Yazıya başlamadan önce yazı içerisindeki fotoğrafa dikkatlice bakmanızı öneririm.

Çünkü bu fotoğraf, benzeri facialar için yapılan savunmalarda olduğu gibi kader değildir, ecel değildir, fıtrat değildir.

Bu fotoğraf cehaletin, gafletin, ihanetin ve Türkiye’nin nasıl yönetildiğinin resmidir.

Ne diyordu Albert Camus “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” demiş.

Yani Giresun sel felaketi sonrası çekilen bu ve benzeri fotoğraflara iyi bakın.

“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” sözüne atıfla, geçen ay

Van Gölü’nde yaşanan göçmen faciasını yazmıştım.

Bunun ilk ve son facia ve trajedi olmadığını, gölde boğulan, dağlarda donan veya sevkiyat esnasında uçurumdan düşen yüzlerce kaçak göçmen olduğunu da belirtmiş;

“Biz ne ara bu hallere geldik, ne ara kevgire döndü sınırlarımız anlamak mümkün değil.

Hadi eskiden teknoloji uygun değildi, denk gelmedikçe veya ihbar edilmedikçe ruhunuz bile duymazdı. Ama şimdi öyle değil ki, ısı ve görüntüye duyarlı gece görüşlü, uydu bağlantılı termal kameralara kadar ne ararsanız var.

Demek ki sorun teknolojik değil, insani, insanla ve o insanların nasıl yönetildikleriyle ilgili…” demiştim.

Bu da bize gösteriyor ki, nasıl öldüğümüzün, nasıl yönetildiğimizle ilgili direk alakası var.

Başına buyruk bir yönetim anlayışı hakim…

Uyardığınız zaman da, size mi soracağız, siz kimsiniz be, size ne, diyen bir yönetim…

Muhalefetin, elbette biraz muhalefet ama neticede ülkesini seven her kurum gibi, size sorduğu veya ‘burada bir yanlışlık var, gelin araştıralım, birbirimizi ikna edelim, tedbir alalım’ babından verdiği soru ve araştırma önergeleri ‘size mi soracağız, millet bizi seçti, şu kadar oy aldık, iktidarımızı sizinle paylaşacak değiliz’ diyen bir yönetim anlayışı…

Hadi örnek vereyim;

Şu Aselsan’da gerçekleşen şüpheli ölümleri araştıralım. Ret…

Manisa’da askerlerimiz zehirleniyor, ilgili firma iktidarla olan ilişkisi sebebiyle denetlenemiyor ve olan askerlere oluyor, gelin araştıralım. Ret…

Darbe araştırılsın. Ret. Şimdi köşe bucak sözüm ona darbeci arıyor bu bahane ile muhalfeti temizliyorlar.

Gelin darbenin siyasi ayağını araştıralım, o hainleri önce kendi içimizde temizleyelim. Ret… Darbeci yaftasını ancak kendi istediklerine yapıştırma zevkinden mahrum kalmak istemiyorlar.

ÖSYM’de usulsüzlük var, sorular birilerine veriliyor, araştıralım. Ret…

Şimdi, aradan yıllar geçmiş, bu yolla üniversite kazananları bulup cezalarını vereceğiz diye, kurunun yanın da yaşı da yakıyorlar.

Faiz lobisi araştırılsın. Ret… Biliyorlar ki bahaneleri ellerinden alınacak. Her başları sıkıştığında topu faiz lobisine atamayacaklar.

Soma’da, yandaş maden firması yanlış işler yapıyor, araştırılsın. Ret…

İki hafta sonra maden kazası yaşandı, 302 can toprağa verildi.

Uyarılara rağmen, alt yapısız hızlı tren inadı 100 civarında hayata mal oluyor.

Ve Zarrap vakası…

MASAK uyardı, MİT uyardı, Emniyet uyardı, muhalefet uyardı…

Tıpkı, muhteremlik mesabesine getirdiğiniz ve sonra kandırıldık dediğiniz şu ilkokul mezunu sümüklü vaiz de olduğu gibi 23 yaşındaki bir Şam şeytanına da cari açığımızı kapatan kahraman muamelesi yaptınız, şimdi bedelini ülkece ödüyoruz.

Gelelim fotoğrafın hikayesine;

CHP Giresun İl Genel Meclisi üyesi, bu fotoğrafın sel öncesi halini yine fotoğrafla göstererek uyardı. Sana mı soracağız denildi. Aradan 2 hafta geçti Giresun’da, ihmalin, gafletin ve ihanetin sebep olduğu sel felaketi yaşandı.

İşin uzmanları ‘eski su yatakları yapılaşmaya açıldı, ardından bu kaçak binalar imar affı ile yasallaştı, sel olursa hepsi gider’ dediler. Sizin aklınıza ihtiyacımız yok denildi.

Türkiye Ormancılar Derneği, ‘fındık alanı açma ve tüketim amaçlı ağaç kesimi ormanların su tutma kapasitesini azaltıyor, bu durumda erozyon ve sel kaçınılmazdır’ diyor. Aldıkları cevap ‘siz işinize bakın’ babından…

Sonuç sel felaketi yaşanıyor, 14 vatandaş hayatını kaybediyor.

Sel felaketinde yardıma giden Mehmetçiklerimizin geçişi esnasında fotoğraftaki köprü çöküyor ve maalesef 5’i asker 6 kayıp…

Dediğim gibi; Bu fotoğraf, bu yazdıklarım ve anlattıklarım nasıl öldüğümüzün, dolayısıyla nasıl yönetildiğimizin resmidir…

Anlayanlara…