Bu dünyada insanı yaşatan tek şey sevgidir, kim severse Allah’a yaklaşandır çünkü o yaratandır.

Sevgi çok sabreder, lütufla muamele eder,

Sevgi haset etmez; sevgi övünmez, kibirlenmez; çirkin muamele etmez, kendi faydasını aramaz, hiddetlenmez, kötülük saymaz; haksızlığa sevinmez, fakat hakikatle beraber sevinir; her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi ümit eder, her şeye sabreder..

Sevgi aynı zamanda tüketim toplumunun son gözdesidir.

Sevgi aynı zamanda yitirdiğimiz her şeydir.

Sevgi eksikliğinden ve sahte duygulardan ötürü Türk toplumunun psikolojisi o kadar bozulmuş ki ileri derecede manik-depresif bozukluk hali görülen; Zeynep Ergül denen kadının taklitlerini yapıyor ve buna hep beraber gülüyoruz. Bunun psikolojide ki adı olaylara Habituation yani Alışma halidir. Güleriz ağlanacak halimize de bunun halk dilinde ki somut örneklerindendir. Değer kavramlarımızı yitirdiğimizi, olaylara bakış açımızın ritüelinin değiştiğini buradan görmek mümkün.

Diyeceğim şudur ki; Allah milletimize tez zamanda akıl sağlığı ihsan eylesin.

Bunların hepsi sevgi eksikliğindendir, yitirilen değerlerimizdendir.

"sevgi bir etkinliktir; edilgen bir olay değildir; bir şeyin içinde olmaktır bir şeye kapılmak değildir. Sevginin etkin özelliği, en genel biçimde şöyle tanımlanabilir: sevgi vermektir, almak değildir.

Vermek nedir? Çok kolay gibi görünse de bu sorunun yanıtı karışıklıklarla, belirsizliklerle doludur. Bu konuda en büyük yanılsama vermenin bir şeyden "vazgeçmek", ondan yoksun kalmak, o şeyi birisinin uğruna yitirmek diye anlaşılmasıdır. Kişiliği gelişmemiş, alıcılık, sömürücülük ya da istifçilikten öteye geçmemiş birisi verme eylemini böyle anlar. Tüccar anlayışlı kişi, vermeye hazırdır, ama ancak bir şey alma karşılığında; bir şey almadan vermek onun gözünde kandırılmak demektir. Yaradılıştan yaratıcı olmayanlar vermeyi bir yoksullaşma sayarlar. bu yüzden bu gibi insanların çoğu vermek istemez. Bazıları da, bir şeyden vazgeçme anlamında vermeyi bir erdem sayarlar. Vermek acı verici bir şey olduğu için vermelidir kişi, derler; vermenin erdemi onlar için, bir şey uğruna vazgeçme olayının benimsenmesinde yatar. Vermenin almaktan daha iyi olduğu kuralı, onlar için yoksun kalma acısının alma sevincinden daha iyi olduğu anlamına gelir.

Hatırlıyor musunuz benim için mutluluğun kavramı neydi?

Mutluluk hayatın anlamında gizliymiş benim için, çok yakında ikinci lisans programı Psikoloji ’den mezun olacağım. Aynı zamanda psikoloji üzerine yaklaşık 3 aydır günde 16 saat ciddi araştırmalar ve çalışmalar içindeyim.

İşte benim mutluluğum bu.. hayatın anlamı ise üç şey ifade ediyor bugün bana; aidiyet, amaç ve benim hikayem..

Benim için; Aidiyet sevgi bağıyla kurulmuş insan ilişkileri demek, benim en büyük aidiyet duygum işk başta evlatlarım, eşim, annem ve babam  ve sahip olduğum, tanıdığım tüm insanlar.. Sırtımdalar bir ömür ama hiç ağır değiller aksine benim için çok hafifler.

Ben ki onca yükün altına girmiş, en ağır acıları yaşamış ama bir gün olsun ‘ah be’ dememişim.

Bugün bir amacım var ve bu amaç tüm insanlık adına, siyah beyaz din mezhebi, genç yaşlı demeden bana ve sevginin gücüne ihtiyacı olan herkese el uzatmak.

Bugün bir amacım var; o amaç insanların amaçlarıdır. Herhangi bir sorun yaşayan her aileye tecrübelerimizle mücadele edebileceklerini göstermek; başarı yolunda onlara ışık tutmak..

Hayat bazen ters gittiği anlarda başımıza gelen kötü şeylerde, gelip o sert kabuğu kırıyor ve içimizde özümüze ulaşmamızı sağlıyor.

Meğerse benim yolun uzun ve farklıymış. Meğer benim yolum daha başlamamış...

Sevginin iyileştirici gücüne; dokunsal iletişimin merhemsel gücüne inancım tamdır.

Bazen bir yeşilde hissedersin sevgiyi; bazen de bir güzel sözün yüreğinizi yeşillendirmesinde..

Ben küçüklüğümden beri, gündüzler kadar geceleri de yaşarım. Rüyalarımda türlü türlü icatlar, keşifler, mucizeler, hikayeler, görgü tanıklığı, azılı düşmanlar, utanç ve sevinç anlarına şahit olmuşumdur. çift dolunaylar, yüzyılın en şaşalı, en kalbi kırık düğünleri, doğumları, yabancı ülkelere siyasi geziler, ülke büyükleriyle Türk dili üzerine yapılan tatlı sohbetler, ve ..ler, ve ..ler..

Tek bir gün normal hissetmemişimdir kendimi hep bir beyin ağrısı.. Şimdiyse bunun meyvesini tüm bu evrene yayacağım.

Elimde bir sihirli değnek ile ruhlara şifa dağıtacağım. Sevgiye, mutlak sevgiye ve duygularını yönetmek isteyen herkese amaç değil araç olacağım.

Bu yazıyı okuyorsan geç kalmış sayılmazsın, bilirim ki dün aldığımız kararların sonucunu yaşıyoruz bugün, bugün alacağımız kararlarla da geleceğimize yön vereceğiz.

Lakin şunu derim; bugün kabuğunu kırıp gün yüzüne çıkma vaktidir. Öze dönme vaktidir.

Önce kendine olan öz saygını ortaya çıkar; hedefini belirle, altyapı hazırla ve hedefe varmak için gerekeni yap.

Tüm güç senin elinde ve ihtiyacın olan tek şey; ‘SEVGİ’

Sevgilerimle, hoşçakalın…