Sevgili okurlar,
Asrın, yüreklerimizi yakıp, yıkan depreminden geriye, elbette dinmeyen, tazeliğini koruyan acılar kaldı!
Her şey unutuluyor ama ya şu yürek yarası?
Sevdiklerimizi unutmak mümkün mü?
Her birinin ayrı bir öyküsü var!
Hala anlatılır, bir gece yarısı!
Yıkılan binaların yerine yenileri yapıldı..
Geçit vermeyen yollar onarıldı..
Ama bu yürek yarası, sevdiklerimizin acısı dinmek bilmiyor!
O uzun gece Karasu’daydık..
Yazlık, yani tatil için, deniz, kum, güneş için hazırlıklarımızı yapıyorduk..
Mayolar hazır, şemsiyelerimiz kumsala saplanmak için hazır, gözlükler, şapkalar ve hepimiz hazırdık..
Sabahı beklemek bile konuklarımıza, sevdiklerimize uzun geliyordu..

KUMLAR OYNAŞIYORDU?
Evmizdeki temizlik ve düzenlemenin biteceği yoktu..
İşte saatin dam o anı göstermesine az bir zaman kala,bizimkiler illada gece karanlığında deniz için evden dışarı adım attılar..
Ben ise miniklerle evde nöbetteydim..
Arkalarından,”Aman dikkat, gece karanlığında dalgalar sizi almasın? Üstelik bugün denizde bir hal var” demeyi ihmal etmedim..
Evimizin üçüncü katından deniz bir başka görünüyordu..
Bacanağım, kaptanım Metin Güvenman ile balkonda sohbette,
“ Sanki sahilde bir kıpırdama var” diyerek, bu olağanüstü durumu gözlüyorduk..
Çok bir zaman geçmedi..
Bizimkilerin ayak sesleri duyuldu..
Kapı açıldı ve o korkunç ses kulaklarımızı yırttı ve gözlerimize bir kızıl ışık saplandı..
Bu sesin ve ışığın kaynağı Kocaeli tarafı idi..
Bu ses ve aydınlanma ile merdiven başındakilere canhıraş seslendim..
“İçeri girin çabuk!”
Karasu’nun en korkunç, en iğreti binasının üçüncü katındak, bir alttan vurma sesi ile önce sağa, sonra sola yuvarlandık..
Kızım Selda ve yeğenimiz Merve kucaklarımda, ne olup bittiğine bir anlam çıkarmaya çalışıyordular..
Feryatları  o korkunç ses arasında duyulmuyordu bile!
Öyle ya, ne oluyordu?

TELEFONLAR SUSMUŞ!?
Allah vere ki, bina bu sağ, sol yalpalanmasında yerine gelmişti..
Hemen çocukları kucaklara alıp, merdivenlerden bir solukta kendimizi sokağa attık!
Telefonlar çekmiyor, bir haber yoktu..
Gecenin karanlığını bozan cankurtaran sesleri, enkaz altından insanları kurtarma çalışmaları ve bir telaş, koşuşturma, insanı dahada tedirgin ediyordu..
Hala, Türkiye genelinden bir ses yoktu!
İstanbul, Ankara uykudaydı..
Deprem, sadece Adapazarı ve ilçelerini değil, Gölcük, İzmit ve Düzce’ye kadar büyük bir alanda etkili olmuştu..
Resmi verilere göre 7,3 Kimilerine göre 7,7 Olan bir yıkıcı deprem ile irkilmiştik!..
Bu arada tatil için Karasu’ya gelen okul arkadaşım Mehmet Üzbe ve ailesinin bulunduğu pansiyona doğru hareket ettim..
Çok şükür, yarı yıkım yiyen binadan sağ-salim çıkmışlar, bize doğru geliyorlardı..

YA ADAPAZARI VE İLÇELER?
Biraz teselli bulduk ama, Karasu’dan iyi haberler gelmiyordu..
Ya Adapazarı ve diğer ilçeler?
Bu büyük, adına “Marmara Depremi” denilen deprem ile ilgili, ne polemikler yaşandı, ne polemikler!?..
Hala da yaşanmıyor değil!
Güya devrin Başbakanı Bülent Ecevit uykudayken, bugünün siyasetçisi, öyle çabuk ve hızlı kurulan çatırlarda vatandaşın yanındaymış!
Ulan siyasetiniz batsın!
Biz o günleri yaşayanlar değiliz sanki?
Bu deprem, çok yakınlarımızı da alıp götürdü!..
Depremin ardından Belçika’ya döndük ve orada hemen yardımların organizasyonunda görev üstlendik..
Hürriyet gazetesinde birbirinden çarpıcı deprem haberleri yapmaya çalıştık..
Yardımların Sakarya’ya yönlendirilmesinde ve uluştarılmasında etkin rol üstlendik..
Hatta Sakarya’da basın mensubu arkadaşlarımız için, “büyük sahra çatırların sağlanmasında” bile, önemli girişimlerde bulunduk..

