İnananlar bilir ki ahir zamandayız, kıyamet yakın…

Dolayısıyla, ‘bu 2020 uğursuz geldi, geçse de kurtulsak’ diye düşünenler, önümüzdeki yılın veya yılların daha güzel geçeceğini ve bütün kabahatin 2020 yılında olduğunu sanıyorlarsa, çok fena aldanıyorlar.

Sonra, kabahati zamana yüklemek ne kadar doğru?

Ha, konu depremse zamanla ilişkisi var, periyodik zamanlama ile enerjinin biriktiği doğru ama burada zamanın ne suçu var?

Siz türlü afetlere karşı akılcı, bilimsel tedbirler aldınız da zaman mı kötü?

Bir de yaşanan her türlü afeti sosyolojiye bağlayan geri zekalılar var.

Depremin insanları dinsiz/dindar ayırdığını, depremin daha ziyade zinanın ve alkol tüketiminin çok olduğu illeri vurduğunu iddia eden geri zekalılar…

Depremle başı en çok belada olan ama bunu bela değil bir doğa olayı olarak değerlendirip, depremle yaşamayı öğrenen Japonya çok mu dindar?

Bizim, bize sürekli ‘aklımızı çalıştırmamızı, düşünmemizi’ öğütleyen bir mukaddes kitabımız var oysa.

Onların “Sana bu mübarek Kitab’ı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik Sad/29)” diyen bir kutsal kitapları da yok.

Yok, ama kafalarını çalıştırdıkları, düşündükleri, araştırdıkları ve bir yerlerden öğüt aldıkları kesin…

Haziran 2018 Osaka depremi oldu, 6,1 şiddetinde, 3 kişi öldü…

Eylül 2018 Hokkaido depremi oldu oldu, 6,7 büyüklüğünde, 4 kişi öldü…

Japonya için bu 6-7 şiddetinde depremler adeta çerez gibi kabul.

Daha şiddetlisinden örnek verelim;

Mart 2011, Japonya’nın kuzeydoğusundaki Honshu civarında deprem oldu, 9,3 şiddetinde…

Aletsel olarak kaydedilmiş en büyük depremdi.

Deprem sonrasında yüksekliği 37.9 metreye varan tsunami dalgaları meydana geldi.

Deprem 6 dakika Tsunami saatlerce sürdü.

Deprem ve Tsunami el ele verdiler, 15,828 cana mal oldular.

En büyük felaketti bu ama can kaybı yaklaşık 16 bin…

Şimdi bunlardan birisinin, hadi en hafif olanının diyelim İstanbul’da yaşanması halinde neler olur, aklınız alıyor mu?

30 saniye kadar süren 6.9 (Amerikan rasathanesine göre 7) büyüklüğündeki deprem İzmir'i yıktı. Son verilere göre can kaybı 51, 800 civarında yaralı…

Hani o uğursuzlukla suçladığınız zaman var ya, aslında kıyak geçti. Bu deprem gece yarısı herkes evinde ve yatağındayken olsa, yıkılan o binalarda can kaybımız 4-5 katına çıkardı.

Yatıp kalkıp dua edelim ki bu şiddetteki bir deprem gündüz saatlerinde ve İstanbul’da değil İzmir’de oldu.

Hani o bazılarının ‘gavur’ diye tabir ettiği İzmir…

Sözde zinanın yaygın, alkol tüketiminin son haddinde olduğu, doğru dürüst camilerinin olmadığı dile getirilen, ha bir büyük suçu da AKP’ye oy vermemek olan İzmir…

Değerli dava büyüğüm, Ülküdaşım Hakverdi Satılmış, bu manada güzel bir paylaşım yaptı, paylaşmazsam olmaz;

“Gavur İzmir, öyle mi?

Alkol çok tüketiliyor diye depreme müstahak İzmir, öyle mi?

Alın size gavur İzmir;

Kan talebi sonrası 1 saatte yeter artık, gelmeyin, sağ olun diyen İzmir…

Depremden 2 saat sonra sosyal medya örgütlenmesiyle anında Çeşme, Foça, Aliağa, Çeşmealtı, Urla’daki yazlıklarını gece konaklaması için açan İzmir…

Yazlık evlere ulaşım sağlamak için dakikasında örgütlenen okul servisçilerine sahip İzmir…

Tüm gece boyunca ücretsiz çorba ve yemek veren lokantacıları olan İzmir…

Hasar gören Urla Devlet Hastanesi’ne zerre düşünmeden anında yardıma koşan doktorları ve hemşireleri olan İzmir…

Battaniyeleri sel yapmaya hazırlanan İzmir…

Depremde bile sokak hayvanlarını da koruyan ve kollayan İzmir…

Zamanında Yunan’ı denize döken İzmir…

Düşmanın alayını (içten ya da dıştan fark etmez) denize dökecek olan İzmir…”

Allah esirgesin, bu şiddette bir deprem, deprem toplanma alanlarını bile imara açan, imar afları ile üflesen yıkılacak binaları yıkımdan kurtaran İstanbul’da yaşansa, hesapta dindarlığı, camileri, dergahları, türbeleri ve evliyaları bizi ne kadar koruyacak görürdünüz.

Dün İçişleri ve Adalet Bakanlıkları bazı aykırı ve sapıkça paylaşımlarla ilgili soruşturma başlatmış, iyi haber…

İnşallah hak ettikleri cezaları alırlar ki başkalarına ibret olsun…

Allah ülkemize ve insanlarımızı her türlü afetten korusun…