‘’Hayır. Yapma dedim sana.’’

‘’Neden?’’

‘’Yapma işte!’’

‘’Neden ama, nedenini söyle. Beni burada nedensiz yere çıldırtıyorsun.’’

‘’Nedeni şu tavuk öyle kesilmez. Küp küp kesilir sonra tavaya konulur. Senin yaptığına bak!’’

‘’Nasıl kesmişim bay bilmiş?’’

‘’Yok artık! Ben mi bilmişim? Hani bizim felsefemiz hiçbir şey bilmediğimizdi? Ne oldu? İki tartışmayla hemen çok mu bilmiş olduk?’’

‘’Evet. Ne dersem kabul etmiyorsun. Hep bir bahane buluyorsun. O gün sana git konuş, seviyorsan anlat dedim Melahat’a sen ne yaptın?’’

‘’Ne yapmışım?’’

‘’Kadınla bütün gece oturup onun eski sevgilileri hakkında konuştun. Bunun gibi saçma saçma şeyler yaptığından dolayı burada şu anda tartışmıyor muyuz? Bak küp küp kestiğin tavukları görüyor musun? Tavanın içerisinde kaybolmuş İngiliz Kraliyet Donanması gibi bir sağa bir sola gidiyor, gidemeyenler de ateşin etkisiyle küçücük oluyor. Hem aşksız hem de aç bıraktın bizi bu kafayla.’’

‘’Şimdi dik başlılık yapardım da neyse. Melahat olayında da benim suçum yok. Biliyorsun, ilk kendisi bana ‘’Tatlısın, şekersin.’’ dedi sonra beni en iyi arkadaşı belledi. Benim suçum ne burada? Sanki bilmiyorsun, birine iyi davranırsan seni ya salak yerine koyar ya da en iyi arkadaşı yapmaya çalışır. Çünkü iyiler sevilmez.’’

‘’Ya bıdı bıdı konuşup felsefe yapıyorsun. İyiler sevilmezmiş. Kim demiş? Kanun mu bu? Sen daha da iyi ol. Biz daha da iyi olalım bırak sevmesinler. Bırak Melahat’ı şimdi ben yemeği düşünüyorum ne yiyeceğiz? Karnım zil çalıyor, bir yandan da senin ucuz felsefe yapmanı dinliyorum burada.’’

‘’Tavuklar oluyor işte. Hem sen niye bu kadar ters konuşuyorsun benimle? Bilmediğim bir şey mi oldu bugün? Bak fark etmediğim, söylemediğin, görmediğim bir şey varsa söyle. Söz verdik bir şey saklamak yoktu.’’

‘’Yok, bugün bilmediğin bir şey olmadı da son zamanlar da içerisinde bulunduğumuz durumu çok sık düşünüyorum. Bu dik kafalılığını, çok bilmişliğini, ne bileyim işte hiçbir şeyi beğenmemeni bile çok düşünüyorum. Bizi bu duruma bence bu sokuyor. Bu da artık beni deli ediyor.’’

‘’Bak yine başladın. Ya benim ne bilmişliğimi gördün? Fikirlerim seninkiyle aynı veya toplumun düşüncesiyle ortak değilse bilmiş mi oluyorum? Ya da dik kafalılık diyorsun ama geçen okuduğun kitapta ‘’İnsan, hayata karşı görüşleri ve tutumuyla dik durmalı.’’ cümlesinin altını çizdiğinden bahsediyordun. Bunu ben yapınca bu dik kafalılık mı oldu? Ben sadece kendimce kurallar belirledim ve bu çerçevede yaşamaya çalışıyorum. Bunun içinde sen de varsın merak etme.’’

‘’Fark ettim bu çerçevede benim de olduğumu. Haydi, al şu tavukları ateşten öleceğim açlıktan.’’

‘’Ben yapsam sabırsız olurdum. Tamam, sofraya geç, ben de geliyorum.’’

   Tavukları ateşten aldı. Dolaptan tek bir tabak çıkardı. Tek bir çatal ve tek bir bardak su aldı. Boş masaya oturdu. Bir müddet sessiz kalıp yemeğini yedi. Biraz karnı doyduktan sonra karşısındaki boşluğa baktı. Sofrayı topladı ve kendisi ile daha fazla sohbet etmeye devam etti.