Sevgili okurlar,
Hayat akışı içinde, öyle olaylara, öyle gelişmelere tanıklık ediyoruz ki, insan üzülmekten öte, bu “ çifte standard” anlayışa, bir mana veremiyor!?
Neden mi?
Anlatayım,siz karar veriniz?
Sevgili meslektaşımızız Hendekli Orhan Topçu kardeşim kendi köşesinde şöyle yazıyor; ” CHP toplantısında muhtarlar rahatça konuşsun diye basına kayıt izni vermeyen Engin Özkoç’a muhtarlar tepki gösterdi.
Muhtarlar, biz burada gizli bir şey yapmıyoruz.
Kimseden de çekinmiyoruz.
Gazeteciler kayıt alabilirler, diye Özkoç’a adeta demokrasi dersi verdi!

KAYIT YASAK?
Hendekli muhtarlar Engin Özkoç’un katıldığı toplantıda sorunları tek tek anlattı!
Muhtarlar, Orman İşletmesi başta olmak üzere, Sedaş, Telekom, Doğalgaz, Hastane, Eğitim, Saski ve Belediye hizmetleriyle ilgili sorunlarını Engin Özkoç’a anlattılar” diye yazarak, aynı muhtarların, AK Parti, MHP toplantılarında “sus-pus” olduklarını ve konuşanları, başlarını öne eğerek dinlediklerine işaret etti..
Hatta bu toplantılarda daha ileri giden muhtarların, AK Partili olduğunu söylemekten çekinmediğini ve bu muhtarlar arasında AK Parti delegelerinin bulunduğunu ve İYİ Parti için “İP” ifadesini bile kullandıklarını yazdı..

BU ÇİFTE STANADRD NİYE?
Şimdi insan, bu tanıklık bağlamında sormaz mı?
Bu “çifte standard” niye diye?
Muhtarların elbette, “taraf olma, bir partiyi destekleme, görüş ve düşüncelerini beyan etme hakları” saklıdır!
Ancak, ahlaki değerler ne olacak?
Bu “ahlaki değerleri, bu hak ve hukuku” heybesinden çıkarıp atan muhtarların bu çifte standardı, bu yakışık almayan tavrı elbette eleştirilir, eleştiri konusu yapılır!..
Ama, bu hal ve hareket içinde olanlar, “bir yerlere yaranmak isterlerken, aslında oyunu aldıkları kesimde de itibar kaybına uğradıklarını” bilmezler mi?

İĞNE VE ÇUVALDIZ MESELESİ?
Madem ki, mahallenize siyasiler gelmiş, “onları misafirperverlikle karşılamak, dinlemek ve sonra uğurlamak”, dururken, “tereciye, tere satmak”, Allah aşkına neyin nesidir?
Bu “iki yüzlülüğe, bu çifte standarda” bir mana vereniniz var mı?
Hani hep deriz ya, “iğneyi kendine, çuvaldızı başkalarına saplamalıyız” diye?
O hesap, Akyazı Belediye Başkan Yardımcılarından birinin paylaşımı, çok tartışıldı ve hala da tartışma konusu yapılıyor..
Kendisini ne tanırım, ne de kendisi ile bir alanda bulunmuşluğum var..

İSTİFA HA?
Muhteremin sanal ortamda sarf ettiği sözlerden hareketle, hışımla ayağa kalkanlar, kendisini sorgulayanlar, hatta “istifa et” diyenler bile oldu?
İstifa ha?
Memlekete “istifa etmesi gereken”, o kadar çok kişi var ki?
Bu muhtereme sıra gelir mi?
Konuyu başından itibaren takip ediyorum..
“Vur abalıya” misali, eleştirenler, tepki gösterenler, hatta işin tozunu kaçıranlar oldu?..
“Vay senmisin bunların söyleyenden”, hareketle, “bu muhteremin sürgün geldiği, neden Akyazı’da başkan yardımcısı koltuğuna oturduğu ve kendisi tu-kaka” edildi!?

