk Otobüslerinden geldi.
Kocaali-Karasu Halk Otobüsleri ile seyahat eden 65 yaş üstü S,Ç adlı bir okurumun şikayeti ise şöyle;
“Minibüse bindim, kartımı bastım ve ön koltuğa oturdum. Araç şoförü direksiyona oturur oturmaz “hem bedava gidiyorsunuz hem de ön koltuğa oturuyorsunuz” şeklinde azarlarcasına sitem etti. O kadar kişinin içerisinde böyle bir hitapla karşılaştığım için utandırıldım. 65 yaş üstüne ücretsiz seyahat hakkı devlet tarafından bize verildi. Biz her defasında bu şekilde azarlanmayla veya şoförlerin sitemleriyle karşılaşıyoruz. Lütfen Büyükşehir Ulaşım Daire Başkanlığı bu konuda şoförleri uyarsınlar.”
Evet.
Bu sorun gerçekten parmak basılması gereken bir sorun haline geldi.
Umarım; vatandaşları zora sokan şoförler ilgili birimlerce ciddi manada uyarılırlar!..