Sevgili okurlar,
“Ukrayna-Rusya savaşı” bütün hızı ile devam ederken, bir ülkenin “tüm zenginlikleri ile birlikte, insanlığı da alt-üst edilirken”, Brüksel’de toplanan NATO üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları,”barış” adına ne tür kararlar aldı ki?
İlk yazımı hatırlayanların, anımsayacakları gibi Brüksel’den “barış” adına öyle önemli bir kararın çıkmayacağını yazmıştık!
Gerçekten üzüntü verici bir savaş, yanıbaşımızda, gözlerimiz önünde, “toplar atılıyor, bombalar yağdırılıyor, en ateşli silahlar ateşleniyor ve bir ülke yerle bir” ediliyor!
Vay benim dertli başım!
Maalesef, üzülerek söyleyeyim,”barış”, bu NATO’dan çok uzakta?
Neden mi?

RUS KORKUSU DAYATILIYOR!?
Çünkü, her ülkenin olduğu gibi NATO üyesi ülkelerinde farklı hesapları var!
Bakınız, “NATO Aile Fotoğrafı’na” yetişemeyen Almanya’nın olduğu gibi, Avrupa ülkelerinin başı bu “Ukrayna savaşından” sonra tekrar “Rus korkusu” ile belada!
Soğuk savaş döneminde “Rus korkusu” tekrar geri getirildi?
Neden acaba?
Nedeni, elbette “Amerika’nın politikalarında” aramak gerekmez mi?

TEHDİT ALTINDAKİ ÜLKELER?
Başta Almanya olmak üzere, bağımsızlıklarına kavuşan “Polonya, Çekya, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan” çizgisinde, “Beyaz Rusya, Ukrayna ve diğer ülkeler” ile doğu sınırlarını güvence altına almak isteyen “Almanya ile Avrupa Birliği ülkeleri”, bu yeni gelişme ile nasıl korunacak?
Bir de bu bağlamda “Finlandiya, İskandinav ülkeleri” ile “Moldavya, Estonla, Letonya ve Litvanya’da” bu cemberde düşünülürse, işin vahameti daha net görünür..
Almanya ve Avrupa Birliği ülkeleri, eski Yugoslavya topraklarındaki bölünme ile bu cepheyi güvence altına almış görünüyor..
İşin özü, “Ukranya- Rusya savaşı” ile “Rusya” tekrar NATO cephesinde “düşman” olarak masaya kondu, “Avrupa Birliği” ülkeleri de “tehdite maruz” olarak tanımlandı..
Hemen ne yapıldı?
Bu sınır ülkelerine silah ve asker yığınağı başladı..
Oh ne ala memleket!

DÜŞMAN TANIMI DEĞİŞMİYOR?
“Silah üretmeye, korku salmaya, düşman yaratmaya, ülke halklarını soymaya devam!?”
Bu işin bir de “nükleer” ve “kimyasal” silah boyutu var!
Vay be, dijital dünya?
Hani yeni küresel dünyada, sınırlar kalkmıştı?
Hani bu yeni teknolojik paylaşımlar ile ülkelerde “barış rüzgarları” estirelecekti?
Hani ülkeler,”zenginliklerini, insanları arasında eşit ve adil bir şekilde” paylaştırılacaktı?
Hani, yaşadığımız bu dünyayı, “daha iyi yaşanır kılmak” için, ülkeler ve tüm insanlık işbirliği içinde olacaktı?
Brüksel’de gerçekleşen NATO Toplantısından çıkan sonuçlara bakarsak, “dünyada ebedi bir barışın gerçekleşmesi, çok uzak bir hayal” olarak kalmaya, devam edecektir!
Peki devlet ve hükümet başkanlarının NATO buluşmasını izledik mi?
Sanmam?

PANİK, ENDİŞE?
Çünkü herkesin farklı bir konusu ve gündemi var?
Sadece Türkiye’de değil, Avrupa Birliği ülkelerinde bile “enerji” ile ilgili olduğu kadar “gıda krizi” ile ilgili panik, endişe çoktan başladı..
Dikkatinizi çekerim, başta Almanya olmak üzere, Türklerin ve yabancıların yaşadığı diğer ülkelerde, bu “panik ve endişe” Türkler, Faslılar ve diğer yabancılararasında ilk sırada yer alıyor!
Vay, vay, vay!
Haydi, yağ geldi, hücummm!
Haydi, un geldi, hücummm!
Haydi, şeker geldi, hücumm!

Evet, Türklerin ve diğer yabancıların yer aldığı semt ve mahallelerdeki marketlerde, böyle bir izdiham yaşanıyor!
Ya Belçikalıların yaşandığı bölgelerde durum ne mi?
Böyle bir endişe, böyle bir panik yok!
Herkes medeni gibi, gidip “alış-verişini” yapıyor..
Kendine yetecek kadar alıyor, öyle üç-beş, toptan yağı, şekeri, unu yüklenip evine götürmüyor!
Bu ne bencillik,bu ne korku, bu ne zihniyettir?
Bilen varsa açıklasın!?
Bütün bu gelişmelerde sonra, marketlerde karşımıza bir not çıkıyor?
“Lütfen, bir adetten fazla almayınız!”
Egolar, bencillikler, öncelikler, hırslar, öfkeler, insanlar ve ülkeler?

İNSANLIK?
İnsanlık, sadece savaş alanlarında can çekişmiyor, cephe gerisinde bile durum bu!
Parası olan alıyor, ya parası olmayanlar?
Canları çıksın değil mi?
Neyse, o büyük açıklamayı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, uçakta, meslektaşlarımıza yapmış!?
“Bu işi tatlıya bağlamak gerek”diye, Ukrayna-Rusya savaşına işaret etmiş!
Savaşın 30.Gününde yapılan açıklama size ne anlatıyor bilemem, ama “barışın” gerçekleşmesi için neler yapacağımız, kimleri seçip işbaşına getireceğimizi, daha iyi anlamak için, daha büyük bir nedenimiz olabilir mi?

İÇ ÇEPHEDE DURUM?
Gelelim, iç çepheye?
“İç cephede” iktidarda kalmak için, “seçim yasasını değiştiren, Cumhurbaşkanı olarak, seçimler anında, kendine sınırsız propaganda yapma, devlet imkanlarını kullanma hakkı tanıyan” birinin “dışta ve içte barış” için, çok samimi olduğunu düşünebiliyormusunuz?
“Kendinden başkasını görmeyen, tanımayan, muhalefeti sindirmek, kendisi ile ilgili eleştirilerde bulunanlara öfke besleyen, binlerce insan hakkında mahkemeye giden ve vatandaşı ile davalı olan, ülke zenginliklerini alabildiğine hoyratça tüketen birinin” iç çephede “barış rüzgarları” estireceğine, hala inanan var mı?
Varsa, ne söyleyebiliriz ki?

ALTTA KALANIN CANI ÇIKSIN?
Düzen, bu düzen!
“Altta kalanın canı çıksın” denilen “bu düzene”, hala “sempati duyanlar, oy verecekler” varsa, “barış adına, demokrasi adına, laik, demokratik toplum, adalet, adil, eşit paylaşım adına” daha yapacağımız çok şey var demektir!

Brüksel’den “barış rüzgarlarının esmesi” yerine, “Ankara’dan esen, estirilen barış rüzgarlarına “ bakalım!
Gününüz, sağlıklı güzelliklere vesile olsun!
Yusuf Cinal yazıyor/26 Mart 2022 Brüksel