HERKESİN GÖRÜŞÜ,HERKESE?
Elbette, herkesin görüşü, kendine?
Ortada “kem bir söz varsa da”, bu söyleyeni bağlamaz mı?
Bu söylemin altında, “bir kokuşmuşluk, bir çürümüşlük, bir ahlaki değerlerin yetimi” yok mu?
Varsa, “öküzün altında buzağı arayanların derdi” nedir?
O, öyle değil?
Hadi bildiğini açıkla?
Madem başladın, arkasını getir?
Ah be kardeşim, “herkesin bildiğinin, sır olarak kaldığını mı” sanıyorsunuz?
Akyazı küçük bir ilçe?
Herkes birbirini iyi tanır, bilir ve ne yaptığından haberi anında olur!
Sakarya’da öyle!

YAYLADA KAÇAK YAPI?
Uzatmayalım, bu Acella Yaylasına yapılan bir betonarme bina sözkonusu değil mi?
Binaya kaçak tanısı kondu mu?
Mühürlendi mi?
Yıkım emri verildi mi?
Bu işin üzerine gidemeyenler, bir bardak suda neden fırtına koparırlar ki?
E, bildiği varsa, açıklasın?
Yani suyu bulandırmasın?
Güzel de, “haksızlıklar karşısında susanlara” ne demeli?
Evet, valisi, kaymakamı, belediye başkanları ve sivil örgüt temsilcileri biliyor ki, “bu bina kaçak ve yasalara” aykırı?

BİZE YOK, ELİN OĞLUNU VAR?
Kardeşim ben doğma büyüme Boztepe Çatalkayalıyım!
Babamın ayak izleri, annemin yayla haykırmaları, kardeşlerimin yayla çimenlerinde koşturmaları, hala hatırlarımızda yaşanıyor, yaşatılıyor!..
Bu Acelle Yaylasına bir ahşap bina yapmaya kalktık, yasaklar karşımıza kondu ve karşı çıkıldı?
Ama elin oğlu, ta İstanbul’dan gelip, yayla keyfi yaşıyor?
Ne dersiniz?
Buradan Sevgili Belediye Başkanı Bilal Soykan’a ve diğer yetkililere sesleniyorum..
Bu betonarme bina yakılmalı ve yerine, ahşap, kütük ev yapılmalı, ne dersiniz?
İnsanımıza da güzel bir örnek olur!
Böylece, yasaların işlediği, bir tarafın kollanmadığı, yetkililerin de kılı kırk yardığı, vatandaş nezdinde kabul görür?
Daha önemlisi,”devlete karşı suçlamalar” son bulur!
Şimdi, burada bir başka konuyu da müsade ederseniz, gündeme taşımalıyım?

BAŞKA KAÇAK BİNA YOK MU?
Bu acelle yaylasında, bu yeni bina mı kaçak?
Betonarme mi?
Başka bina yok mu?
Hem de kaç defa mahkemelik oldu?
Evet, bir tarikata ait yaylanın göbeğindeki bir yapıdan bahsediyorum?..
Aaaa bilmiyormuydunuz?
Günaydın!
Bu bina ile ilgili bir çift söz edemeyenlerin, gürültü koparmasına bakmayınız?
Yani işimize geldiği gibi böyle, gelmediği gibi öyle?
Yayla, kemence-horon!
Düz ovada yasalar?
Lütfen, “elmalar ile armutları” karıştırmayalım!
“Bu iki yüzlü, çifte standardı”, gelin tarihe gömelim?
Son olarak şuna değinerek, yazımı tamamlamak istiyorum..
Sakarya’da bir etkinlik haftası var..
Gazetelere ilanlar verildi?

GAZETELER ARASINDA BİLE AYRIMCILIK?
Bir tek gazeteye renkli, fiyatı ayrıcalıklı?
Niye ki?
Bir sivil örgütün, bir kamusal kurumun, “böyle bir ayrım ve ayrıcalıklı tutum takınması”, elbette kendilerini ve kurumu bağlar?
Ama unutmayınız ki,” kazın ayağı” öyle değil?
Bunu inatla, ısrarla yapan başka kurumlar da var?
Bana da mı lolo?
Bilmiyor musunuz kardeşim?
İlla da isim mi?
Belli ki, gazete de okumuyorsunuz?
Yukarıdaki muhteremin paylaşımından çıkarmamız gereken ders şudur?
“Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işittir” be dostlar?
Mesajı alanlar, aldı da, şu “işgüzarlık hepimizin başına giydirildi”, bunun farkında değiliz!?
Toplum içindeki “moda bu” herhalde?
Allah, bu hallere düşmekten hepimizi korusun!
Yusuf Cinal yazıyor, 11 Ağustos 2022 Adapazarı