Öyle sevinmiş, öyle sevinmiş ki, neredeyse hatim indirecek; “Hamdolsun Sayın Cumhurbaşkanımız, İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etti!”

Şimdi gel de sorma;

Sen bu sözleşmeyi okudun mu kardeş? Hele bir özet geç ben de öğreneyim, gerekirse üstüne iki rekat da şükür namazı kılayım.

Okumadığına, kulaktan duyma ve ezbere konuştuğuna eminim.

Nitekim Metropoll Araştırma, bu tiplerin sosyal meselelere aman da ne kadar duyarlı olduklarını ortaya koyan bir araştırma yaptı.

Buna göre; MHP’lilerin yüzde 64’ü, AKP’lilerin yüzde 57’si İstanbul Sözleşmesinden haberdar değil. Yani okumamışlar. Yani bilgileri yok.

Bilmiyorlar ama maşallah üzerinde kıyamet koparacak kadar fikir(!) sahibiler

Peki, bu sözleşmeyi imzalayan hain(!) kim?

Tavra bakarsanız çoğu Kılıçdaroğlu zannediyordur. Öyle ya bir hain çıkacak imzalayacak ama bir kahraman da çıkacak kaldıracak ve memleketi kurtaracak ki birileri de sevinçten temenna yapıp hatim indirecek…

Yürürlüğe koyanın da yürürlükten kaldıranında aynı ‘şahsım’ olduğunu öğrendiklerinde de nasıl bir tepki koyacakları önceden bellidir bu tiplerin.

Şaşırmayacakları gibi, padişah ‘bayılıyorum şu patlıcana’ dediğinde bayılıp ‘nefret ediyorum bu patlıcandan’ dediğinde ayılan bu tiplerin, ‘canım biz haliyle patlıcanın değil reisin dalkavuğuyuz’ diyerek kendilerini savunacaklarına eminim.

Bu okumadıkları ama üstüne destan yazdıkları sözleşmenin adı İstanbul Sözleşmesi...

Çünkü Türkiye öncülük etti, bu şeref bize nail olsun dediler, ilk imzayı kendileri attılar.

Bu sözleşmeyi ilk onaylayan parlamento da TBMM…

Hatta ilk ekmeğini yiyen Başkan/Başbakan da bizimkisi ki aynı gün ‘Kadına şiddet artık İnsan hakkı ihlali. Sözleşme, Türkiye öncülüğünde hazırlandı’ diye twit atan da bizimkisi…

Bu arada İstanbul Sözleşmesi’ni savunan ve desteklemek için 14 maddelik bildiri yayınlayan da bizzat bizimkisinin öz kızı…

Bu sözleşme 2011 de yayınlandı, imza koyan ülkelerin parlamentolarında kabul edildi ve yürürlüğe girdi.

Bu geçen 10 yıl içinde hiçbir değişikliğe uğramadı.

Yani, imzalandığında da içeriği aynı, kaldırıldığında da…

Ama trajikomik olan şu ki imzalandığında göbek atan da aynı, kaldırıldığında sevinçten hatim indiren de…

Bu sözleşmenin tam adı “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” malumunuz.

Belli ki kadın üzerinde tasarruf hakkı olduğuna inanan güruh tarafından hiç hoş karşılanmadı.

Sözleşmede geçen “cinsel yönelim” ve “toplumsal cinsiyet kimliği” kavramlarının Türk toplum yapısına aykırı olduğu gerekçesiyle bir süredir tartışılıyordu.

Çok da değil bir yıl önce başladı bu tartışma.

Ama işin ilginç yanı, bu tartışmada AKP tam kadro ve AKP Kadın Kolları bütün teşkilatlarıyla sözleşmeyi savunuyor dahası sözleşmeyi savunanlara fahişe yakıştırması yapan Abdurrahman Dilipak tüm AKP’li kadınlar tarafından mahkemeye veriliyordu.

Şimdi aynı güruh tekmili birden İstanbul Sözleşmesi iptal edildi diye göbek atıp hatim indiriyor.

Burada iki ayrıntıyı atlamayalım;

Birincisi anketlerde dibe vuran AKP, tekrar kurucu ayarlarına dönüyor. Bir yandan bu sözleşmeyi kaldırarak öbür yandan Saadet Partisi dahil Milli Görüşçülere tekrar kapı aralıyor. Bütün olup biten bu…

İkincisi TBMM’nin yani parlamentonun neredeyse oy birliği ile kabul ettiği bir sözleşme, bir kişi tarafından bir kararname ile nasıl kaldırılabiliyor? Asıl tartışılması ve üzerinde durulması gereken bu…