İstanbul BBB Adaylarının TV söyleşisi sonrası İktidarın yaşadığı paniği hiç kimse tarif edemez, anlayamaz, anlayamayacak. Masum-Sade Türk Halkı uzak dursun!

Karar almaya, her karara imza atmaya yetkili uyanık siyasiler, bürokratlar, iş dünyası şu gün tongaya basmamak için diken üstünde. Halk Onlardan korunsun.

demek istedim? ŞU GÜNÜN Yönetenleri, şu aşamada (yedek lastik-stepne) ikinci-üçüncü adamlar bulundurur-kullanır.

***

AK Parti 17 yılın iktidarı. Ülkede, hem genel hem de yerel iktidarda kalma rekorları kırdı. Ama, ülkede devletin satacak bir şeyi de kalmadı.

bitti inşaat paydos gibi. O Tren de yokuş aşağı gidiyor, frenler tutmuyor. Ankara, Adana, Mersin, Antalya, Bolu ve daha nice şehir belediyesi elden gitti.

En kötüsü, Ekrem İmamoğlu ve İstanbul belediyesi seçimini dünya izliyor.

AK Partinin kaybettiği kimi belediyelerde, yeni başkanı da AK Partili olanlar da bile, önceki başkandan kalan borçlar çarşaf çarşaf yayınlanıyor.

***

herkes,( başta AK Partiye gönül verenler) akıllı olacak. İlk uyarım, İkinci-Üçüncü-Beşinci sıra, imzaya yetkili olan Yönetenlere olacak.

Her zaman, her yerde; Kralın şövalyesi, delikanlısı olmaya hevesli çok insan vardır. Buna kimse şaşırmaz. Uyanık Yönetenler bu sazanları bulmaya bayılırlar.

“ Yetki sende koçum, bugün şu İŞİN Komisyonunu Sen Yönet! Altına da at imzanı, bitir İŞİ!” dendiğinde sayısız Donkişot zıplar. Onlar ipe bile atlarlar.

***

İşte bu yazıyı, “ Bakın, gaza gelip olur olmaz her şeye imza atmayın. Yöneten, karar alınmasını isteyen kimse, gıllı gışlı işlere Onlar kendieleri imza atsınlar.

Herkesin çoluk çocuğu var. Gaza gelir, siyasetin seline kapılır kahramanlığa soyunursun. Ama, çoluk çocuğun insan içine çıkmaya utanacak zamanlar yaşar.

Rüyamda görsem inanamayacağım makamlarda oturan yaşlı başlı kişilerin düştüğü durumlardan utanıyorum. Çoluk çocuğun da tek günahı yoktur.

Anamın Babamın yaşadığı hayattan kat be kat iyi şartlarda yaşıyorum. Ama Onlar kadar huzurlu ve mutlu olamıyorum, niye?

Çünkü, bizim kuşağın son 20 yılı bile Yaşam Şımarığı oldu? Görgüsüzlük aldı başını gitti. Mahalleli birlikteliği, Aile ziyaretleri mutluluk verirdi, eseri kalmadı.

***

Sakaryalılar, gözlerini kapatıp, Şehrin yakın yaşadıklarını düşünsün:

17 Ağustos 1999 sabahı gün ağarırken ortaya çıkan O Meşum Tabloyu düşünsün. O Sabah hepimiz,“ Keşke yıkılan onca mal mülkümüz olmasaydı da, şu acıları yaşamasaydık!” diyebilen, gözü gönlü tok insanlardık!

O SABAH herkes İNSANDI! Herkes aynı inançtaydı! Birkaç gün sonra Ayrım nasıl başladı? O Ayrım Treni insanları istasyonu meçhul yollara nasıl götürdü?

***

Siyasetin, ruhları ve gözleri kör edebilen ihtirasını bilirim. Yaşı 25-30’u geçmiş gençlere bile o kadar üzülmem. Amaaa…

Türkiye Cumhuriyeti’nin daha da genç muhteşem kuşakları var. Ayrıştırıcı siyaset sorumsuzca yürüse de, ülkenin tüm çocukları bütün olmalı.

O çocuklar, bizim kuşaklarımızın yaşadığı kadar bile mutlu bir ülkede yaşayamayacak diye uykularımız kaçmalı.

Ülkenin kız-erkek pırlanta gibi gençleri, daha lise yıllarında, üniversiteyi bitirince yabancı ülkelerde iş bulmak hayallerini kuruyorsa, SÖZ orada bitmiştir.

BEKA; Senin benim bu günümün derdi değildir; Ülke çocuklarının yarın derdimizdir.

***

1 Milyon Sakaryalı; Ülke ve Sakarya hepimizindir; Siyaset sadece hepimizin belli bir süre için Seçtiğimiz Yönetme İhtiyacıdır.

Günü gelir, teşekkür eder, Yönetecek Farklı Siyasileri tercih ederiz. BEKA Vatandır; Türkiye Halkıdır.

Hiçbir Siyasi Parti, hiçbir Siyasi; Vatandan, Halktan daha değerli olamaz.