Ben İmam-Hatipler konusunu deştikçe üzerimde spekülasyonlar yapılıyor, iftiralar atılıyor.

Gelen yorumlara bakıyorum;

İmam-Hatip'ten aldıkları misyonu vizyon edinmiş arkadaşlar beni ve yazdıklarımı doğru okurken, kimliği, kişiliği dolayısıyla annesi ve haliyle babası kim bilemediğimiz çakallar da karanlıktan ateş ederek beni din eğitimi düşmanı gösterme çabasındalar.

Peki, asıl din eğitimi düşmanları kimmiş? Bakalım…
Dedik ki; İmam-Hatipleri bu kadar kutsallaştırmak, kayıt konusunda vatandaşın bir merkezden yönlendirilmesi, camilerde hutbe ve vaazlara konu olması, kayıtların bir cihat havasına büründürülüp sunulması, çocuğunu imam-hatibe verenlerin ve vermeyenlerin şimdiden fişleniyor intibasının yaratılması ne kadar doğru?

Bakın, çok güçlü bir iktidara sahibiz, dediği dedik, astığı astık bir iktidar.

Referansı İslam olan bir iktidar…

Başbakanı, Cumhurbaşkanı namaz kılan bir iktidar…

İmam-hatip mezunu Müslüman kardeşlerimizi bütün bürokratik noktalara yerleştirmiş, Asker, sivil bütün muhaliflerini susturmuş, içeri tıkmış, basını kendi yayın organı durumuna getirmiş, Anayasa ile dilediği gibi oynayabilen bir iktidar…
Şimdi bu iktidar bütün okulları imam-hatip okulu/lisesi yapamaz mı?

Bütün okullarda, şöyle adam gibi bir müfredatla, dinimizin emrettiği şekli ile çağa uygun ve pedagojik gerçeklere uyumlu, sağlıklı bir din eğitimi verilemez mi?
Kim karşı çıkar?
Çıksa ne yazar?
E o zaman niyedir bu imam-hatip inadı?
İmam kıtlığı mı var? Yok.
Eskiden olduğu gibi takiye yapmaya, hukuku arkadan dolanmaya ihtiyacınız var mı? Yok.
Mesele çocuklarımızı imam veya din adamı etmek değil, sağlıklı bir din eğitimi vermek ve dindar nesil yetiştirmekse niye bu inat ve ısrar.
He, arka bahçe meselesi değil mi?
Yine istismara tam gaz devam değil mi?
İşte anlatmak istediğimiz de, bütün mesele de bu; İstismar…
Bütün mesele samimiyettir, samimiyet.
İşte onu bulamıyoruz, onu göremiyoruz.
Siz, dini ve dini değerleri istismar ettikçe, karşınızda da bir güruh bu istismarı önleme adına dinimize ve değerlerimize saldırıyor.
Söyleyeni şimdi aklıma gelmiyor ama sözü iyi hatırlıyorum; Tarih din yobazları ile devrim yobazlarının danışıklı dövüşünden ibaret. Din yobazları gerekçe hazırlar, devrim yobazları bu gerekçelere sığınarak dine ve dini değerlere saldırır, olan samimi dindarlara olur. Aynı şekilde devrim yobazları gerekçeler hazırlar şimdi CHP'nin yaptığı gibi, halk dine ve dini değerlere sahip çıkma adına, denize düşenin yılana sarılması misali gider din istismarcılarının, din yobazlarının kucağına oturur.
Hatırlayın, 22 Temmuz 2007 genel seçim sürecinin en önemli manipülasyonu, CHP'nin bu seçimleri Cumhurbaşkanlığı seçimlerine endekslemesi, eşinin başı kapalı bir cumhurbaşkanı istemiyoruz demesi, karşılığında AKP'ye oy veren bu ellerim kırılsın diyen vatandaşların, önüne konulan sandığı dindar cumhurbaşkanı seçim sandığı zannedip, çaresiz oy veren vermesiydi.
İşte budur din ve devrim yobazlarının danışıklı dövüşü ve sonuçları.
Yıllardır bu danışıklı dövüş ve tahterevallide birbirlerini indirip kaldırma siyasetiyle ülkeyi getirdikleri nokta budur.
Ve öyle bir rol paylaşımına girmişler ki onlardan ve onların birbirinin zıttı görüşlerinden başka görüş olamaz, üçüncü yok, alternatif yok.
Evet mi AKP'lisin, hayır mı CHP'lisin.
Öylesine tekellerine almışlar ki en temel haklarımızı ve değerlerimizi ya AKP gibi tavır koyacaksın ya da CHP.
İşte yazı altı yorumlarından da anlaşılacağı gibi bazı embesillerin, muhalif duruşumuza ve itirazlarımıza karşılık bizi hemen CHP'li olmakla suçlamaların sebebi de bu rol paylaşımıdır.
Konu imam-hatipse evet açılsın. Ama sadece ve sadece İslam'ın emrettiği şekilde din adamı yetiştirme misyonunu üstlensin.
Yok maksat yeni nesillere sağlıklı bir din eğitimi vermekse, bütün okulları kapsayan bir müfredat hazırlansın ve uygulansın.
Buna inanıyorum ki CHP zihniyeti de karşı çıkmaz, çıkamaz, çıksa da karşılığını bulamaz.
Böylece ellerinden imam-hatipler arka bahçe kozunu da almış, sizden ve onlardan olmayan, olmak zorunda da olmayan kesimleri de rahatlatmış olursunuz.
Dediğim gibi işin başı samimiyettir.
Ve siz bu samimiyet sınavını kaybettiniz.

Şimdi tekrar sorayım, bakalım sizin için bütün mesele imam/hatip mi yoksa din eğitimi mi?
Ve asıl din eğitimi düşmanı kim beyler?

Ben mi? Siz mi?