DEPREMİN FATURASI AĞIR OLDU!
Uzatmayalım, depremin faturası ağır oldu..
Bugün, o deprem nedeni ile bir kesimi suçlayanlar, 20 Yıl içinde yaşanan afetlere bakarak bir değerlendirme yapsınlar!?
Depremin 23.Yılında yine memleketim Sakarya’dayım..
Birbirinden farklı etkinlikler ile “deprem kurbanları” anılıyor..
Elbette dualarımız onlarla..
Gazeteler,anlamlı yazı,resim ve sayfalar ile depremin izlerini okurlarına yansıtıyor..
Ama ya yapacaklarımız, ya bu büyük depremden çıkaracağımz dersler?
Dualar edip, gelecek yılı bekleyelim öyle mi?
Bu büyük deprem göstermiştir ki, sadece Sakarya’da değil, ülke genelinde,alınacak çok önemli tedbirlyer olduğu unutulmamalıdır..
Bu durumda bile, binalarımızın depremlere dayanıklı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Son yaşanılan depremlerde acı gerçeği gözler önüne sermedi mi?
“Vurdumduymazlık, nemelazımcılık” hala sürüyor!

BAŞKAN EKREM YÜCE
Bu bağlamda, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekremk Yüce,
”Büyük acılar yaşadığımız, asrın felaketi üzerinden 23 yıl geçse de acımız hala taze. Aynı acıların yaşanmaması için dönüşüm üzerine görevli birimlerimizle 7/24 düşünüyor, üretiyor ve uyguluyoruz. Kaybettiğimiz her bir vatandaşımızı bu vesileyle rahmetle anıyorum, rabbim tekrarını yaşatmasın" diyerek, 300 Bin binayı takibe aldıklarını söyledi(Bizim Sakarya Gazetesi)

BAŞKAN YUSUF ALEMDAR
Yine Serdivan Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, “Marmara depreminin üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen her 17 Ağustos’ta içimizi derin bir yasa boğan felaketin acı bilançosu ile karşı karşıya geliyoruz. Binlerce hemşerimizin vefatına, bir o kadar hemşerimizin yaralanmasına ve üç yüz binden fazla konutun hasar görmesine neden olan depremin acılarını hala yüreğimizde hissediyoruz.17 Ağustos depremini unutmamakla beraber, yaşadığımız tarifsiz acıların bir daha yaşanmaması için tedbirlerimizi artırmalıyız!” demeyi ihmal etmedi..(Bizim Sakarya Gazetesi)

CHP CEPHESİ
CHP Sakarya İl Başkan Yardımcısı Yüksek İnşaat Mühendisi Oğuzhan Gündüz, asrın en büyük depremlerinden olan ve 17 bin 480 kişinin vefat ettiği Marmara Depreminin 23. Yıl dönümü dolayısıyla bilgilendirmelerde bulundu.
Resmî raporlara göre, 19 bin ölüm, 23.781 yaralanma ve 505 kişinin sakat kaldığı asrın depreminde, 285.211 ev, 42.902 iş yerinin hasar gördüğü kayıtlara girdi...
Aradan 23 Yıl geçmiş olsada, depremin acısı unutulacak gibi değil..

DUALARIMIZ ONLARLA!
Onları unutmak olmaz!..
Deprem şehitlerimizi kalbimizde  yaşatmaya, yaşama devam edeceğiz!
Dualarımız onlarla..
Mekanları cennet olsun!
Ana ne olur, “deprem gerçeği bilinci içinde,gelecekte acılar yaşamamak üzere, gerekli tedbirleri” ihmal etmeyelim!..
Unutmayın ki, depremler öldürmez, ihmaller öldürür!
Nice 23 Yıllar geçse de, bu deprem sancıları dinmez!
Yusuf Cinal yazıyor, 18 Ağustos 2022 Adapazarı..